14. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/5328 Karar No: 2013/7082 Karar Tarihi: 09.05.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/5328 Esas 2013/7082 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2013/5328 E. , 2013/7082 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.07.2003 ve 17.01.2005 gününde verilen dilekçeler ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Bir kısım davalılar davayı kabul etmiş, diğer davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, satış vaadinde bulunan ... ve ...’nin dava tarihinde ölü olmaları, ölüm ile vekalet ilişkisinin sona ermesi anılan kişilerin mirasçılarının da sözleşmeyi kabul etmedikleri, çekişme konusu taşınmazların iştirak halinde olup bu haliyle sözleşmenin ifa olanağının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairemizce "...satış vaadi sözleşmeleri kişilerin kendisi tarafından düzenlenebileceği gibi vekil aracılığıyla da düzenlenebilir. Vekaletnamedeki yetkinin kullanıldığında taraflar arasındaki vekalet ilişkisi sona ermemiş veya iyiniyetli üçüncü kişiler sona erdiğini bilmiyorsa vekil eden vekilin yaptığı iş ve işlemlerden sorumludur. Vekalet ilişkisi, istifa, azil ya da işin mahiyetinden anlaşılmadıkça veya vekaletnamede aksine hüküm bulunmadıkça ehliyetsizlik, iflas ve ölüm ile de sona erer. (BK’nun 396-397. madde) Somut uyuşmazlıkta, 08.01.1982 tarihli satış vaadi sözleşmesi satmayı vaat edenlerin vekili ... eliyle düzenlenmiştir. Vekil eliyle satış vaadinde bulunan ... 22.11.1993, ... ise 2 0.06.1999 tarihinde vefat etmişlerdir. Görülüyor ki, sözleşmenin düzenlendiği tarihte vekalet ilişkisini sona erdiren ölüm hali bulunmamaktadır. Dolayısıyla, davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesinin bu yönüyle geçersizliği ileri sürülemez..." gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297/2. maddesi gereğince; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." Dava konusu 111 ve 108 parsel sayılı taşınmazlarda malik ""... oğlu, ..."nın"" soyadının ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/25 E. 2006/45 K. sayılı kararı ile ""..."" olarak düzeltilmesine karar verilmiş ve bu hüküm 02.01.2008 tarihinde kesinleşmiş olduğundan mahkemece öncelikle bu hükmün infazı sağlanarak düzeltilmiş kayıt üzerinden hüküm kurulması gerekirken ""Mustafa oğlu ..."" adına kayıtlı 108 ve 111 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline"" şeklinde infazda tereddüte yol açacak biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 09.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi