14. Hukuk Dairesi 2013/4114 E. , 2013/7151 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.09.2006 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, suya vaki elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Davacı, 30 sene önce kendisi ve babası tarafından kazı yapılmak suretiyle çıkartılan ve bahçesinde kullandığı kaynak suyuna, davalı tarafından çok yakın mesafede kazı yapılmak suretiyle müdahalede bulunduğunu ileri sürerek davalının suya elatmasının önlenmesini ve davalının açtığı kuyunun kapatılmasını istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen hüküm davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 11.10.2011 günlü 2011/6571 Esas, 2011/15230 Karar sayılı ilamı ile özetle “...mahkemece kurulan hükümde, sadece “davacının davasının kabulüne” denilmekle yetinilmiş, taraflara yüklenen hak ve vazifeler açıklanmamıştır. Bu haliyle, hükmün infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Öte yandan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; “sonuç olarak düşüncemiz, 1 no"lu kaynaktaki kesilen suyun, 2, 3 ve 4 no"lu kaynaklardaki suyun çıkışı kapatıldığında; akış haline geçip geçmeyeceği konusu muamma olduğundan dolayı, aşağıdaki havuzda biriken suyun ortak kullanıma açılması bir çözüm yolu olarak görülmektedir.” denilerek, su rejimi kurulması önerilmiştir. Mahkemece, önerilen biçimde bir su rejimi ve düzeneği oluşturulmasının gerekip gerekmediği hususunun değerlendirilip, tartışılmamış olması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir...” denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, davalıya ait 216 ada 1 parsel içinde bulunan bilirkişi raporunda 2, 3 ve 4 numaralar ile gösterilen kuyuların davacıya ait dere yatağında bulunan 1 numara ile gösterilen kuyuya müdahalesinin menine, davalıya ait 2, 3 ve 4 numaralar ile gösterilen kuyuların kapatılmasına karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda, dosya içerisinde bulunan 29.09.2010 tarihli bilirkişi raporunda; davalı olan 2, 3 ve 4 numaralı kaynaklar ve davacının 1 numaralı kaynağı eğim olarak altlı üstlü bulunduklarından ve aralarındaki mesafenin yakın olmasından dolayı aynı çatlak ve boşluklardan gelen kaynak sularından beslenmekte oldukları davalıya ait 2, 3 ve 4 numaralı kaynaklardan çekilecek suların 1 numaralı kaynaktaki suyun kesilmesine sebep olmasının muhtemel bulunduğu ayrıca 2, 3 ve 4 numaralı kaynaklardaki suyun çıkışı kapatıldığında 1 numaralı kaynakta kesilen suyun akış haline geçip geçmeyeceği konusu belirsiz olduğundan davalıya ait aşağıdaki havuzda biriken suyun ortak kullanıma açılmasının bir çözüm yolu olduğu belirtilerek su rejiminin kurulması durumunda taraflar arasındaki ihtilafın ortadan kalkacağı ifade edilmiştir.
Mahkemece, davalının iyiniyetli olmadığı kabul edilerek su rejimi kurulmadan davalıya ait 2, 3 ve 4 numaralı kuyuların kapatılmasına karar verilmiştir. Davalıya ait kuyuların kapatılması durumunda mevcut suyun davacıya ait 1 numaralı kuyuya dönmeme durumu olduğu bilirkişi raporunda belirtildiğinden mahkemece davalıya ait kuyuların kapatılması yerine davalıya ait aşağıdaki havuzda biriken suyun kullanımına ilişkin davacının öncelik hakkı ve tarafların ihtiyaçları dikkate alınarak bir su rejimi kurulması gerekir. Yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.