10. Hukuk Dairesi 2015/4525 E. , 2015/10103 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ...tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı ve davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine;
2-Davanın, yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10 ve 5510 sayılı Kanunu"nun 86/9. maddeleri olup, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Davacı, davalı şirkete ait işyerinde, 01.06.2005-01.07.2009 tarihleri arasında, makineci olarak, bildirilenler dışında kesintisiz çalışmaları ile en son 1.500,00 TL aldığını belirterek prime esas kazancının tespitini istemiş, Mahkemece; 01.06.2005-01.12.2005 tarihleri arasında 180 gün çalışma tespit edilerek fazla istemin reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Eldeki somut olayda; davalı şirket işyerinden, 01.12.2005, 13.09.2006 ve 23.09.2008 tarihli internet kanalı ile verilen işe giriş bildirgeleri ile 2005/12-01.05.2006, 13.09.2006-15.01.2007 ve 23.09.2008-14.07.2009 döneminde (2009 yılı 6 ve 7. aylar hariç) tam süreli bildirimleri bulunan davacının, 06.03.2008-07.03.2008 ve 20.08.2008-22.09.2008 tarihleri arasında dava dışı işyerinden bildirimlerinin de bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalı şirket tarafından, 01.06.2005-15.01.2007 tarihleri arasında davacının kesintisiz çalıştığı ve sehven bildirge verilmediği yönünde davalı Kuruma yapılan başvuru, tanık beyanları, (özellikle 13.09.2006-15.03.2007 tarihleri arasında bildirimi bulunan bordro tanığı ..."nın işten ayrıldığı esnada davacının çalışmasına
devam ettiği yönündeki beyanı ile 2009 yılı 6 ve 7. aylarda çalışması bulunan .... 6 ay kadar birlikte çalıştık şeklindeki beyanı), davalı şirket ile dava dışı işveren olarak davacı adına bildirimde bulunan M. Baykal"a ait işyeri adreslerinin aynı oluşu karşısında, Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Bu halde, mahkemece yapılacak iş; öncelikle, davalı şirketin Kuruma yaptığı başvurunun sonucu araştırılmalı, davacının hizmetinin bildirilmediği dönem bordrolarından resen seçilecek yeteri kadar bordro tanığının beyanına başvurulmalı, dinlenilen tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilmeli, gerekirse dava konusu dönem itibariyle komşu işverenler ile bordrolu çalışanları usulünce tespit edilerek beyanları alınmalı, böylece, bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip, takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
3-6552 sayılı Kanunun 11.09.2014 günü yürürlüğe giren 64. maddesiyle 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 7. maddesine eklenen 4. fıkrada, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, davanın Kuruma re"sen ihbar edileceği, ihbar üzerine davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan Kurumun, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiştir. 6552 sayılı Kanun ile ilgili olarak öncesinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan hükümet teklifinde, söz konusu düzenleme 54. madde olarak yer almış, izleyen 55. maddede “5521 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.” denildikten sonra “7 nci maddeye bu Kanunla eklenen dördüncü fıkra hükmü, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda da uygulanır.” hükmü geçici 3. madde olarak öngörülmüş, ancak yasalaşma aşamasında anılan geçici madde çıkarılıp 6552 sayılı Kanun"da bu türden düzenlemeye yer verilmemiştir.
Diğer taraftan, 5521 sayılı Kanunun 15. maddesinde, bu Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda Hukuk Muhakemeleri Usûlü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 66. maddesinde, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği, 447/2. maddesinde, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı, 448. maddesinde, bu Kanun hükümlerinin, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanacağı açıklanmıştır.
Şu durumda, hizmet tespiti davalarında Kurumun feri müdahilliğine ilişkin hükmün geçmişe yürütüleceği yönündeki düzenlemenin kanun koyucu tarafından benimsenmemiş olması, ayrıca ve özellikle yukarıda değinilen 448. madde kapsamında, Kurum bakımından taraf oluşumu gerçekleştiğinden tamamlanmamış işlemden söz edilemeyeceğinin de belirgin bulunması karşısında 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkranın 11.09.2014 tarihinden önce açılan davalarda uygulanamayacağı açık olmakla, eldeki davada Kurumun davalı olduğu gözetilmeksizin feri müdahilliğine karar verilmek suretiyle hüküm tesisi, isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya ve davalı şirkete iadesine, 26.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.