
Esas No: 2016/4319
Karar No: 2021/1403
Karar Tarihi: 15.04.2021
Danıştay 13. Daire 2016/4319 Esas 2021/1403 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2016/4319
Karar No:2021/1403
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR): 1. … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
2. … Vergi Dairesi Başkanlığı …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Medya TV Hizmetleri Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait "…" logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 23/08/2007 tarihinde yayınlanan “…”nde Mülga 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun'un 4756 sayılı Kanunla değişik 4. maddesinin (s) bendinde belirlenen ilkenin tekraren ihlâl edildiğinden bahisle 336.153,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin işlemin yargı kararı ile iptali üzerine söz konusu para cezasının yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle yapılan başvurunun faize ilişkin kısmının reddine dair işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce; davacı hakkında "program hizmetlerinin bütün unsurlarının insan onuruna ve temel insan haklarına saygılı olması” ilkesinin tekraren ihlâl edildiğinden bahisle uygulanan 336.153,00-TL idari para cezasına ilişkin işlemin … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine söz konusu para cezasının yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle yapılan başvurunun dava konusu işlem ile faize ilişkin kısım açısından reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı, hatalı işlem tesis ederek davacı şirketten tahsilat yapılmasına neden olan idarenin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) olduğu diğer taraftan davacı şirket tarafından 30/06/2008 tarihinde ödenen paranın ilgili tahsil dairesi olan Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı'nın uhdesinde tutulduğu dikkate alındığında, idarî para cezası olarak ödenen 336.153,00 TL'ye ödemenin yapıldığı 30/06/2008 tarihinden itibaren işletilecek faizin davalı idarelerce müştereken ve müteselsilen davacı şirkete ödenmesi gerekirken aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı … tarafından, değişen ve lehe olan mevzuatın uygulanması nedeniyle verilen iptal kararının idarî işlemin hukuka aykırılığına ilişkin olmadığı, lehe kanunun yürürlüğe girmesi nedeniyle verilen sonraki idarî para cezasına karşı açılan davada İdare Mahkemesi tarafından davanın reddine karar verildiği, bu durumda ihlâlin varlığının ve yaptırım gerektirdiğinin açık olduğu, faizden sorumlu olan idarenin parayı aktifinde tutmuş olan vergi dairesi olduğu; davalı Ankara Vergi Dairesi tarafından, düzeltme fişi ile terkin edilen tutarın mükellefin hesaplarına aktarıldığı, vergi dairelerinin idarelerce verilen para cezalarına yasal nedenlerle sadece aracılık ettiği, Mahkeme kararında iptale konu tutarın mükellefe ödendiği, ancak faize ilişkin hüküm bulunmadığından faiz ödemesi yapılmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, faizin iptal kararının doğal sonucu olarak ödenmesi gerektiği, para cezası kesinleşmeden yapılan tahsilat nedeniyle zararın ortaya çıktığı, daha ağır yaptırımlarla karşılaşmamak için para cezasının ödendiği, iptal edilen para cezası tutarı iade edilmesine rağmen faiz ödemesi yapılmadığı, temyize konu İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı şirkete ait "…" logosuyla yayın yapan yayın kuruluşunda 23/08/2007 tarihinde saat 18:45'te yayınlanan …'nde Mülga 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun'un 4. maddesinin (s) bendinde kurala bağlanan "program hizmetlerinin bütün unsurlarının insan onuruna ve temel insan haklarına saygılı olması" yayın ilkesinin tekraren ihlâl edildiğinden bahisle yayın kuruluşuna … tarih ve … sayılı RTÜK kararıyla 336.153 TL idarî para cezası verilmiş, anılan tutar davacı tarafından 30/06/2006 tarihinde RTÜK hesabına yatırılmış ve akabinde RTÜK tarafından 04/07/2008 tarihinde tahsille görevli Ankara Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğü hesaplarına aktarılmıştır.
RTÜK'ün anılan işlemine karşı açılan davada … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, bu kararın temyizi üzerine Dairemizin 05/02/2010 tarih ve E:2008/13290, K:2010/988 sayılı kararıyla, "3984 sayılı Kanun'un işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan "Uyarı, para cezası, durdurma ve iptal" başlıklı 33. maddesinde "...Aykırılığın tekrarı hâlinde ulusal düzeyde yayın yapan kuruluşlara, ihlâlin ağırlığına göre, yüzyirmibeş milyar liradan az olmamak kaydıyla ikiyüzelli milyar liraya kadar, idarî para cezası uygulanır. Bu maddedeki para cezaları, her yıl Maliye Bakanlığınca ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılır." hükmüne yer verildiği, bu maddede yer alan para cezasının miktarı yeniden değerleme oranında artırılması sonucu ihlâlin gerçekleştiği ve işlemin tesis edildiği 2007 yılı itibarıyla alt sınırın 336.153 TL'ye, üst sınır olarak ise 672.303 TL'ye yükseldiği, 08/02/2008 tarih ve 26781 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 5728 sayılı Kanun'un 469. maddesiyle 3984 sayılı Kanun'un 33. maddesinde değişiklik yapılarak "Aykırılığın tekrarı hâlinde; a) Ulusal düzeyde yayın yapan kuruluşlara, ihlâlin ağırlığına göre, ikiyüzellibin Türk Lirasından az olmamak kaydıyla beşyüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası uygulanır" hükmü getirildiği, Buna göre de 3984 sayılı Kanun'un 33. maddesinde yer alan para cezasının alt sınırında 5728 sayılı Kanun ile lehe değişiklik yapıldığı, davacıya da önceki alt sınır üzerinden ceza verildiği anlaşıldığından, Mahkemece uyuşmazlığın bu yeni hukukî durum çerçevesinde karara bağlanması gerektiği" gerekçesiyle İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Anılan bozma kararı üzerine … İdare Mahkemesi tarafından alınan … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla bozma kararına uyularak, "03/03/2011 tarih ve 27863 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 48. maddesiyle 3984 sayılı Kanun'un yürürlükten kaldırıldığı ve aynı Kanun'un Geçici 5. maddesi ile "Bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce Üst Kurul tarafından yayıncı kuruluşlara uygulanan müeyyideler tekerrüre esas alınmaz." hükmünün getirildiği, davalı idare tarafından tekerrür dolayısıyla 336.153.-TL idarî para cezası uygulandığı; idarî para cezalarında, ceza verilmesinin dayanağı kuralın yürürlükten kaldırılması veya lehe düzenleme yapılması halinde uyuşmazlığın ortaya çıkan yeni hukuki durum dikkate alınarak sonuçlandırılacağı, 3984 sayılı Kanun uyarınca verilen cezalar, 6112 sayılı Kanun'un Geçici 5. maddesinin yürürlüğe girmesi ile, tekerrüre esas alınamayacağından davacı şirkete tererrür hükümleri uygulanmak suretiyle verilen dava konusu para cezasında hukuka uygunluk bulunmadığı" gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Anılan kararın davalı idare tarafından temyizi üzerine Dairemizin 03/12/2012 tarih ve E:2012/826, K:2012/3493 sayılı kararıyla "...Dairemizin bozma kararından sonra yürürlüğe giren 6112 sayılı Kanun'da da para cezaları ile ilgili lehe olabilecek düzenlemeler bulunduğu, 03/03/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6112 sayılı Kanunla, yayın ilkesinin ihlâl edildiği tarihte yürürlükte bulunan 3984 sayılı Kanun'un 33. maddesinde yer alan "Aykırılığın tekrarı hâlinde ulusal düzeyde yayın yapan kuruluşlara, ihlâlin ağırlığına göre, yüzyirmibeş milyar liradan az olmamak kaydıyla ikiyüzelli milyar liraya kadar, idarî para cezası uygulanır." hükmü birlikte değerlendirilerek davacı şirkete daha önce verilen cezanın alt sınırdan verilmiş olması ve bu miktarın da 5728 sayılı Kanun'un 469. maddesiyle 250.000-TL olarak belirlendiği anlaşıldığından, davacı şirkete verilecek olan idarî para cezasının en fazla 250.000-TL olabileceği, ancak 6112 sayılı Kanun'un 32. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca idarî para cezasının alt sınırının yüzde bir olduğu dikkate alınarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, 6112 sayılı Kanun'un Geçici 5. maddesi gereğince, 3984 sayılı Kanun yürürlükteyken uygulanan müeyyidelerin tekerrüre esas alınamayacağı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptal edilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı" gerekçesiyle İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararı üzerine, … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla "6112 sayılı Kanun'un "İdari Yaptırımlar" başlıklı 32. maddesinin 2. bendinde, Kanunda yer alan ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcıları tarafından yapılan ihlâllerin tekrarı hâlinde medya hizmet sağlayıcıya ihlâlin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlâlin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idarî para cezası verileceği yönündeki düzenleme dikkate alındığında, 2007 yılı Temmuz ayına ait iletişim geliri 1.112.912,23-TL olan davacı şirkete 336,153,00-TL para cezası verilmesine ilişkin işlemde bu yönüyle hukuka uygunluk bulunmadığı" gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar Dairemizin 18/12/2017 tarih ve E:2014/285, K:2017/3954 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
Bu arada konu … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararı üzerine RTÜK tarafından yapılan yeniden değerlendirme sonucuna … tarih ve … sayılı işlemle "davacının, 6112 sayılı Kanun çerçevesinde 2007 yılı Temmuz ayına ait iletişim geliri olan 1.112.912,23-TL üzerinden hesaplanan 11.129,12-TL idarî para cezasıyla cezalandırılmasına" karar verilmiş, bu karara karşı açılan davada … İdare Mahkemesi'nin … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş ve bu karar kanun yolu incelenmesinden geçerek kesinleşmiştir.
Davacı tarafından, 21/05/2015 tarihinde RTÜK'e yapılan başvuruda özetle, "… tarih ve … sayılı işlemle haklarında 11.129,12-TL idarî para cezası verildiği ve bu tutarın da ödendiği, bununla birlikte 30/06/2008 tarihinde 336.153,00-TL tahsilatın yapıldığı, bu tutarın tahsil edildiği tarihten iade edildiği tarihe kadar işleyecek yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesi" talep edilmiş, Ankara Vergi Dairesi tarafından 336.153,00-TL'nin 25/06/2015 tarihinde davacıya ödenmesi üzerine, davacı tarafından 03/08/2015 tarihinde tekrar RTÜK'e başvurularak, "ana para olarak ödenen 336.153,00-TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizinin" de ödenmesi talep edilmişse de RTÜK ile Ankara Vergi Dairesi arasında yapılan yazışmalar neticesinde davacının bu talebi reddedilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyize konu İdare Mahkemesi kararı ve davalıların iddiaları incelendiğinde; davacıya faiz ödenmesi gerekip gerekmediği ve ödenecekse hangi tarihten itibaren ödeneceği sorununun çözülmesi gerekmektedir.
Davacıdan tahsil edilen (ve akabinde iptal edilen) idarî para cezası tutarının kullanılamamasından dolayı davacının yoksun kaldığı bir kazancının bulunduğu ve yoksun kalınan tarihler ile tutarlar için bir faiz ödenmesi gerektiği açıktır.
Bununla birlikte, tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan kurallar gereğince davacıya idari para cezası verildiği, ancak idarece verilen para cezasının yalnızca konuya ilişkin kanunda lehe yapılan değişiklikler sonucu davacıya iade edildiği anlaşılmakla, söz konusu tutarın iadesini gerektiren yasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihten paranın iade edildiği tarihler arasında, davacının, söz konusu tutardan istifade edemediği anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla, kanunda davacının lehine düzenleme yapılana kadar idarenin tahsil ettiği tutara faiz işletilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu bağlamda dava konusu uyuşmazlık incelendiğinde; Mülga 3984 sayılı Kanun'un 33. maddesine göre davacıya 2007 yılı itibariyle verilebilecek para cezasının alt sınırının 336.153,00-TL olduğu ve nitekim davacıya bu tutar üzerinden idarî para cezası verildiği, 08/02/2008 tarih ve 26781 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun'un 469. maddesiyle 3984 sayılı Kanun'un 33. maddesinde yapılan değişikliğe göre anılan para cezasının alt sınırının ikiyüzellibin Türk Lirası olarak belirlendiği, davacı tarafından para cezasının 30/06/2008 tarihinde ödendiği dikkate alındığında bu değişiklik nedeniyle davacıya ödenecek herhangi bir faiz tutarının bulunmadığı; 03/03/2011 tarih ve 27863 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6112 sayılı Kanun'un 32. maddesiyle davacı hakkında uygulanacak para cezasının alt sınırının "ihlâlin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde biri" şeklinde değiştirildiği, nihaî olarak idare tarafından da davacı hakkında 2007 yılı Temmuz ayına ait iletişim geliri üzerinden hesaplanan 11.129,12-TL idarî para cezası verildiği, bu durumda kanunda yapılan söz konusu değişikliğin yürürlük tarihi olan 03/03/2011 tarihinden ana paranın davacıya ödendiği 22/06/2015 tarihine kadar davacının 336.153,00-TL'den mahrum kaldığı sonucuna varılmıştır.
Bununla birlikte, çözülmesi gereken bir başka konu ise davacıya ödenecek faizden hangi idarenin sorumlu olduğu hususudur. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 17. maddesinin 3. fıkrasında, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para cezalarının ilgili kanunlarında 01/06/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmının Genel Bütçeye gelir kaydedileceği; 4. fıkrasında, Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararların, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığı'nca belirlenecek tahsil dairelerine gönderileceği belirtilmiştir.
5326 sayılı Kanun'da yer alan bu düzenlemeler çerçevesinde, vergi dairelerinin RTÜK tarafından verilen idarî para cezalarının yalnızca tahsili konusunda görevli olduğu, idarî para cezasının iptal edilmesi neticesinde oluşan zararın, idarî para cezasını tesis eden idarenin hizmet kusurundan ve/veya yalnızca tesis etmiş olduğu işlemden kaynaklandığı ve bundan doğan herhangi bir sonucun vergi dairelerine yükletilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda, dava konusu uyuşmazlıkta olduğu gibi idarî para cezasının iptali ile birlikte iade edilen para cezası tutarı nedeniyle ortaya çıkan zararın (faiz talebi) doğrudan doğruya RTÜK tarafından tazmini gerektiği, kaldı ki dava konusu işlemin de RTÜK tarafından tesis edildiği anlaşıldığından, ilgili vergi dairesine husumet yöneltilmesinde usûl kurallarına uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı husumetiyle görülen davada, davacıya 30/06/2008 tarihinden itibaren hesaplanacak faizin ödenmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalıların temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 15/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.