Hukuk Genel Kurulu 2015/845 E. , 2017/147 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Van İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.09.2013 gün 2012/184 E., 2013/356 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 27.01.2014 gün 2013/24453E. 2014/1311 K. sayılı kararı ile;
(…1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasanın 35 ve Geçici 10. maddeleridir. 08.09.1946 doğumlu olan davacıya, anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde Kurumca 01.11.2002 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, 22.01.2001 tarihindeki prim ödemesinin, yapılan denetim sonucu gerçeğe aykırı olarak, bilgisayar programı sayesinde ödenmiş gibi Kurum kayıtlarına işlendiğinin belirlenmesi nedeni ile, bağlanan aylığın başlangıçtan itibaren iptal edildiği, yargılama aşamasında ise Kurum tarafından, iptal edilen prim ödemeleri nazara alınmaksızın davacının prim borcunun bulunmadığı belirlenerek yaşlılık aylığının yeniden bağlandığının bildirildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, Kurumdan, davacının yaşlılık aylıklarının başlangıçtan itibaren yeniden bağlanıp bağlanmadığı ve ödenmeyen yaşlılık aylıklarının toplu olarak yasal faizleri ile birlikte ödenip ödenmediği sorularak, talebe göre, davanın kısmen veya tamamen konusunun kalmadığı hususu irdelenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Sosyal Güvenlik Kurumunun davacının yaşlılık aylığının iptaline dair işleminin iptali ile emekliliğinin devamına, borçlu olmadığının tespitine, kesilen aylıkların yasal faizi ile birlikte ödenmesine ve tüm kazanılmış sosyal hakların iadesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili; Bağ-Kur sigortalısı olan davacının prim borçlarını düzenli ödeyip 2002 tarihinde emekliliği hak ettiğini, davalı kurumun hayali prim borcu olduğunu gerekçe göstererek emekliliğini iptal ettiğini, hayali olduğu belirtilen prim tutarının o günkü koşullarda bile yüksek olmadığını, davacının mükerrer olsa da bu tutarı yatırmaya hazır olduğunu, kurum personelinin yasal olmayan işlemlerinden davacının sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek Kurumun iptal işleminin ortadan kaldırılarak emekliliğin devamına, borçlu olmadığının tespitine, kesilen aylıkların yasal faizi ile birlikte ödenmesine, kazanılmış tüm sosyal haklarının iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) vekili;Kurum tarafından yapılan teftişte emekli olan bazı sigortalıların kurumda çalışan personel ile maddi kazanç karşılığı işbirliği yapıp kayıtlarına hayali prim yüklendiğinin tespit edildiğini, Kurumdan emekli olmanın şartının prim borcunun bulunmaması olduğunu, bu nedenle davacının emekliliğinin iptal edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece; Kurum tarafından Mahkemeye gönderilen cevabi yazıda hayali primlerin Bağ-Kur numarasından çıkarılmasından sonra prim borcunun çıkmadığı ve davacıya tekrar aylık bağlandığının belirtildiği, davacı adına 1 adet hayali prim girişi yapıldığı belirtilmiş ise de, kurumun cevabi yazısı karşısında, rapordaki tespitin gerçeği yansıtmadığı ve davacının Bağ-Kur numarasına hayali prim yüklenmediği yönünde kesin kanaat oluştuğu, öte yandan, davacı sigortalının kurumda gerçekleşen hayali prim yüklenmesi eylemine katılıp katılmadığının saptanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı ... vekilinin temyizi üzerine Özel Dairecebaşlık bölümünde açıklanan gerekçelerle hüküm bozulmuştur.
Yerel mahkemece,Kurumun yaşlılık aylığının iptaline ve yersiz ödendiği belirtilen yaşlılık aylıkları ve faiz borcuna ilişkin kararının halen yürürlükte olduğu, Kurumun söz konusu işlemi iptal etmediği, bu nedenle Kurum ile yeniden yazışma yapılmasının usul ekonomisi ilkesine uygun düşmediği gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olay bakımından mahkemece yapılan araştırmanın davanın konusuz kalıp kalmadığı yönünden yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması; eş söyleyişle tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir.
Bununla birlikte, bir davada davacının talebi asıl talep ve yardımcı talepler olmak üzere iki bölümden oluşur. Bundan başka objektif dava birleşmelerinde, birden fazla asıl talep vardır. Bu taleplerden yalnız birinin ya da bir kaçının veya asıl talebin bir bölümünün konusuz kalması halinde diğer talepler hakkında yargılamaya devam edilip karar verilmesi gerekir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı, Sosyal Güvenlik Kurumunun yaşlılık aylığının iptaline dair işleminin iptali ile emekliliğinin devamına, borçlu olmadığının tespitine, kesilen aylıkların yasal faizi ile birlikte ödenmesine ve tüm kazanılmış sosyal hakların iadesine karar verilmesini talep ettiği,
Davalı Kurum tarafından Mahkemeye gönderilen 17.09.2013 tarihli yazıda, davacının Bağ-kur numarasına hayali prim girişi yapıldığının devredilen Bağ-kur Genel Müdürlüğünün 12.12.2006 tarih ve 3 sayılı Müfettiş raporu ile tespiti üzerine emekli aylığı iptal edilmiş ise de hayali primlerin Bağ-Kur numarasından çıkarılmasından sonra davacının prim borcu çıkmadığından yaşlılık aylığın tekrar bağlandığının belirtildiği görülmüştür.
Söz konusu yazı içeriğinden,yaşlılık aylığının yeniden bağlandığı anlaşılmakta ise de aylığın hangi tarih itibariyle bağlandığı ve ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle birlikte ödenip ödenmediği hususu tam olarak anlaşılamamaktadır.
Hal böyle olunca, Mahkemece dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması halinde yargılamaya devam etmeye gerek olmadığından, davanın konusuz kalıp kalmadığı hususunda araştırma yapılarak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yeterli araştırma yapılmadan davanın kısmen kabulüne karar verilmesi, mahkeme kararının bozulmasını gerekmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle usul ve yasaya uygun olmayan direnme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.01.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.