Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/2348
Karar No: 2020/4569
Karar Tarihi: 17.07.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2020/2348 Esas 2020/4569 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2020/2348 E.  ,  2020/4569 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.05.2019 tarihinde verilen dilekçeyle ipoteğin fekki talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.11.2019 tarihli hükmün İzmir Bölge Adliye Mahkemesince istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi (14.) Hukuk Dairesince istinaf başvuru dilekçesinin reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya ve içeriği incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.
    KARAR
    Dava, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir.
    Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı vekilince istinaf talebinde bulunulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
    Bu karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun;
    1-“Taleple bağlılık ilkesi” kenar başlıklı 26. maddesinde; hâkimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği; duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebileceği,
    2-“İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” kenar başlıklı 341. maddesinde; ilk derece mahkemelerinin verdiği kararların hangilerine karşı istinaf yoluna başvurulabileceği düzenlenirken anılan maddenin ikinci fıkrasında, miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu, ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabileceği; alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda üç bin Türk Liralık kesinlik sınırının alacağın tamamına göre belirleneceği; alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın, istinaf yoluna başvuramayacağı,
    3-“İstinaf dilekçesinin reddi” kenar başlıklı 346. maddesinde; istinaf dilekçesinin, kanuni süre geçtikten sonra verilmesi veya kesin olan bir karara ilişkin olması durumunda, kararı veren mahkemece istinaf dilekçesinin reddine karar verileceği; bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabileceği; istinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosyanın, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderileceği, bölge adliye mahkemesi ilgili dairesince istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararın yerinde görülmemesi durumunda, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemenin yapılacağı,
    4-“Temyiz edilebilen kararlar” kenar başlıklı 361. maddesinde; bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceği,
    5-“Temyiz edilemeyen kararlar” kenar başlıklı 362. maddesinde; bölge adliye mahkemelerinin, miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlarının; bu tür kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırının alacağın tamamına göre belirleneceği; alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkının bulunmadığı; ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer tarafın da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebileceği, hüküm altına alınmıştır.
    Genel olarak, davanın değeri çoğu zaman davacının talep ettiği alacak veya tazminat miktarını gösterirken ve bu miktarın yüksekliği davanın kabulü halinde davacının lehine sonuç doğurur.
    Bazı davalarda ise mahkemece belirlenen ve hüküm altına alınan dava değeri davacının değil davalının lehine olabilmektedir. Mesela, önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil davalarında, davanın kabulü halinde belirlenen değer üzerinden davalı taraf harç ve vekalet ücreti ödemek zorunda ise de, önalıma konu payın belirlenen bedelinin davalıya ödenmek üzere davacı tarafından mahkeme veznesine depo edilmesi gerekmektedir.
    İpotek şerhinin kaldırılması davalarında, davacı taraf maliki bulunduğu taşınmaz üzerindeki şerhin kaldırılmasını talep ederken, şerhin kaldırılması karşılığında ödeyeceği ipotek bedelini düşük göstermek suretiyle dava açmakta ve gösterdiği bedel üzerinden davasının kabulünü talep ederken, davalı taraf ipotek bedelinin yüksek hesaplanmasını talep etmektedir.
    Önalım davalarında, kural olarak davaya konu payın resmi satış senedindeki değeri önalım bedeli olmakla birlikte, davacı resmi senetteki satış bedelinin yüksek gösterildiğini belirterek davasını kendi belirlediği daha düşük bir bedel üzerinden harç yatırmak suretiyle açabilmektedir. Davalı taraf genellikle davanın reddini savunmakla birlikte, davanın mahkemece kabul edilmesi halinde önalım bedelinin davacı tarafından düşük gösterildiğini belirterek, resmi satış sözleşmesindeki bedel üzerinden veya ileri sürdüğü daha fazla miktar üzerinden hüküm altına alınmasını talep etmektedir.
    Bu tür davalarda hüküm altına alınan bedel aynı zamanda davanın da değerini gösterdiğinden, dava değeri davanın başında taraflar arasında ihtilaflıdır.
    Bu sebeplerle, başlangıçta dava değerinin belirlenmesinde inisiyatif davacıda ise de Kanunun 26. maddesinde düzenlenen “taleple bağlılık” ilkesi sadece davacının değil, davalının da taleplerinin nazara alınmasını emrettiğinden, kanun yoluna başvurulması halinde davacının talepleri yanında, davalının taleplerinin de mahkemece değerlendirmeye alınması gerekir. Aksi halde, davacının belirlediği değeri aşan davalı taleplerinin dikkate alınmaması, verilen kararın davalı tarafından kanun yoluna götürülmesi ve denetlenmesi engellenmiş olacaktır. Bu durum, davalının davada kendisini savunmasına ve adil yargılanmasına engel olacak nitelikte bulunduğundan, temyiz hakkının dava değerine veya hüküm altına alınan değerine göre belirlenmesi sırasında Kanununun 341. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkra hükümleri ile 362. maddenin ikinci fıkrası uyarınca istinaf ve temyiz sınırı belirlenirken davalı tarafın ileri sürdüğü taleplerin de nazara alınması kanuna, hukuka ve hakkaniyete uygun bir değerlendirme olacaktır.
    Dava konusu olaya gelince:
    Davacı taraf, 201 ada 20 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı üzerindeki ipoteğin terkinine karar verilmesini talep etmiş; davalı taraf ise davanın öncelikle reddini, olmadığı takdirde ipotek şerhine konu borcun gerçek miktarının belirlenmesini ve kendilerine ödenmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile ipotek şerhinin terkin edilmesine ve belirlenen 1.80-TL ipotek bedelinin depo edilmesine karar verilmiştir.
    Davalı taraf, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi, 19/6/2020 tarihli kararında, HMK’nın 341. maddesini ve yerel mahkemece hüküm altına alınan 1.80TL miktarı gerekçe göstererek, yerel mahkeme kararının verildiği tarihte istinaf sınırının 4.400,00TL olması nedeniyle davalının istinaf dilekçesinin reddine karar vermiştir.
    Davalı, yargılama sırasında alınan 10.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda ipotek bedelinin 130.653,31TL olarak hesaplandığını, alınan ek raporda ise bu kez 470.351,93TL hesaplandığını ileri sürmek suretiyle, istinaf dilekçelerinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek bu kararın bozulmasını talep etmiştir.
    Yukarıda açıklanan sebeplerle, mahkemece hüküm altına alınan ipotek bedeli her ne kadar karar tarihindeki istinaf sınırının altında kalsa da, davalı taraf belirlenen ipotek bedelini kabul etmeyerek, bilirkişiler tarafından belirlenen ve istinaf sınırının üzerindeki değerleri ifade ederek kanun yoluna başvurduğundan, davalının bu talepleri nazara alınmadan, Kanunun 341. madde hükmü eksik ve hatalı değerlendirilerek, hüküm altına alınan ipotek bedeli gerekçe gösterilerek istinaf kanun yoluna ilişkin dilekçenin reddine karar verilmesi doğru olmadığından bölge adliye mahkemesinin kararının bozulmasına ve istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 17.07.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi