20. Hukuk Dairesi 2017/190 E. , 2018/976 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 25/02/2005 havale tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Yalova ili, Altınova ilçesi, ...köyü hudutlarında bulunan yaklaşık 11 dönüm civarındaki taşınmazının tapuda kayıtlı olmadığını, imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu Yalova ili, Altınova ilçesi, ...köyünde bulunan 10.692,38 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Yörede ilk orman kadastrosu 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1948 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Daha sonra 1975 yılında 1744 sayılı Kanunla değişik 2.madde uygulama çalışmaları yapılmış ancak bu çalışmanın mükerrer kadastro çalışması olduğu gerekçesiyle Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/353-2007/72 sayılı kararı ile...köyünde yapılan 1744 sayılı Kanun uygulamalarının iptaline karar verilmiştir. Karar tarihinden sonra 2012 yılında 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B uygulama çalışmaları yapılmış, 2015 yılında ise 3402 sayılı Kanunun Ek-4.maddesi gereğince kullanım kadastrosu çalışmaları yapılmıştır.
Genel arazi kadastrosu ise 1982 yılında 766 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılarak kesinleşmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek hüküm kurulmuş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki; yörede ilk orman kadastrosu 1948 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmış ve kesinleşmiş olup, hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın tahdide göre orman sınırları dışında kaldığı belirtilmiş ise de rapor ekinde yer alan çakıştırmaya göre aslında 1948 yılında yapılan tahdidin incelenmediği, 1975 yılında yapılan 1744 sayılı Kanunla değişik 2.madde uygulamasına göre taşınmazın konumunun belirlendiği anlaşılmış olup, bu haliyle bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli görülmemiştir.
Bu nedenle; öncelikle mahkemece yörede yapılan bütün orman tahdit, aplikasyon, 2.madde ve 2/B madde çalışmalarına ilişkin, işe başlama, işi bitirme, çalışma tutanakları ile askı ilân tutanakları ve orman tahdit haritaları ile aplikasyon ve 2/B madde haritalarının orjinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneği yerel Orman Yönetiminden temin edilmeli, Orman Yönetimine yörede 1975 yılında yapılan 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulamalarının iptal edilip edilmediği sorularak iptal edilmişse buna ilişkin belgeler ve mahkeme dava dosyası celbedilmeli, ayrıca yörede 3402 sayılı Kanunun Ek-4.maddesi kapsamında kullanım kadastrosu çalışmalarının da yapılıp yapılmadığı ilgili yerlerden sorularak saptanmalı ve getirtilen tüm bu belgeler sonrasında mahkemece, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir harita mühendisi ve bir ziraat mühendisinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, kesinleşmiş orman kadastrosu, varsa aplikasyon ve 2/B madde haritaları ile tapulama paftası ölçekleri denkleştirilip birbiri üzerine aplike edilerek değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli ve çekişmeli taşınmaz ile çevresinin kesinleşmiş orman kadastrosu, aplikasyon, 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle çizilip gösterilecek şekilde kendilerinden müşterek imzalı krokili rapor alınmalı, raporlarında yörede kullanım kadastro çalışmaları yapılmış ise çekişmeli taşınmaz hakkında ne gibi bir işlem yapıldığı, tutanak düzenlenip düzenlenmediği hususunda açıklama yapmaları istenmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Şayet çekişmeli taşınmazın 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosuna göre orman sınırları içinde kaldığı belirlenir ise orman sayılan yerlerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceği gözetilerek davacının davasının reddine karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 13/02/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.