1. Hukuk Dairesi 2016/15515 E. , 2020/832 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : ... V.D.
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan eşi ..."in yaşının ilerlemesi ve rahatsızlıkları sebebiyle tüm işlerini takip edebilmesi için ilk eşinden oğlu davalı ..."i vekil tayin ettiğini, ancak vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak 205 ada 3, 217 ada 40 ve 56, 220 ada 1, 2 ve 7, 221 ada 1 ve 3, 222 ada 6 ve 113 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarını baldızı olan diğer davalı ..."ya temlik ettiğini, 113 ada 1 parsel sayılı taşınmazın da davalı Efor Turizm Ltd Şti."ye devredildiğini, mirasbırakana herhangi bir satış bedeli ödenmediğini, mirasbırakanın devri öğrenmesi üzerine davalı vekil ..."i azlettiğini ve Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/714 Esas sayılı dosyası ile tapu iptali ve tescil davası açtığını, ancak yargılama aşamasında öldüğünü, ayrıca mirasbırakanın ikinci eşi olması sebebiyle ilk eşinden çocukları olan diğer mirasçılar tarafından sevilmeyip hor görüldüğünü, miras hakkından yoksun kalması için söz konusu devirlerin yapıldığını belirterek tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemiş, yargılama aşamasında davalı Efor Turizm Ltd Şti. yönünden davasını atiye terk ettiğini bildirmiştir.
Davalı ..., mirasbırakanın kendisine mirasının bir bölümünü ilk eşinden olan mirasçı çocuklarına devretmek istediğini söylediğini ve aracı olmasını istediğini, taşınmazları bu şekilde vekil aracılığı ile bedelsiz olarak devraldığını, daha sonra da diğer mirasçılara devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuş, davalı ... davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davalılar ... ve ..."nın el ve işbirliği içerisinde mirasbırakanı zararlandırdıkları, çekişme konusu taşınmazların dava tarihinden önce 3. kişilere devri nedeniyle terditli olarak talep edilen tazminatın davalılardan tahsiline; davalı Efor Turizm Ltd Şti yönünden açılan davanın takip edilmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delilerden; 1932 doğumlu mirasbırakan ...’in 05.03.2009 tarihinde ölümüyle geride mirasçı olarak ikinci eşi olan davacı ..., ilk eşinden olan davalı oğlu ... ile dava dışı çocukları ..., .., ... ve ...’yi bıraktığı, mirasbırakanın Alanya 4. Noterliği"nin 16.2.2007 tarih ve ... yevmiye nolu vekaletnamesi ile dava konusu 205 ada 3, 217 ada 40 ve 56, 220 ada 1, 2 ve 7, 221 ada 1 ve 3, 222 ada 6 ile 113 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarını dilediği kişiye satmak üzere davalı oğlu ...’i vekil kıldığı, vekilin vekaletnameye istinaden dava konusu taşınmazları 12.03.2007 tarihinde baldızı olan davalı ...’ya temlik ettiği, ...’nın temellük ettiği 205 ada 3 , 217 ada 40 ve 56, 220 ada 1, 2 ve 7 , 221 ada 1 ve 3 ile 222 ada 6 parsel sayılı taşınmazları 05.11.2008 tarihinde dava dışı ...’a; 113 ada 1 parsel sayılı taşınmazı 1/4’er pay ile dava dışı ..., ..., ... ve ...’ya, ...’un devraldığı 205 ada 3, 217 ada 40, 220 ada 1, 2 ve 7, 221 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazları 01.02.2010 tarihinde dava dışı ...’e; 217 ada 56 parsel sayılı taşınmazı 04.06.2009 tarihinde dava dışı ...’a; 222 ada 6 parsel sayılı taşınmazı 05.03.2009 tarihinde dava dışı ...’a, ..., ..., ... ve ...’nın devraldıkları 113 ada 1 parsel sayılı taşınmazı 13.10.2008 tarihinde davalı Efor Turizm Ltd Şti.’ye devrettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; maddi vakıayı bildirmek taraflara, hukuki nitelendirme yaparak olayı çözümlemek hakime aittir. İddianın içeriğinden ve ileri sürülüş biçiminden davada vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayanıldığı açıktır.
Mirasbırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir. Davacılar dışında başkaca mirasçılar bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması, hata, hile, gabin vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların davada muvafakatlerinin sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (Türk Medeni Kanunu"nun 640. maddesi ) tartışmasızdır.
O halde, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı olarak 3. kişiye pay oranında açılan davanın dinlenme olanağının bulunduğu söylenemez.
Ne var ki, eldeki davada muris muvazaası hukuksal nedenine de dayanılmıştır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Hal böyle olunca, vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiası bakımından davacı tarafından miras payı oranında açılan davanın dinlenemeyeceğinin gözetilmesi, muris muvazaası hukuksal nedeniyle miras payı oranında istekte bulunulabileceğinden bu iddia bakımından inceleme yapılması, toplanan ve toplanacak deliller doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
Davalı ..."nın değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.