Hukuk Genel Kurulu 2015/836 E. , 2017/143 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 12. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 30.12.2010 gün ve 2010/297 E., 2010/783 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 22.10.2013 gün ve 2013/9135 E. 2013/26424 K. sayılı kararı ile;
"...A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili; davacının, 20.09.2006 tarihinde davalıya ait okulda öğretmen olarak çalışmaya başladığını, 01.08.2007 tarihinde ise doğum iznine ayrıldığını; doğum izninin 18.11.2007 tarihinde bitmesine karşılık, iş akdinin 20.09.2007 tarihinde sona erdiğinin davalı tarafından bildirildiğini; raporlu olunan dönemlerde yapılan ihtarların rapor sonunda geçerlik kazanacağını; fesih sonrasında işçilik alacaklarının tahsili için dava açtığını; mahkeme kararında, taraflar arasında imzalanan hizmet akdinin belirli süreli hizmet akdi olduğundan bahisle, ihbar tazminatı talebi dışındaki bir kısım alacaklarının hüküm altına alındığını; sözleşmenin süresinin 20.09.2007-19.09.2008 dönemi için yenilenmiş olduğunu; davacının doğum izni 18.11.2007 tarihinde biteceğinden, 19.11.2007-19.09.2008 dönemi bakiye ücret alacağının bulunduğunu ileri sürerek; bakiye ücret alacağının temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili; kesin hüküm itirazında bulunduklarını; davalı tarafından süresinde yapılan fesih ihbarının geçerli olduğunu; raporlu dönemde işçiye yapılan ihtarların, rapor sonunda geçerlik kazanmasının, belirsiz süreli hizmet sözleşmeleri için geçerli olduğunu; davacının talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ç) Temyiz:
Karar süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
D) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Yerel mahkemece, bakiye süre ücreti alacağına hükmedilmiş ise de; davalı işverenin belirli süreli iş akdinin, sürenin bitiminde sona ereceği ve iş akdinin yenilenmeyeceği yönünde ihtar çektiği, bu ihtarın davacıya tebliğ edildiği belirli süreli hizmet akdinin süre bitiminde sona erdiği anlaşılmış olup davacının belirli sürenin dışında bir çalışması da bulunmadığından bakiye süre ücreti alacağının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalıdır..."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, bakiye ücret alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin raporlu olduğu dönemde tebliğ edilen fesih ihbarının ancak rapor sonunda geçerli olacağı, sözleşmenin süresinin 20.09.2007-19.09.2008 dönemi için yenilenmiş olduğunu, doğum izninin 18.11.2007 tarihinde biteceğini ileri sürerek 19.11.2007-19.09.2008 dönemi bakiye süre ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, raporlu dönemde işçiye yapılan ihtarın rapor sonunda geçerlik kazanmasının belirsiz süreli hizmet sözleşmeleri için geçerli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece “taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olup, fesih şartları başlıklı 5. maddesinde “kurucu veya öğretmen, sözleşmeyi yenilememek istediği taktirde, sözleşme süresinin bitiminden en geç 1 ay önce bu durumu muhatabına yazılı olarak bildirmek mecburiyetindedir. Aksi halde sözleşme kendiliğinden yenilenmiş sayılır” hükmünün yer aldığı, davacı işçinin raporlu olduğunu bilen işverenin rapor döneminde yaptığı fesih bildiriminin rapor sonrasında hüküm ifade edeceği, bu sebeple işverenin hizmet akdini yenilememek istediğini rapordan daha önceden bildirmek zorunda olduğu, aksi halde sözleşmenin 5. maddesi hükmüne göre sözleşmenin yenilenmiş olacağı, bu nedenle de davacının bakiye dönem ücretine hak kazanacağı” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davalı vekili temyiz etmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, taraflar arasındaki belirli süreli hizmet sözleşmesinin sürenin bitiminde sona ereceğine ve iş sözleşmesinin yenilenmeyeceğine ilişkin olarak, davalı işveren tarafından düzenlenen ve davacının raporlu olduğu dönemde tebliğ edilen ihtarnamenin tebliğ tarihinde mi yoksa rapor süresinin bitiminde mi geçerli olacağı, varılacak sonuca göre taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 5. maddesi gereğince yenilenmiş sayılıp sayılmayacağı ve davacının bakiye dönem ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, özel öğretim kurumlarının çalışma usul ve esaslarını düzenleyen, 08.02.2007 tarih ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 9. maddesi uyarınca özel öğretim kurumlarında çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmelerinin en az bir takvim yılı süreli ve yazılı olması gerekmektedir. Anılan maddede bu kişilerin sosyal güvenlik ve özlük hakları yönünden 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine tâbi oldukları belirtilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan ve taraflar arasında 20.09.2006 tarihinde imzalanan iş sözleşmesinin 3. maddesinde, süresinin 1 yıl olduğu, sözleşmenin başlama tarihinin 20.09.2006 ve bitim tarihinin 20.09.2007 olduğu belirtilmiştir. Sözleşmenin “fesih şartları” başlıklı 5. maddesinde ise “kurucu veya öğretmen, sözleşmeyi yenilememek istediği taktirde, sözleşme süresinin bitiminden en geç 1 ay önce bu durumu muhatabına yazılı olarak bildirmek mecburiyetindedir. Aksi halde sözleşme kendiliğinden yenilenmiş sayılır” hükmü yer almaktadır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacının davalıya ait özel eğitim okulunda zihinsel engelliler özel eğitim öğretmeni olarak bir yıl süreli iş sözleşmesi ile 20.09.2006 tarihinde işe başladığı, doğum iznine ayrılması nedeniyle 31.07.2007 tarihinden 17.11.2007 tarihine kadar istirahatli olup, 18.11.2007 tarihinde çalışabileceğine dair sağlık raporu aldığı, davalı işveren tarafından Ankara 13. Noterliğinin 20.08.2007 tarih ve 39600 yevmiye nolu ihtarnamesiyle taraflar arasındaki sözleşmenin 20.09.2007 tarihinde sona ereceği ve söz konusu sözleşmenin yenilenmeyeceği bildirilerek iş sözleşmesinin feshedildiği, ihtarnamenin davacıya 12.09.2007 tarihinde tebliğ edildiği, SGK kayıtlarına göre, davacının, davalı işyerinde 20.09.2006-24.09.2007 tarihleri arasında çalıştığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki iş sözleşmesinin süresi 20.09.2007 tarihinde sona erdiğine göre, sözleşmenin 5. maddesindeki hüküm gereğince davalı işveren tarafından yapılan fesih bildiriminin sözleşme süresinin bitiminden en geç 1 ay önce yani en geç 20.08.2007 tarihinde davacıya bildirilmesi gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta davalı işveren tarafından 20.08.2007 tarihinde çıkarılan ihtarname davacıya 12.09.2007 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki iş sözleşmesi 20.09.2007-19.09.2008 dönemi için yenilenmiş sayılmaktadır.
Bu nedenle 818 sayılı Borçlar Kanununun 325. maddesinde yer alan, “İş sahibi işi kabulde temerrüt ederse, işçi taahhüt ettiği işi yapmaya mecbur olmaksızın mukaveledeki ücreti isteyebilir” şeklindeki düzenleme gereğince davacı işçinin bakiye süre ücret alacağının davalı işveren tarafından ödenmesi gerekir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler esnasında, iş sözleşmesinin yenilenmediği, belirli süreli hizmet akdinin süre bitiminde sona erdiği, mahkeme kararının Özel Daire bozma kararı doğrultusunda bozulması gerektiği görüşü dile getirilmiş ise de bu görüşler yukarıda açıklanan nedenlerle kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece davacı işçinin bakiye süre ücret alacağı talebinin kabulüne yönelik hüküm kurulmuş olduğundan, direnme kararı sonucu itibariyle doğru olup, yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile onanması gerekmektedir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçelerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 25.01.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.