19. Ceza Dairesi Esas No: 2019/30265 Karar No: 2021/3283 Karar Tarihi: 18.03.2021
Marka Hakkına Tecavüz - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/30265 Esas 2021/3283 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir marka hakkı ihlali davasında, sanık hüküm giymiştir. Ancak şikayetçi vekilinin mahkemeye sunduğu mazeret dilekçesiyle katılma talebi gözardı edilmiş ve sanığın kullanımında ele geçirilen ürünlerin markalarının suç tarihi itibarıyla Türkiye'de tescilli olup olmadığı yeterli bir şekilde araştırılmamıştır. Ayrıca, davanın yapıldığı tarih itibarıyla geçerli olan bir kanun maddesi sebebiyle sanık hakkında uzlaştırma kurumunun uygulanması zorunlu hale gelmiştir. 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin marka hakkına tecavüz suçunda cezai korumasının tescille sınırlı olduğu açıklanmıştır. Bu sebeplerle, mahkeme kararı bozulmuş ve davaya yeniden bakılması istenmiştir. Kanun maddeleri ise şöyledir: 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin cezai hükümleri düzenleyen 61/A-1. maddesi, aynı madde 5. fıkrası, 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi, CMK'nin 253. ve 254. maddeleri, 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi.
19. Ceza Dairesi 2019/30265 E. , 2021/3283 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Şikayetçi vekilinin karar celsesi öncesi 21/05/2015 tarihinde UYAP sistemi üzerinden gönderdiği dilekçesi ile mazeret bildirip katılma talebinde bulunmasına rağmen karar celsesinde katılma hakkı bulunan şikayetçi vekilinin bu talepleri hakkında bir karar verilmeyerek iddia ve delillerini sunma hakkının kısıtlanması, 2-Sanığa ait işyerinde yapılan aramada, üzerlerinde Pepee marka ve logosu bulunan 51 adet tabak ve 29 adet anahtarlığın ele geçirilmesi üzerine, sanığın katılan firma adına tescilli markalara tecavüz ettiği iddiasıyla açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde mahkumiyetine karar verilmişse de; Suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin cezai hükümleri düzenleyen 61/A-1. maddesinde başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal veya hizmet üreten, satışa arz eden veya satan kişinin bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacağı, aynı maddenin 5. fıkrasında ise marka hakkına tecavüz suçundan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması gerektiği hususları düzenlenmiş olup, suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği marka tanınmış olsa dahi 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca cezai korumasının tescille sınırlı olması gerekir. Hükme esas alınan 21/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda katılan firma adına tescilli 2011 62127 ve 2011 55161 numaralı markalara tecavüz edildiği belirtilmiş ise de; bu markalara ait marka tescil belgelerinin Türk Patent ve Marka Kurumundan Resmi Marka Gazetesinde yayınlanma tarihleri ile suç tarihinde geçerli bulunup bulunmadıklarının tespiti açısından emtia listesi ile birlikte onaylı ve renkli örnekleri getirtilmeden hüküm kurulduğunun anlaşılması karşısında; Katılan firma vekilinden varsa suç tarihinde geçerli olan ve tabak ile anahtarlık emtialarını kapsar şekilde tescilli olan markalarının bulunup bulunmadığı sorulup, Türk Patent ve Marka Kurumundan bu markalara ait tescil belgelerinin onaylı örnekleri getirtildikten sonra yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak; sanığa ait işyerinde ele geçirilen ürünler üzerinde kullanılan markaların, katılan firma adına tescilli olan markalarla iktibas veya iltibas oluşturacak şekilde taklit olarak kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmış ise katılanın hangi marka veya markalarına tecavüz edildiği, bu markaların suç tarihi itibariyle geçerli olup olmadığı ve marka tescil korumasının emtia gurubunu kapsayıp kapsamadığı , belirlenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik kovuşturma ile ve yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması, 3-02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan (suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan) 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/7. maddesinin aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A maddesinde düzenlenen satışa arz etme veya satma suçu yönünden de uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik CMK’nin 253. ve 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu, Bozmayı gerektirmiş ve sanık ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 18/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.