14. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/4328 Karar No: 2013/7306 Karar Tarihi: 14.05.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/4328 Esas 2013/7306 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2013/4328 E. , 2013/7306 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 15.06.2010 tarihinde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.10.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Davacı, 20.05.2010 tarihinde ... ve ... ... tarafından davalı ... ...’a yapılan pay satışlarından dolayı önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur. Davalı, daha önceki paydaş ...’ın davalının annesi olduğunu, dava konusu hisse tapuda şeklen satış olarak devredilmiş gözükse de gerçekte bağış olarak devredildiği, bu nedenle davacının önalım isteme hakkının olmadığı, ... ... tarafından yapılan satıştan ise davalının bilgisi olduğu gerekçesi ile davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilerek 20.05.2010 tarihinde ... ve ... ... tarafından davalı ... ...’a yapılan pay satışlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir. 2-Paylı mülkiyet halindeki taşınmazın paydaşı payını karı-kocaya evlada veyahut akrabaya temlik ederse şeklen satış olarak gösterilen bu aktin gerçekte satış olmayıp miras hakkına bağlı veya hibe gibi maksada yönelik işlem olduğu iddia ve ispat edilirse önalım hakkının ileri sürülemeyeceği 27.3.1957 günlü ve 12 / 2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda açıkça belirtilmiştir. Bu yöndeki savunmanın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararı sözleşmede taraf olan kişinin işlemde muvazaa savunmasında bulunamayacağı kuralının bir istinasıdır. Somut olaya gelince, davalı vekili cevap ve temyiz dilekçesinde, davalı ile temlik eden ...’ın ana-oğul olduklarını, temlik işleminin görünüşte satış olsa da gerçekte bağış olduğunu, aralarında para alışverişi bulunmadığını, önalım hakkının kullanılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Gerçekten taraflar ana-oğul olup, duruşmada dinlenen davalı tanığı ... “payını davalıya bağışladığını” beyan etmiştir. Bu durumda, mahkemece bu husus üzerinde durularak davalının bu konudaki delilleri, varsa davacının karşı delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının hibe savunması dinlenmeksizin, yazılı gerekçe ile bu paya yönelik olarak da davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu pay yönünden bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 14.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.