14. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/5443 Karar No: 2013/7285 Karar Tarihi: 14.05.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/5443 Esas 2013/7285 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2013/5443 E. , 2013/7285 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.10.2009 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir. Davalı ..., davanın reddini savunmuştur. Davalı ... vekili, aynen taksimin mümkün olduğunu savunmuştur. Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece, yapılan yargılama sonucu kısa kararda "davanın kabulü ile aynen taksim mümkün olmadığından ...mah. 2681 parsel üzerindeki ortaklığın dosyaya ibraz edilen 04/12/2012 günlü bilirkişi ek raporundaki oranlar nazara alınarak satış sureti ile giderilmesine,” gerekçeli kararda ise “dava konusu...mahallesi, 3 pafta, 2681 parselde kayıtlı taşınmazın, tüm yükümlülükleri ile birlikte umum arasında açık artırma usulü ile satılarak, elde edilecek satış bedelinin taraflara tapudaki hisseleri oranında pay edilmek suretiyle ortaklığın giderilmesine ” karar verilmiş ve böylece kısa kararda, satış bedelinin bilirkişi raporundaki oranlar nazara alınarak paylaştırılmasına gerekçeli kararda ise, satış bedelinin taraflara tapudaki hisseleri oranında pay edilmesine karar verilmiştir. Ancak taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyeti yönünde karar mevcut olduğu için bilirkişi raporundaki oranlar ile tarafların tapudaki payları arasında fark bulunmaktadır.. Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere; “Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.” Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” Ve “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de; “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” Temyiz edilen gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu görülmüştür. 10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür. Bu itibarla gerekçeli karar ile tefhim edilen hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 14.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.