12. Hukuk Dairesi 2018/7437 E. , 2019/7496 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklının icra mahkemesine başvurusunda; takip tarihinde kesinleşmemiş ilama bağlı alacaklarına ilamın kesinleştiği tarih olan 09/09/2014 tarihine kadar yasal faiz, ilamın kesinleştiği tarihten itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz uygulanmak suretiyle borçludan tahsilini icra müdürlüğünden talep ettiklerini, icra müdürlüğünce taleplerinin reddedildiğini ileri sürerek icra müdürlüğü işleminin kaldırılmasını talep ettiği mahkemece şikayetin kabulüne karar verildiği, iş bu kararın borçlu tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
Kamulaştırmasız el atma davaları uygulamada sıklıkla karşılaşılan davalardan olmakla birlikte, yasa ile düzenlenmiş değildir. Bu konuya ilişkin tek yasal düzenleme olan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun 38. maddesi de 10.04.2003 tarih ve 2002/112 Esas 2003/33 Karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmiştir. Uygulamada kamulaştırmasız elatma davaları; İBK., HGK. ve Hukuk Dairelerinin içtihatlarıyla yön bulmaktadır. Konunun Dairemizi ilgilendiren yönü ise, bu nevi davalarda hükmedilen tazminatların zamanında ödenmemesi halinde uygulanacak faizin ne tür ve oranda olması gerektiği noktasındadır. Zira Kamulaştırma Yasası gecikme faizini öngörmemektedir. Bu cümleden olmak üzere, HGK. kararları ve Dairemizin istikrar bulmuş içtihatlarında; "Kamulaştırma bedelinin arttırılması ilamlarında uygulanan T.C. Anayasası"nın 4709 sayılı Yasa"nın 18. maddesi ile değişik 46/son maddesinde yer alan kamulaştırma bedelleri ile mahkemece kesin hükme bağlanan arttırma bedellerine, son fıkraya göre kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanacağı" hükmünden farklı olarak, kamulaştırmasız el atmanın hukuksal niteliği itibariyle bir haksız eylem olduğu, haksız eylemden doğan borçların, tazmini nitelikte olmaları nedeniyle uygulanacak faizin 3095 sayılı Yasa"da belirlenen yasal faiz olduğu belirtilerek, uygulama bugüne kadar yasal faizin uygulanması şeklinde sürdürülmüştür.
Ancak, Anayasa"nın 35. maddesi ile koruma altına alınmış olan mülkiyet hakkının, hak sahibinin rızasına bakılmaksızın kamulaştırmasız el atma nedeniyle ihlali halinde, toplumun genel menfaatleri ile bireyin temel haklarının korunması arasında adil bir denge gözetilmesi gerektiği düşüncesinden hareketle, mülkün gerçek değeriyle orantılı makul bir tazminat ödenmediği sürece, bir mülkten mahrum bırakılmanın genelde aşırı bir ihlal teşkil edeceği, yasal faiz oranında gecikme faizi ödenmesinin yeterli olmadığı görüşü gerek öğretide gerekse uygulamada ağırlık kazanmaya başlamıştır. Bu bağlamda mülkiyete saygı hakkının ihlalinin, mahkemelerin, kamulaştırmasız el atmaya maruz kalan kişiler lehine hükmettikleri tazminat tutarının tayininde, yargılama süresi ile enflasyon arasındaki etkileşim sonucu ortaya çıkan değer kaybını dikkate almalarına imkan sağlayan yasal bir düzenlemenin olmayışından da kaynaklandığı, bu nedenle adil tatmin taleplerinin karşılanması gerektiği hususu benimsenmeye başlanmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında idare, kendisine Anayasa tarafından tanınan olanak ve yetkileri yasaya uygun bir biçimde kullanmaksızın taşınmaza el atarak kamulaştırma ilkelerine aykırı davranamaz. Anayasa"nın 46. maddesinde öngörülen kamulaştırma, Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkına getirilmiş anayasal bir sınırlama olmakla, içtihat değişikliğine gidilerek, özü ve vardığı hukuki sonuç itibariyle aynı nitelikler taşıyan kamulaştırmasız el atmaya ilişkin ilamlarda hüküm altına alınan tazminatlara da Anayasa"nın 46/son maddesinde düzenlenmiş olan kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 100 maddesinde kısmi ödemelerin öncelikle faizden ve masraftan mahsup edileceği hükmüne yer verilmiştir. Başka bir anlatımla kısmi ödemeler öncelikle fer"i alacaklardan mahsup edilebilir.
Öte yandan İİK"nun 17. maddesinde; şikayetin icra mahkemesince kabulü halinde şikayet olunan muamelenin bozulacağı yahut düzeltileceği belirtilmiştir.
Somut olayda İcra takibinin dayanağı, Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.06.2013 tarih, 2012/485 Esas ve 2013/309 Karar sayılı kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat alacağına ilişkin ilamdır.
O halde mahkemece, yukarıda belirtilen kurallar ışığında; icra müdürlüğünce dava tarihi olan 25.09.2012 tarihinden ilamın kesinleşme tarihine kadar yasal faiz, kesinleşmeden itibaren muhtıra talep tarihi olan 04.05.2016 tarihine kadar Anayasanın 46/son maddesinde belirtilen faiz uygulanacak şekilde ve yine 11.04.2016 tarihinde dosya borcuna ilişkin kısmi ödeme yapıldığı dikkate alınarak TBK"nun 100. maddesi göz önünde bulundurulmak suretiyle yapılan ödemenin öncelikle faiz ve masraflardan düşülerek bakiye dosya borcunun yeniden hesaplanmasına dair işlem tesisine karar verilmesi gerekirken yazılı şeklinde hüküm tesisi isabetsiz olup mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 03/06/2016 tarih ve 2016/338 E.-2016/352 K. sayılı kararının hüküm bölümünün 1. bendinin tamamen karar metninden çıkartılmasına, yerine “Şikayetin KABULÜNE, İstanbul Anadolu 13.İcra Müdürlüğünün 2014/18688 Esas sayılı takip dosyasından verilen 27.05.2016 tarihli icra müdürlüğü kararının iptaline, icra müdürlüğünce alacağa kesinleşme tarihine kadar yasal faiz, kesinleşme tarihi ile muhtıra talep tarihi olan 04.05.2016 tarihine kadar Anayasanın 46/son maddesinde belirtilen faiz uygulanacak şekilde ve yine 11.04.2016 tarihinde dosya borcuna ilişkin ödemenin yapıldığı dikkate alınarak TBK"nun 100. maddesi göz önünde bulundurulup, yapılan ödemenin öncelikle faiz ve masraflardan düşülmek suretiyle bakiye dosya borcunun yeniden hesaplanmasına” sözcüklerinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle İİK"nin 366. ve HUMK’nin 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), mahkeme kararı düzeltilerek onandığından harç alınmasına yer olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.