Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/2358
Karar No: 2016/7305
Karar Tarihi: 29.03.2016

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2016/2358 Esas 2016/7305 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2016/2358 E.  ,  2016/7305 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Dava Türü : Alacak

    YARGITAY İLAMI

    Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi süresi içinde davalı vekili tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 29.03.2016 Salı günü belirlenen saatte davalı ...... vekili Av.... ile karşı taraftan davacı ... vekili Av.... geldi. Gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü:
    1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmaması nedeni ile reddine,
    2-Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 23/09/2004-03/04/2014 tarihleri arasında kesintisiz şekilde en son mağaza müdür yardımcısı olarak aylık net 4.200,00 TL ücret alarak tüm milli bayram ve genel tatil günleri dahil hafta içi iki gün 10.00-18.00, hafta içi iki gün 10.00-22.00 ve hafta sonu iki gün 10.00-22.00 saatleri arasında tüm emir ve talimatları şirket merkezinin bulunduğu Ankara’daki üst düzey yöneticilerden alarak tüm çalışma düzen ve sistemleri şirket merkezindeki üst düzey yöneticiler tarafından belirlenerek çalıştığını, ayrıca yıllık ücretli iznini kullandığı sırada o günlere denk gelen 1 Ocak 2009, 30 Ağustos 2010 ve 2011 ile 19 Mayıs 2013 günlerine ait milli bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini iddia ederek fazla mesai ve milli bayram-genel tatil çalışma ücretlerinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, talep konusu alacaklara karşı zaman aşımı def"inde bulunduğunu, davacının mağaza müdürü olarak çalışması nedeniyle talepte bulunamayacağını, taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacının yılda 270 saate kadar yapmış olduğu fazla mesailerin karşılığının ücrete dâhil olduğunu, ayrıca davacı tarafça tüm ücret hesap pusulaları ve bordroların ihtirazı kayıtsız imzalandığını, davacının iddia ettiği süreler ile çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hesaplamalara esas ücret ihtilaflıdır.
    Davacı vekili davacının fesih tarihindeki ücretinin net 4200,00 TL olduğu iddia etmiş, hükme esas hesap raporunda emsal ücret araştırması sonuçlarının talebi aşması nedeni ile taleple bağlı kalınarak fesih tarihindeki çıplak net ücretin 4200,00 TL olduğu kabul edilip geçmiş dönem ücretleri de bu ücretin dönemin asgari ücretine oranına göre bulunan kat sayı dikkate alınarak belirlenmiştir. Ancak davacı tarafın işyerinde ücretin kayıt dışılığı konusunda bir iddiası olmadığı gibi, bu hususta yani davalının fiilen ödediği ücret ile kayıtlarda gösterdiği ücretin farklı olduğu yönünde bir delil bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bildirdiği üzere fesih tarihine yakın zamanlarda davacının eline geçen net ücret 4200,00 TL ise de bu ücret ikramiye, prim, kasa tazminatı gibi yan ödemelerin dahil olduğu giydirilmiş ücrettir. Bu itibarla davacının alacaklarının bordrolarda görünen dönemsel ücretler üzerinden hesap edilmesi gerekirken yazılı şekilde hazırlanan raporun esas alınması hatalı olmuştur.
    3-Fazla mesai yaptığını, milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden ve bu iddialarını ispat etmek için tanık deliline başvuran davacının dinlettiği tanıklar davacı ile hesap döneminin tümünde birlikte çalışmamışlardır. Davalı tanıklarının beyanı esas alındığında fazla mesai yapması, tatil günlerinde çalışması sözkonusu olmayan davacının bu iddialarını ancak tanıklarının kendisi ile birlikte çalıştıkları süre ile sınırlı olmak üzere ispat ettiği kabul edilmelidir. Hal böyle olunca, davacı fazla mesai yaptığını, milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını 2009 Nisan-2013 Aralık ayları arasındaki dönemle sınırlı olarak ispat ettiğinden bu dönem için hesaplama yapılmalıdır.
    4-Bilirkişi raporunda fazla mesai, milli bayram ve genel tatil çalışma ücretleri hesap edilirken davacının fiili çalışmasının olmadığı yıllık izinli günlerin dışlanıp dışlanmadığı rapor içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu hususta denetime elverişli rapor alınmalıdır.
    5-Fazla mesai ücreti hesabı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmaktadır.
    Çalışma süreleri ve fazla mesai ile ilgili sınırlamalar yasada belirli olup, 270 saatlik sınır –yıl bazında- getirilmiştir. Günlük azamî 11 saatlik sınırı aşmadığı ve diğer yasal esaslara uyulduğu müddetçe 270 saatin yılın herhangi bir evresinde tamamlanması mümkündür. Bir yılın 12 ay, yıllık fazla mesai sınırının da 270 saat olduğundan hareketle ayda 270/12 = 22,5 saat yahut bir adım daha ileri gidip haftada 22,5 / 4 = 5,625 saat şeklinde bir sınırlamanın yasal dayanağı bulunmamaktadır. Yönetmelik 5. madde de farklı bir nitelemeye elverişli değildir. Esasen hükümler sarih ve dolayısıyla yoruma kapalı olmakla birlikte gerek İş Kanunu’nun 41. maddesi gerekse Fazla Çalışma Yönetmeliği"nin 5 inci maddesinin lafzına bakıldığında “Fazla çalışma süresinin toplamı bir yılda 270 saatten fazla olamaz” denilerek, bu sürenin pekala haftadan haftaya, aydan aya değişiklik gösterebileceği ve fakat bunların (yıllık) toplamının 270 saati aşamayacağı düzenlenmektedir. Yoksa yasakoyucu, -bunların toplamı- ibaresini kullanmak yerine fazla çalışmanın aylık sınırının 22,5 saat olduğunu yahut 270 saatin aylara eşit şekilde dağıtılacağını zikretmeyi, düzenlemeyi tercih etmemiştir. Esasen bu, iş sürelerinde esnekleşmeyi, yoğunlaştırılmış iş haftalarını ve denkleştirme süresini benimseyen kanun sistemi açısından da doğal bir sonuçtur.
    Yıllık sınırın dağıtılması hakkında yorum metoduna başvurulacaksa dahi, bunun kanunun diğer hükümleri, ifade şekilleri de göz önünde tutularak yapılması gerekir. Öyle ki, örneğin İş Kanunu’nun 63. maddesinde görüldüğü haliyle, kanun koyucu haftalık 45 saatlik yasal normal çalışma süresinin iş günlerine eşit şekilde dağılımını “aksi kararlaştırılabilir” bir esas olarak getirmiştir ve prensibin eşit dağılım olduğunu belirtirken aksinin kararlaştırılmasına cevaz vermiştir. Oysa 270 saat bakımından tamamlayıcı/yedek bir kural olarak bile bunun aylara eşit şekilde dağılımını esas almamıştır.
    Kanun hangi periyotta ne sürede sınırlama öngördüğünü açıkça düzenlemiştir. “…bir yılda 270 saatten fazla olamaz” (m. 41); “günde on bir saati aşmamak koşulu ile…” (m. 63) gibi. Kanunun 41 inci maddesi, fazla mesai süresinin toplamı “bir ayda 22,5 saatten ya da haftada 5 saatten fazla olamaz” yönünde hiçbir hüküm içermemektedir. Aylık ücrete fazla mesai ücretlerinin dahil olduğunun kararlaştırıldığı hallerde işçi yıl içinde ne zaman 270 saatlik fazla mesai süresini doldurursa, ardından yaptığı her fazla saatlerle çalışma için ücrete hak kazanacaktır. Bunun aksine yıl içinde henüz 30 saat dahi fazla çalışması bulunmayan işçi, bir aylık sürede örneğin 23 saat fazla çalışma yaptığı için fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. 270 saat, yıllık ölçüttür. Sözleşmelerle bunun yıl içinde dağıtımı başka şekilde kararlaştırılabileceği gibi işyerinin, işin gerekleri, somut olay özellikleri nedeniyle de fazla çalışma sürelerinin toplamı aydan ayda farklılık arz edebilecektir.
    Benzer şekilde, işçinin fazla çalışmaya onayı yılda 270 saatlik sınıra kadar verilmiş kabul edildiğinden, yıl içinde bu sınırın daha üçte ikisine ulaşmamış bir örnekte ayda 22,5 saat fazla mesai yaptığı için artık ay sonuna kadar işçinin fazla mesai onayı bulunmadığı, izleyen ay yeniden onaylı dönemin başladığı gibi bir faraziyeden söz edilemeyecektir. Nitekim Dairemizin de işçi onaylarının ayda ancak 22,5 saat için verildiğine dair içtihadı bulunmamaktadır.
    Üstelik, aylık ücrete fazla çalışma ücretlerinin dahil olduğuna dair kararlaştırmaları yılda 270 saatlik fazla mesai sınırına kadar geçerli kabul eden yerleşik içtihadın anlamı, bu süredeki fazla çalışma karşılıklarının işçiye, fiilen fazla çalışma yapsın/yapmasın, ödendiğidir. Aksine bir hukuk kuralı ve akdî şart bulunmadığı halde ayda 22,5 saat ya da haftada 5 saat yönünde ayrı bir sınırlama da içtihat yoluyla ihdas edildiğinde henüz 270 saatin aşılmadığı süreç bakımından mükerrer ödeme ortaya çıkacaktır.
    Somut olayda, mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek taraflar arasında imzalanan sözleşmede aylık ücrete fazla mesainin dahil olduğuna dair hüküm nedeni ile yıllık 270 saat fazla mesai süresi dışlanarak hesap edildiği belirtilen miktar takdiri indirim yapılarak hüküm altına alınmıştır. Ancak bilirkişinin raporu yıllık 270 saatin mahsubu konusunda denetime elverişli değildir. Öncelikle yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda yıllık 270 saatin mahsubu konusunda denetime elverişli hesap raporu alınmalıdır. Öte yandan bilirkişinin davacının 10.00-22.00 saatleri arasında çalıştığı günler için ara dinlenmeyi 4857 sayılı Kanun"un 68 inci maddesine aykırı olarak 1 (bir) saat olarak alması hatalı olmuştur. Ara dinlenme süresi 1,5 saat alınmalıdır.
    6-Davacı vekili davayı kısmi dava olarak açmış, ikinci bilirkişi raporundan sonra verdiği 06.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile alacakların miktarını arttırmıştır. Davalı vekili ıslah dilekçesinin 09.11.2015 tarihinde tebliği üzerine süresinde ve usulünce 17.11.2015 tarihli dilekçesi ile ıslah ile arttırılan miktarlara karşı zaman aşımı savunmasında bulunmuştur. Mahkemece alınacak ek hesap raporu ile davalının bu savunmasının değerlendirilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmaması da ayrı bir bozma nedenidir.
    Yapılacak iş, yukarıda yazılı bozma nedenleri ile ilgili ek hesap raporu aldıktan sonra bir değerlendirmeye tabi tutarak çıkacak sonuca göre karar vermek olmalıdır.
    O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
    SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında kendini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.350,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 29.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi