10. Hukuk Dairesi 2015/2832 E. , 2015/10118 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Asıl ve birleşen dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece,bozma ilamına uyularak, ilamında belirtilen gerekçelerle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava yönünden ise takibin iptaline karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Dr. Dilek Doğan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1) Asıl davaya yönelik olarak yapılan temyiz incelemesinde,
21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ve ayrıca 5236 sayılı Kanun, katsayı artışı da uygulanmak suretiyle bu kanunların yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 2014 yılı için 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427’nci maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını 1.890,00 TL. olarak değiştirmiştir.
Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde temyiz (kesinlik) sınırının saptanmasında alacağın tamamının gözetilmesi; tümü dava konusu yapılan bir alacağın kısmen kabulünde ise temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde kabul ve reddedilen miktarların esas alınması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427’nci maddesi hükmü gereğidir.
Diğer taraftan, birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir.
İnceleme konusu davada, asıl davada reddedilen miktarın 492,00 TL olduğu anlaşılmakta olup, yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırını aşmadığından, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulması olanaksızdır.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibarıyla kesinlik nedeniyle REDDİNE,
2) Birleşen davaya yönelik olarak yapılan temyiz itirazlarının incelemesinde,
Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, Mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda, 01.12.2000-01.01.2005 tarihleri arasındaki dönem yönünden, aylıkların iade edilemeyeceğine ilişkin yaklaşımı isabetliyse de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 24. maddesinin 1. fıkrasının "Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz." hükmü gözetilerek, Kurumca yapılan icra takibinin iptaline yönelik, takip borçlusu olan davalı tarafından usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı halde, anılan Yasanın 26. maddesinin 1. fıkrasının "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmüne de aykırı olarak, davacı vekilinin açıkça itirazın iptalini talep etmesi karşısında, mahkemece, mevcut delillere göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, itirazın kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının "birleşen dava yönünden" ibaresinden sonra gelen cümlede yer alan "itirazın kabulü ile takibin iptaline", ibaresinin silinerek yerine "davanın reddine" sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 26.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.