Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/2165
Karar No: 2017/141
Karar Tarihi: 25.01.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/2165 Esas 2017/141 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/2165 E.  ,  2017/141 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 4. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.06.2011 gün ve 2009/169 E., 2011/389 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 01.11.2013 gün ve 2011/36726 E., 2013/27856 K. sayılı kararı ile ;
    (...A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ... Kağıtçılık San. Tic. Ltd. Şti"nde 03.05.2001 tarihinden 31.01.2009 tarihine kadar şoför olarak çalıştığını, bu tarihte bütün hakları saklı tutularak aynı adres ve işyerinde aynı işveren tarafından kurulmuş ... Kağıtçılık Karton San. Ve Tic. Ltd.Şti."nde çalışmasına devam ettiğini, son ücretinin aylık net 2.061 TL olduğunu, işyerinde çalışmanın haftanın yedi gününde 08.30-18.30 arasında sürdüğünü, buna rağmen fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, davalı işverenin 19.02.2009 günü müvekkilini, yasak saatte kamyonla yola çıkarttığını, aracın trafikten men edilmesi üzerine çıkan tartışma sonunda müvekkiline hakaretler ve küfürler ettiğini, haksız olarak iş yerinde kovarak iş akdini feshettiğini, durumun jandarma karakoluna bildirilerek şikayetçi olunduğunu, haksız feshe rağmen hiçbir ödeme yapılmadığını iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacağı, yıllık izin ücreti ve fazla mesai ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabının ve Karşı Davanın Özeti:
    Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, işverenle aralarında çıkan ve her işyerinde görülebilecek ve doğal karşılanabilecek bir tartışma sonucunda; izinsiz, bilgi vermeden, yazılı veya sözlü iş akdini feshetmeden yazılı bildirimde bulunmadan işyerini terk ettiğini, davacıya Küçükçekmece 8. Noterliğinin 06.03.2009 tarih 04108 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile işe dönmesi bildirildiği halde işine dönmediğini, şirket yetkilisinin ettiği iddia edilen sözlerin asılsız olduğunu, davacının kıdem tazminatı alabilmek için bahane yaratmaya çalıştığını, davacının gerçek ücretinin 2.061 TL olmadığını, iş akdini kendisi fesheden davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep hakkının doğmadığını, açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı yasal süresi içinde taraflar temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Taraflar arasında iş akdinin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı konusunda uyuşmazlık vardır.
    Davacı vekili, müvekkilinin iş akdinin 19.02.2009 günü kamyonların trafiğe çıkmasının yasak olduğu bir saatte müvekkilinin göreve gönderildiğini, trafik ekiplerince aracın alıkonulduğunu, bu nedenle çıkan bir tartışma sırasında işverenin, müvekkiline hakaret ve küfürler ettiğini, tartışma sonunda da müvekkilinin işyerinden kovulduğunu iddia etmiştir. Davalı vekili ise olay gününde bir tartışma çıktığını, ancak bunun günlük yaşamda her işyerinde yaşanabilecek olağan tartışmalardan olduğunu, iddia edildiği gibi hakaret ve küfür edilmediğini, zaten hazırlık soruşturmasının da takipsizlikle sonuçlandığını, davacının işyerini o gün izinsiz olarak terk ettiğini, Küçükçekmece 8. Noterliğinin 06.03.2009 tarih 04108 yevmiye sayılı ihtarnamesine rağmen iş yerine dönmediğini, iş akdinin davacı tarafından sebepsiz olarak feshedildiğini savunmuştur.
    Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, davacı işçinin jandarmaya yaptığı şikâyet üzerine yürütülen soruşturma sonucunda şikâyetçinin iddiasını ispat edemediğinden bahisle şüpheli davalı şirket yetkilisi hakkında hakaret fiili iddiasından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmektedir. Davacının ve davalının ortak tanıkları tartışmanın nedenini bilmediklerini, söylenenleri duymadıklarını dile getirmişlerdir. Davacı tanığı Bekir’in tartışma hakkındaki anlatımlarının görgüye değil, duyuma dayalı bilgiler olduğu anlaşılmaktadır. Ortak tanık Süleyman; kolluk beyanında, olaya tanık olmadığını beyan etmiş, mahkeme huzurundaki beyanında ise davacının işyerini terk ettiğini beyan etmiştir. Bu tanığın beyanlarının çelişki arz ettiği açıktır. Ortak tanıkların halen davalı iş yerinde çalışıyor olmaları olay hakkındaki anlatımları konusunda kuşku uyandırmaktadır. Olaydan 20 gün sonra davalı tarafından ihtarname çekilerek davacının işe dönmesinin ihtar edilmesi inandırıcılıktan uzaktır. 8 yıla yakın çalışması bulunan davacının tüm işçilik haklarından vazgeçecek biçimde sebepsiz olarak işyerinden ayrılması hayatın olağan akışına aykırıdır. Davacının işverenin trafik cezasına kızıp kendisine hakaret ettiğini iddia etmesi, davacının işveren hakkında hakaret fiilinden şikâyetçi olması, bizzat davalı vekilinin işyerindeki tartışmayı doğrulaması hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının iş akdini haklı nedenle fiilen sonlandırdığı göz önüne alınarak davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile kıdem tazminatı talebinin reddi hatalıdır....)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin, 03.05.2001-31.01.2009 tarihleri arasında davalı ... Kağıtçılık San ve Tic Ltd Şti’nde, 02.02.2009 tarihinden iş sözleşmesinin feshi tarihine kadar ise aynı adreste aynı işveren tarafından kurulmuş olan ... Kağıtçılık ve Karton San. Tic. Ltd. Şti. işyerinde şoför olarak çalıştığını, müvekkilinin 19.02.2009 günü kamyonların trafiğe çıkmasının yasak olduğu bir saatte davalı işveren tarafından görevlendirildiğini ve yasak saatte yolda olması nedeniyle trafik cezası kesildiği gibi ikinci trafik ihlali olduğu için de kamyonun on gün süreyle trafikten men edildiğini, bu olay üzerine sinirlenen işverenin devamlı surette kendisine hakaretlerde bulunduğunu, son olarak 28.02.2009 tarihinde çıkan tartışmada müvekkiline hakaret edip, dövmeye kalktığını ve “bir daha burada çalışmayacaksın” diyerek işyerinden kovduğunu,bu olay üzerine aynı gün müvekkilinin kolluğa giderek işveren hakkında şikayetçi olduğunu, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız ve ihbarsız şekilde feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı işveren vekili, olay tarihinde bir tartışma çıktığını ancak bunun günlük yaşamda her işyerinde yaşanabilecek olağan tartışmalardan olduğunu, iddia edildiği gibi işveren tarafından davacıya hakarette bulunulmadığını, kaldı ki davacı tarafın olaya ilişkin şikayeti hakkında savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiğini, davacının olay günü işyerini izinsiz terk ettiğini, 06.03.2009 tarihli ihtarnameye rağmen işine geri dönmediğini, iş sözleşmesinin davacı tarafından sebepsiz şekilde feshedildiğini bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatı talep edemeyeceği gibi şirket nezdinde herhangi bir alacağının da bulunmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Yerel Mahkemece, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından değil işveren ile yaşanan tartışmadan ötürü davacı işçi tarafından feshedildiği, davacının kendisine hakarette bulunulduğu yönündeki iddiasını ve feshinin haklı nedene dayandığını somut delillerle ispat edemediği gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine, fazla mesai,yıllık izin ve ücret alacağı taleplerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Taraf vekillerinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece, bir önceki kararda dayanılan gerekçeler tekrar edilerek ve dava dilekçesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız bir şekilde sona erdirildiğinin iddia edildiği, iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiğine ilişkin bir iddianın bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, iş sözleşmesinin kimin tarafından feshedildiği ve feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı buradan varılacak sonuca göre de davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    İş sözleşmesi kural olarak, feshi ihbar sonucu veya belirli bir süre için yapılmışsa, bu sürenin dolmasıyla ortadan kalkar. Ancak İş Kanunu ve Borçlar Kanunu işçi ve işverene belirli veya belirsiz süreli bir iş sözleşmesini derhal ortadan kaldırma olanağını da tanımıştır. Bu yüzden işveren, işçiyi hemen işyerinden uzaklaştırabileceği gibi; işçi de derhal işi bırakma yetkisine sahiptir. Buna karşılık, işçinin veya işverenin iş sözleşmesini hemen bozabilmesi için ortada haklı bir nedenin bulunmasına gerek vardır. İşte, bu tür feshe haklı nedenle fesih (derhal fesih veya süresiz fesih) adı verilir (Tunçomağ, Kenan-Centel, Tankut, İş Hukukunun Esasları, İstanbul 2008, 5. Bası, s. 204).
    Haklı nedenle fesih hakkı, dürüstlük kuralları gereği iş ilişkisini sürdürmesi kendisinden beklenemeyecek tarafa belirli veya belirsiz süreli iş sözleşmesini derhal feshetme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran bir haktır. Sürekli borç ilişkileri yaratan iş sözleşmesinde ortaya çıkan bir durum nedeniyle bu ilişkiye devam taraflardan biri için çekilmez hale gelmişse haklı nedenle derhal fesih hakkı ortaya çıkar. Akdi ilişkiye devamın çekilmez (katlanılmaz) hale gelip gelmediğinin ölçüsünü objektif iyi niyet, yani dürüstlük kuralları oluşturur.
    Haklı nedenle fesih hakkı da süreli fesih gibi bozucu yenilik doğuran bir hak olup, bu hakların tüm özelliklerini taşır. Haklı nedenle fesih karşı tarafın kabulüne gerek olmaksızın tek taraflı irade beyanıyla iş akdini derhal sona erdirir (Süzek, Sarper, Ankara, İş Hukuku, 2005 2. Bası, s. 500).
    4857 sayılı İş Kanunu’nun 24 ve 25.maddeleri, iş sözleşmesinin işçi ve işveren tarafından haklı nedenle derhal fesih hallerini düzenlemektedir.
    Bilindiği gibi fesih bildirimi tek taraflı bir irade beyanı olup, bu beyan belirsiz süreli hizmet sözleşmelerinde süre verilerek sözleşmenin sona erdirilmesinde kullanılabileceği gibi belirli ya da belirsiz süreli sözleşmelerin haklı nedene dayanarak, işçi veya işveren tarafından süre verilmeksizin sona erdirilmesinde de kullanılmaktadır. Bu nedenle iş sözleşmelerinde fesih bildirimi, sözleşmeyi belirli bir sürenin geçmesiyle ya da derhal sona erdiren, karşı tarafa yöneltilmesi gerekli tek taraflı bir irade beyanı olup muhataba ulaşması ile sonuç doğurur. İş sözleşmelerinde fesih bildiriminde bulunma hakkı, kural olarak her iki tarafa da tanınmıştır. Hukuki niteliği itibariyle fesih bildirimi yenilik doğuran bir hak olduğundan beyanın karşı tarafa ulaşması ile sonuç doğuracağından karşı tarafın kabulüne gerek yoktur. Bozucu yenilik doğurucu bir hakkın kullanımı olan fesih bildirimi ile, iş sözleşmesi sona ereceğinden, bildirimin belirli ve açık şekilde yapılması gerekmektedir. Bu nedenle fesih bildiriminde bulunan tarafın sözleşmeyi sona erdirme isteğinin bildirimden açıkça anlaşılması gerekmektedir. Bunun için sözleşmeyi sona erdirme iradesi açıkça anlaşılmayan teklif veya soru şeklindeki beyanlar fesih bildirimi sayılamaz (Çelik, Nuri; İş Hukuk Dersleri, Beta, 26. Bası, İstanbul 2013, sahife 205).
    Hukuk sistemimizde feshin işçi veya işveren tarafından yapılmasına bağlanan hukuki sonuçlar farklı olduğundan, fesih bildiriminin kimin tarafından gerçekleştirildiğinin belirlenmesi önem taşımaktadır. Yine iş sözleşmesinin, her iki tarafça feshedilmiş olması halinde de ilk önce kimin tarafından feshedildiğinin ortaya konulması gerekmektedir. Öncelikle iş sözleşmesinin kimin tarafından feshedildiği belirlendikten sonra sözleşmeyi sona erdiren bozucu yenilik doğuran hak bu kişi tarafından kullanılmış sayılacağından, feshe bağlanan hukuki sonuçlar kullanan kişiye göre belirlenecektir.
    Öte yandan fesih bildiriminin yazılı olarak yapılması, 4857 sayılı İş Kanununun 109. maddesinin bir sonucu olsa da, yazılı şekil şartı, 4857 sayılı Kanun’un 18. maddesinde düzenlenen geçerli fesih halleri hariç olmak üzere geçerlilik koşulu olmayıp bir ispat şartıdır. Fesih bildiriminde “fesih” sözcüğünün bulunması gerekmez. Fesih iradesini ortaya koyan ifadelerle eylemli olarak işe devam etmeme hali birleşirse bunun fesih anlamına geldiği kabul edilmelidir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı 19.02.2009 tarihli trafik cezasına kızan işverenin devamlı surette kendisine hakarette bulunduğunu son olarak da 28.02.2009 tarihinde aynı sebeple kendisine hakaret ederek işyerinden kovduğunu iddia etmiş olup, iddiaya konu 19.02.2009 tarihli trafik para cezası tutanağının dosya kapsamında bulunduğu, bunun yanı sıra davacının 28.02.2009 tarihinde hakaret iddiası ile şüpheli şirket yetkilisi hakkında kolluk birimlerine şikayette bulunduğu, şikayet üzerine Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca suçun işlendiğine dair kamu davası açılmasını gerektirecek yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle atılı suçlardan şirket yetkilisi hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, yargılama sırasında dinlenen davacı tanığının feshe ilişkin görgüye dayalı bir bilgisi olmayıp, halen davalı işyerinde çalışmakta olan ortak tanıklar .... ve.....nın ise kolluk ifadelerinde olaya ilişkin herhangi bir bilgi ve görgülerinin olmadığını ifade etmekle birlikte mahkeme huzurundaki beyanlarında ise davacının işyerini terk ettiğini bildirdikleri görülmüştür.
    O halde, ortak tanıkların çelişki içeren beyanları, sekiz yıla yakın çalışması bulunan davacının işçilik haklarından vazgeçecek şekilde sebepsiz olarak işten ayrılmasının hayatın olağan akışına uygun olmaması, olay günü işyerinde yaşanan tartışmanın bizzat davalı vekili tarafından da doğrulanması, aynı gün davacı tarafından hakaret iddiası ile kolluk birimlerine başvurulması ve tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları ile dosyadaki bilgi ve kanıtlar dikkate alındığında, davacı işçinin yaşanan tartışma sonucunda işyerinden ayrılmak suretiyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğinin kabulü ile talep konusu kıdem tazminatının hüküm altına alınması gerekirken, reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz ilam harcının yatırana geri verilmesine , karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.01.2017 gününde oybirliği karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi