14. Hukuk Dairesi 2013/5095 E. , 2013/7078 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.08.2010 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminatın tahsili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranış nedeniyle maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Davalı, olayda kusuru bulunmadığını davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 500 TL maddi tazminatın, 2000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine ve fazlaya ilşkin istemin zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacılardan ...vekilinin ve davalı vekilinin tüm, davacı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Islah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler. Usulüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür.
Dava sebebinin veya dava konusunun tamamen değiştirilmesi ıslah halleridir. (Baki Kuru 4. Cilt s. 3990). Davanın kısmen ıslahında ise, dava dilekçesinden sonraki bir usul işleminin ıslahı söz konusudur. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği üzere müddeabihi (dava değerini) arttırma halinde kısmi ıslah söz konusu olup kısmi ıslahta, tamamen ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmi ıslah yapıldığı tarihten ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.
Zamanaşımı ise borcu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu nedenle zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. BK. 133 madde zamanaşımını kesen sebepler sayılmış olup bunlardan biri de dava açılmasıdır. Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım içinde davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olur.
Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım için kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder.
Nitekim 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası ve tespit davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunu arttırılabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir.
Aynı Yasanın 109. maddesindeki kısmi davada ise zamanaşımının kesileceği yolunda bir açıklama yoktur.
Dava konusu olay 23.06.2010 tarihinde meydana gelmiştir. Davacı 02.08.2010 tarihli dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak uğradığı zararın bir bölümünü talep etmiş, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda bakiye kalan zararını 31.10.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile istemiştir. Davacı dava açılmadan önce tespit yaptırmadığı için uğradığı zararı ve zararı veren kurumu bilirkişi raporunun düzenlendiği 17.04.2011 tarihinde öğrenmiş olup bu tarihten itibaren bir yıl içinde de davasını ıslah etmesi nedeniyle davacının ıslah ettiği kısım zaman aşımına uğramamıştır. Mahkemece işin esası incelenip varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle ıslah edilen kısım ile ilgili davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılardan ... vekilinin ve davalı vekilinin tüm ve davacı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde ..."e iadesine, 09.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.