Hukuk Genel Kurulu 2015/252 E. , 2017/131 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Uşak 1. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 29.03.2013 gün ve 2012/775 E., 2013/441 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 03.06.2014 gün ve 2013/13241 E., 2014/15665 K. sayılı kararı ile;
(…Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini belirterek davalıdan kıdem-ihbar tazminatı ile sair işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının hafta tatili alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının ayda bir pazar günü çalıştığı anlaşılmakla, bu kabule göre davacının hafta tatili alacağı hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece, davacının her hafta sonu çalıştığının kabulü ile hesaplama yapılan bilirkişi raporu doğrultusunda hafta tatili alacağının hüküm altına alınması isabetli görülmemiştir …)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava işçilik alacaklarının (kıdem tazminatı, ücret, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fark alacaklarının) tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin davalı işyerinde 23.07.2008 tarihinden bu yana çalışmakta iken Toplu İş Sözleşmesinden (TİS) kaynaklanan ücret, ikramiye, yakacak ve sair sosyal yardımların, hafta tatili ile fazla çalışma ücretleri ile genel tatil ücretlerinin ödenmemesi ve buna ek olarak son zamanlarda müvekkiline işyerinde tacizde bulunulması sebebi ile müvekkili tarafından iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL kıdem tazminatı, 500,00 TL ödenmeyen ücreti, 100,00 TL fazla çalışma ücreti, 10,00 TL genel tatil ücreti, 100,00 TL hafta tatili ücreti, 200,00 TL yıllık izin ücreti, 100,00 TL TİS’ten kaynaklanan fark alacaklarının mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davacının alacakların ödenmediğine ve taciz edildiğine dair iddiaları kabul etmediklerini, 01.11.2012 tarihinde ve devam eden günlerde davacının mazeretsiz olarak işe gelmemesi üzerine 03.11.2012 tarihinde iş sözleşmesinin haklı nedenle fesholunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının iş sözleşmesinin 03.11.2012 tarihinde davalı işveren tarafından feshedildiği ve feshin haklı sebeple yapıldığı hususunun davalı işveren tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 5.346,74 TL brüt kıdem tazminatının sözleşmenin fesih tarihi olan 03.11.2012 tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile 1.139,82 TL brüt ücret alacağı, 7.437,33 TL brüt hafta tatili, 7.339,37 TL brüt fazla çalışma ücreti, 747,43 TL brüt genel tatil , 4.830,36 TL TİS’ten kaynaklanan fark alacaklarının dava tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile bozulmuştur.
Yerel mahkemece gerekçe genişletilmek suretiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık somut olay bakımından davacının hafta tatili alacağına ayda bir hafta tatili için mi yoksa her hafta tatili için mi hak kazandığı noktasında toplanmaktadır.
Anayasanın “Çalışma şartları ve dinlenme hakkı” başlıklı 50. maddesinin 3. fıkrasında dinlenmenin çalışanların hakkı olduğu, 4. fıkrasında ise ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartlarının kanunla düzenleneceği belirtilmiştir.
Anayasanın bu düzenlemesi dayanak alınarak hafta tatili, hem 4857 sayılı İş Kanununda hem de 394 sayılı Hafta Tatili Hakkında Kanunu ile diğer kanunlarda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Hafta Tatili Kanunu uyarınca çalışanın haftada altı günden fazla çalıştırmasının yasak olduğu (md.2), hafta tatili günü olarak Pazar günü kabul edildiği (Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun md.3), buna karşılık toplumun zorunlu ihtiyaçlarının görüldüğü kamu hizmeti verilen işyerlerinde haftanın her günü çalışılması gerektiği (md.4) ancak haftanın her günü çalışılan bu işyerlerinde münavebeli olarak haftanın bir günü hafta tatili verileceği (md.4,5) belirtilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 46 ncı maddesinde ise, işçinin tatil gününden önce aynı Kanunun 63 üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da hüküm altına alınmıştır ( İş K. m. 46/II)
Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir. Bunun altında bir süre ile haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmidört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.
Hafta tatili gününün Pazar günü olduğuna dair genel kural mutlak nitelikte olmayıp, hafta tatili izninin Pazar günü dışında da kullandırılması mümkündür.
Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan çalışılan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dâhilindedir. Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.
Bu kapsamda davacı işçi tarafından tanık deliline dayanılması halinde gerek mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 254 üncü maddesi gerekse 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 255 inci maddesi uyarınca, aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarının asıl olduğu ilkesi gözetilerek değerlendirme yapılmalıdır.
Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz ise de işveren aleyhine dava açan yada birbirlerine tanıklık eden kişilerin beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması ile bu tanıkların beyanlarının diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek, sonuca gidilmesi gerekir.
Açıklanan deliller ışığında somut olay incelendiğinde; dosya içinde davalı işyerinde hafta tatilinin hangi gün olduğu ve hafta tatili gününde çalışma yapılıp yapılmadığı konusunda tanık anlatımları dışında yazılı bir delil bulunmamaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda hafta tatili ücreti hesaplanırken, davacı tanık anlatımları delil olarak değerlendirilmiş ve mahkemece bu rapor doğrultusunda davacının ayda dört hafta tatilinde çalıştığı kabul edilmek suretiyle hafta tatili ücreti hüküm altına alınmış ise de yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olduğu söylenemez. Zira davacının kaç hafta tatili çalıştığı konusunda davacı ve davalı tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu gibi davacı tanıklarının beyanları arasında da çelişki bulunmaktadır. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarından ... davacının genellikle her pazar çalıştığına, tanık ... davacının her pazar çalıştığına, tanık Hüseyin Keskin ise davacının işin durumuna göre 2 ila 4 pazar çalıştığına dair beyanda bulunmuşlardır. Buna karşılık davalı tanıklarından Zahide Közkaya davacının pazar günleri nadiren çalıştığını, tanık Filiz Aydın ise gerektiği zamanlar pazar günleri çalıştığını belirtmişlerdir. Tanık beyanlarından davacının zaman zaman haftada yedi gün çalıştığı dönemler olduğu anlaşılmış ise de ne sıklıkla haftada yedi gün çalıştığı anlaşılamamaktadır. Bu nedenle tanık beyanları hafta tatili alacağının varlığını ve miktarını belirlemeye elverişli değildir. Gelinen noktada yan deliller ile desteklenmeyen ve aralarında çelişki bulunan tanık beyanları esas alınarak davacının ayda dört hafta tatili çalıştığı kabul edilmek suretiyle hazırlanan bilirkişi raporu uyarınca karar verilmesi doğru değildir.
O halde Yerel Mahkemece hafta tatili çalışması bakımından tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderilmesi için davacı ile aynı işi yapan işçi bulunup bulunmadığı, davacının vardiyalı sistemine tabi çalışıp çalışmadığı, davacının hafta tatilinde çalışıp çalışmadığı, çalışmış ise ayda kaç hafta tatili çalıştığının tanıklardan ayrıntılı şekilde sorularak davacının ayda kaç hafta tatili çalıştığı tam olarak belirlenmesi gereklidir.
Direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 25.01.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.