
Esas No: 2020/11509
Karar No: 2022/1869
Karar Tarihi: 14.03.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/11509 Esas 2022/1869 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üyelik ve rüşvet verme suçlarından dolayı 129 gün gözaltında ve tutuklu kalmış, yapılan yargılama sonucunda beraat etmiştir. Davacı, gözaltında geçirdiği süreler nedeniyle 15.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminat talep etmiştir. Yerel mahkeme bu talebi kısmen kabul etmiş ve davacıya 2.377,71 TL maddi, 6.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak ödenmesine hükmetmiştir. Davacı ve davalı vekilleri karara itiraz etmiştir. Yargıtay, davacının tutuklu kaldığı sürelerin diğer bir hükümlülüğünden mahsup edilip edilmediği hususunun açıklığa kavuşturulmadan ve mükerrer dava olup olmadığının araştırılmadan verilen kararı bozmuştur. 5271 sayılı CMK'nın 144/1-a maddesinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle mahsup tazminata engel oluşturmayacak ise de, haklarında mahsup işlemi yapılmayan kişilerle tutukluluğu başka mahkumiyetinden mahsup edilenler arasındaki dengenin, hak ve nesafetin sağlanması gerektiği göz önünde bulundurularak, mahsup edilen sürenin hükmolunacak manevi tazminat miktarının tayininde dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Kararda 5271
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 2.377,71 TL maddi, 6.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tazminat talebinin dayanağı olan İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/242 Esas – 2010/435 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma ve rüşvet verme suçlarından 24.03.2009 - 31.07.2009 tarihleri arasında 129 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 10.03.2015 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK'nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve Kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla;
Davacının 15.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece 2.377,71 TL maddi, 6.000,00 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedildiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Davacı hakkında düzenlenen gözaltı, tutuklamaya sevk, sorgu, tutuklama ve tahliyeye ilişkin tüm tutanak, müzekkere ve belgelerin Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde onaylı birer sureti temin edilip dosya içine alınarak, davacının hangi suç ya da suçlardan tutuklandığı belirlenip, tutuklama müzekkeresinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, infaz tarihleri ceza infaz kurumundan sorularak infaz edilen tutukluluk süresinin tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- 5271 sayılı CMK'nın 144/1-a maddesinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle mahsup tazminata engel oluşturmayacak ise de, haklarında mahsup işlemi yapılmayan kişilerle tutukluluğu başka mahkumiyetinden mahsup edilenler arasındaki dengenin, hak ve nesafetin sağlanması gerektiği göz önünde bulundurularak, mahsup edilen sürenin hükmolunacak manevi tazminat miktarının tayininde dikkate alınması gerektiği nazara alındığında, davacının tutuklu kaldığı sürelerin diğer bir hükümlülüğünden mahsup edilip edilmediği hususu açıklığa kavuşturulmadan, yazılı şekilde karar verilmesi,
3- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve nedene dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve nedene dayalı olarak açılmış başka bir dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 14.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.