Esas No: 2022/2140
Karar No: 2022/3576
Karar Tarihi: 13.04.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2140 Esas 2022/3576 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, sulama alanının dışında olan arazisindeki elektrik kullanım bedeli için davalıdan tahakkuk ettirilen faturanın haksız olduğunu ileri sürerek, kaçak kullanım bedeli olarak tahakkuk ettirilen 62.039,90 TL nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 3.804,49 TL borçlu olmadığının, 58.325,41 TL borçlu olduğunun tespitine dair karar verilmiş; ancak bu karar, Dairece verilen bir önceki bozma kararına uygun olarak yapılmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. Kararda, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğinden bahsedilerek, hâkimin kararda tarafların iddia ve savunmalarını, delilleri ve sabit görülen vakıaları göstermesi gerektiği belirtilmektedir. Kanun maddeleri olarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesi örnek olarak verilmektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tarımsal sulama abonesi olduğu davalının 26/03/2012 tarihinde sayacını kontrol ederek 85.279,30 TL fatura tahakkuk ettirdiğini, bu faturanın haksız olduğunu, arazinin ... sulama alanı içerisinde olduğunu, tüketim bedeli olarak tahakkuk ettirilmesi gereken faturanın 60 TL civarında olması gerektiğini, 1999 yılında Harran Barajından suyunun gelmesi nedeniyle elektriğin sadece ev ihtiyacı için kullanıldığını ileri sürerek, kaçak ... kullanım bedeli olarak tahakkuk ettirilen 62.039,90 TL nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 62.039,90 TL borçlu olmadığının, 6.188,13 TL borçlu olduğunun tespitine yönelik olarak verilen karar, davalının temyizi üzerine, Dairece verilen 22/01/2015 tarihli ve 2014/9291 E. 2015/1276 K. sayılı kararla; hükme esas alınan bilirkişi raporunun yönetmelik ve 622 sayılı kurul kararında açıklanan yöntemle hesaplanmadığı ve davalının itirazlarının değerlendirilmediği gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyan mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 23.469,90 TL borçlu olmadığının, 38.570 TL borçlu olduğunun tespitine dair verilen karar, davalının temyizi üzerine, bu defa Dairece verilen 30/11/2017 tarihli ve 2017/12126 E. 2017/16829 K. sayılı kararla; kaçak ek tahakkuk hesaplanmasında kullanılan ... birim fiyatları tespitinde 6446 sayılı ... Piyasası Kanunu'nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin değerlendirilip kaçak tahakkukun hesabında aktif enerji bedeli, kaçak ek tahakkukun hesabında ise tüketimin yapıldığı kabul edilen dönemlerdeki aktif enerji bedeline dağıtım bedeli, iletim bedeli, ..., sayaç okuma, kayıp-kaçak vs bedellerinin ilavesiyle ortaya çıkan birim fiyat üzerinden miktarlarının hesaplanması gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyan mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 3.804,49 TL borçlu olmadığının, 58.325,41 TL borçlu olduğunun tespitine dair verilen karar, davacının temyizi üzerine, Dairece verilen 24/02/2020 tarihli ve 2019/5526 E. 2020/1573 K. sayılı kararla; bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın bozma kararı doğrultusunda yapılmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacının davalı tarafından tahakkuk ettirilen fatura nedeni ile 52.143,76 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince; hâkimin, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut olayda; hükmün gerekçe bölümünde, "...dosya dava konusu yerin değirmen olduğu dikkate alınarak 1 makine mühendisi 2 ... bilirkişisinden oluşan EPDK kurul kararlarında uzman üçlü bilirkişi heyetinden rapor alınmış, raporda (...) kayıp/kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedelleri hariç tutulmak suretiyle ... üzerinden günlük 8 saat tüketim olmak üzere 90 gün üzerinden yapılan hesaplamada davacının davalı kuruma toplam 9.896,14 TL borçlu olduğu, tespit edilmiş ve bu hesaplama mahkememizce esas alınarak..." ifadesine yer verildikten sonra "...davacının davalıya 23.469,90 TL borçlu olmadığı, 52.143,76 TL borçlu olmadığı tespit edilmiş olup" ifadesine yer verilmek suretiyle gerekçe içerisinde çelişki yaratılmış olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 23.469,90 TL borçlu olmadığının tespitine dair verilen ikinci karar, yalnız davalı tarafından temyiz edilmiş olup, Dairece verilen 30/11/2017 tarihli ve 2017/12126 E. 2017/16829 K. sayılı bozma kararına uyan mahkemece; davalı tarafın önceki bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm verilerek, aleyhe hüküm verme yasağının ihlal edilmiş olması da doğru değildir.
2) Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.