21. Hukuk Dairesi 2014/15690 E. , 2014/19630 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bakırköy 10. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/05/2013
NUMARASI : 2009/440-2013/432
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 05/05/2000-25/04/2006 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili ile K. B. ve Y.B. tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Erdal İspenoğlu tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 05/05/2000-25/04/2006 tarihleri arası eksik bildirilen sürelerin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kısmen kabulü ile davacının 20/06/2000-14/09/2003 ve 01/10/2003-20/07/2005 tarihleri arası davalı nezdinde çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddeleri gereği bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır.Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurumca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de, çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına 20/07/2005-01/02/2006 tarihleri arası davalı işveren tarafından bildirim yapıldığı, davalılara ait işyerinin Ocak/2003 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, vergi kaydının 20/06/2000 tarihinde başladığı, 2003-2006 arası dönem bordrolarının getirtildiği, bordro tanıkları ile davacı tanıklarının davacının kesintisiz çalıştığı yönünde beyanda bulundukları anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece verilen karar 2003" ten sonraki dönem yönünden yerindedir. Çünkü işyeri Ocak/2003 tarihinde kapsama alınmış olup, bu dönem yönünden bordro tanıkları fiili çalışmayı doğrulamaktadır. Ancak 2003 öncesi dönem yönünden ise araştırma yetersizdir. Bu dönemde bordro tanıkları bulunmadığına göre komşu işyeri sahipleri veya çalışanlarının tespit edilip davacının çalışması konusunda bilgilerine başvurulması gerekmektedir.
Yapılacak iş; 2003 öncesi dönem yönünden işyeri 506 sayılı Yasa kapsamında olmayıp, dolayısıyla bordro tanığı bulunmadığına göre, Kurum, vergi idaresi, belediye ve emniyet müdürlüğü gibi kamu kurumları aracılığıyla tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının beyanlarına başvurmak, ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan K.B. ve Y. B.a iadesine, 13/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.