Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2345
Karar No: 2022/3539
Karar Tarihi: 13.04.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2345 Esas 2022/3539 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/2345 E.  ,  2022/3539 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
    MAHKEMESİ : ... 1. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:



    Y A R G I T A Y K A R A R I


    Davacı, davalı adına kayıtlı 16 KED 29 plakalı 2010 model Audi A6 2.0TDI marka aracı davalıdan Bursa 17. Noterliğinde düzenlenen 26.01.2012 tarih ve 02545 yevmiyeli araç satış sözleşmesi ile satın aldığını, 26.01.2012 tarihinden Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 22.11.2017 tarih ve 2017/9495 değişik iş sayılı “Fiili El Koyma” kararına kadar kullandığını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunun 2017/56611 sayılı soruşturma dosyası incelendiğinde aracın 0 (sıfır) araç olarak ithal edilmesi gerekirken Almanya’da trafiğe tescil edilmiş bir araç olduğu, bunun savcılık incelemesi ile tespit edildiği ve bu nedenle ‘kaçak araç’ durumunda olması nedeniyle el konulduğunu öğrendiğini belirterek, aracın hukuki ayıplı olması nedeniyle Bursa 17. Noterliği 26.01.2012 tarih ve 02545 yevmiye numaralı satış sözleşmesinin iptali ile aracın rayiç bedeli olan 122.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı tutulmasına, alacağa aracın zapt tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, davanın reddini dilemiştir.
    İlk derece mahkemesince; davanın kabulü ile; 122.000,00-TL'nin 22/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; karar, davacı ... davalı tarafından istinaf edilmiştir.
    Bölge adliye mahkemesince; davaya konu aracın Bursa 17.Noterliğinin 26/01/2012 tarih 02545 yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile satış bedeli belirtilmeden davalı tarafından davacıya devredildiği, Bursa 17.Noterliğinin 30/01/2012 tarih 02762 yevmiye numaralı "satış beyan bedeli düzeltme beyannamesi" ile taraflarca aracın satış bedeli KDV dahil 97.500,00TL olarak düzeltildiği, davacı tarafça aracın satış bedelinin 122.000,00.-TL olduğu iddia edilmiş ise de, taraflarca birlikte notere başvurularak aracın satış bedelinin 97.500,00.-TL olarak beyan edildiği, davacı tarafın aracın 122.000,00.-TL'ye alındığına ilişkin iddiasını ispat edemediği gibi aracın rayiç bedelini de talep edemeyeceği, mahkemece verilen kararın gerekçesinde aracın sözleşmedeki satış bedeline hükmedildiğinin belirtilmesine rağmen 122.000,00.-TL'nin tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ... 1.Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi'nin 11/04/2019 tarih, 2017/411-2019/92 sayılı kararının HMK'nun 353/1-b-2 maddesi gereğince düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın kısmen kabulüne 97.500,00.-TL'nin 22/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Dava, satın alınan aracın kaçak olduğu iddiasıyla el konulması üzerine, satıma konu malda ortaya çıkan hukuki ayıp nedeniyle sözleşmenin feshi ile davacının ödediği satış bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
    6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 207. maddesine göre; satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Taşınır sözleşmesinde satıcının taşınırı teslim etmek ve mülkiyeti alıcının üzerine geçirmek gibi asıl borcu yanında satılan malı saklama ve gerektiğinde taşıma masraflarını ödeme borcu gibi tali nitelikte borçları da bulunmaktadır.
    Satıcının diğer bir borcu ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 214 ilâ 218. maddelerinde düzenlenen zabta karşı teminat borcudur. Satım sözleşmesinde satıcının zapta karşı tekeffül borcunu düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 214. maddesinde, satıcının, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satım akdi zamanında var olan bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zapt edilmesinden, alıcıya karşı sorumlu olduğu açıklandıktan sonra, devamındaki maddelerde de, bu yükümlülüğün koşulları ve zararın kapsamı konusunda açıklamalar getirilmiştir. T.B.K.nun 217. Maddesinde, satılanın tamamen zaptı halinde, satış sözleşmesinin kendiliğinden sona ereceği ve alıcının, satıcıdan aynı maddenin 1, 2, 3 ve 4. bentlerinde yazılı zararları isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Bu hükümlere göre, satılanın tamamen zaptı halinde alıcı, satılandan elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği semereler düşülmek suretiyle, ödemiş olduğu satış bedelinin faizi ile birlikte iadesini isteyebilir. Satım bozulduğuna göre, satıcının mal varlığında satım bedeli nedensiz kalır. Bu itibarla satış bedelinin alıcıya her halde geri verilmesi gerekecektir. Alıcının, satıcıdan isteyebileceği zarar ise, "menfi zarardır.
    Hemen belirtilmelidir ki; alıcının, satılanın tamamen zaptı halinde satıcıya karşı ileri sürebileceği bu istemlerin kabul edilebilmesi için, satıcının kusurlu olup olmaması, sonuca etkili değildir. Zira satıcının bu konudaki sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur. Bununla beraber satıcı, menfi zarar dışında, hiç bir kusurun kendisine yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alıcının, satılanın zaptı yüzünden uğradığı diğer her türlü zararlarını da ödemekle yükümlüdür. (T.B.K. Madde 217/son fıkra).
    Anılan Kanunun “Ayıptan Sorumluluk”a ilişkin 219.maddesinde: “ Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur .”hükmü yer almaktadır.
    Ayıba karşı tekeffül borcu, satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısıdır. Satıcı, malın değerini veya yararını azaltan eksikliklerin bulunmadığını ayrıca garanti etmese bile; bu borç kanunen mevcuttur. Satıcı satış sözleşmesine konu taşınır malın niteliği ve kullanım amacı bakımından malın değerini ve kullanım amacını azaltan veya ortadan kaldıran mülkiyet hakkının sonucu olan tasarrufi işlemler yapmasını engelleyen bir eksikliğin bulunmamasını sağlama borcu altındadır. Satıcının bu borcunun söz konusu olabilmesi için satılanda bu çeşit eksikliklerin var olduğunu bilmesi gerekmediği gibi satılandaki bulunması gereken vasıfları ayrıca zikir ve vaad etmesine de gerek yoktur.
    Ayıp sözüyle, bir şeyde bulunmaması gereken objektif bozukluklar ve eksiklikler kast olunmaktadır. Ayıp maddi şekilde olabileceği gibi hukuki veya ekonomik bir ayıp şeklinde de ortaya çıkabilecektir. Bir eşyanın aynı cinsten normal parçalarla karşılaştırıldığında kendi değerini veya elverişliliğini kaldıran ya da azaltan her türlü kötü nitelik maddi ayıptır. Satım sözleşmesinin yerine getirilmesi için geçirilen hakkın, objektif bir hukuk kuralından ötürü sakatlanmış bulunması, satılanın objektif bir hukuk kuralı nedeniyle öngörülen amaca hizmet edememesi ise “hukuki ayıp” olarak nitelendirilmektedir. Satılanın değerine ve ondan beklenen yarara etki eden ve objektif hukukun koyduğu bir takım sınırlama ve yasaklardan doğan eksiklikler “hukuki ayıp” olarak ifade edilebilir. Hukuki ayıpların tayin ve tespiti maddi ayıplarda olduğu gibi kolay değildir.
    Özellikle “zapt” ile “hukuki ayıp teşkil eden noksanlıklar”ın birbirinden ayrılması güçlük arz eder. Bunun başlıca nedeni taahhüt edilen hak ile ilgili olmasıdır. Hukuki ayıp, satılanın mutlaka alıcının elinden alınması sonucunu doğurmaz. Bu hal satıcının zabta karşı tekeffül sorumluluğuna değil, ayıba karşı tekeffül sorumluluğuna yol açar. Kamu hukukuna dayanan bir sınırlamanın varlığı; örneğin, ithal edilen bir aracın ithalatında problem olması hukuki ayıp olarak kabul edilebilir. Ancak bu ayıbın sözleşmede yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda var olması, mevcut ayıbın gizli olması ve o malın değerini veya kullanım amacını ciddi surette azaltması veya kaldırması gereklidir. Satıcının bu yükümlülüğünün ortaya çıkması için alıcının satılanı muayene etmesi ve iddia olunan ayıpları satıcıya ihbar etmesi gereklidir. Bunun aksine davranan alıcının ayıba karşı tekellüf hükümlerinden faydalanma olanağı yoktur.
    Ayıba karşı tekeffül borcuna ait 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 219 ila 226. maddeleri arasında belirtilen koşullarının gerçekleşmesiyle, alıcı aynı Kanunun 227 ve devamı maddeleri kapsamında kendisine tanınan seçimlik haklarını satıcıya karşı kullanabilecektir.
    Alıcı, satılan malın ayıbının bulunması halinde TBK’nun 227. maddesine göre satılanı redde hazır olduğunu beyanla sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme hakları mevcuttur. Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Satım sözleşmesinden dönme beyanı, bozucu yenilik doğuran bir hak niteliğinde olup, bir irade açıklaması olarak, satıcıya vardığı anda hükümlerini doğurur ve sözleşmeyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırır. Dönme üzerine sözleşmenin geçmişe etkili olarak ortadan kalkmasının doğal bir sonucu olarak, tarafların edimlerinin karşılıklı olarak aynı anda ifası gerekir. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 229. maddesi 1. bendi gereği, satış sözleşmesinden dönen alıcı, satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlüdür.
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde: davacının 26/01/2012 tarihinde davalıdan noter satış sözleşmesi ile satın aldığı aracın, ülkemize ithal edilirken yeni ve kullanılmamış olarak beyan edilmesine rağmen eski olarak Türkiye'ye ithal edilmesi nedeniyle 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 9/1 maddesi yollaması ile CMK'nun 127/1 maddesine göre fiilen el konulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Bölge Adliye Mahkemesince, aracın satış sözleşmesinde yazılı satış bedeli üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki aracın, satış tarihinden (26/01/2012) zapt edildiği tarihe (22/11/2017 ) kadar, davacının zilyetliğinde kalmış olması nedeniyle, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 229. maddesi 1. bendi gereğince, "alıcının elde ettiği yararlanmanın"da satış bedelinden tenzil edilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilmiştir. Oysaki, satılanın zaptı ile birlikte, alıcının satılandan elde ettiği faydaların da, sebepsiz zenginleşme kurallarına göre hükmedilen alacaktan mahsubu gereklidir. O halde mahkemece, Yargıtay, taraf ve mahkeme denetimine uygun bilirkişiden yeni bir rapor alınarak satım konusu aracın, davacının elinde kaldığı süre içinde, araçtan elde edilen yararlanma miktarı belirlenip, belirlenecek bu miktarın, Trafik Sigortaları Bilgi ve Gözetim Merkezi kayıtlarının incelenmesi neticesinde davacının 12/04/2013 tarihinde kaza yaptığı anlaşıldığından, yapılan kazanın araçta değer kaybına sebep olup olmadığı üzerinde de durularak davacı alacağından mahsubundan sonra kalan bakiye miktarın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 229. maddesi gözardı edilerek, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, HMK'nın 371. maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesi kararının ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 13/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi