7. Hukuk Dairesi 2015/6835 E. , 2016/7302 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, kaynakçı ustası olarak 1992 yılında geçici işçi olarak davalı yanında işe girdiğini, 2001 yılında ise işyerinde kadrolu olarak emekli olduğu 30.08.2011 tarihine kadar sürekli ve kesintisiz çalıştığını, iş yoğunluğundan dolayı yıllık izinlerin kullanılmadığını bahisle yıllık izin ücretlerinin ödetilmesinitalep etmiştir.
Davalı, yıllık ücretli izinlerinin kullandırıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının kadroya geçirilmeden önceki çalışma süreleri toplanarak davacının 1992-2000 yılları arasında 24 ve 2002-2011 yılları arasında da 225 gün olmak üzere toplam yıllık izin süresinin 249 gün olduğu, 157 gün izin kullandığı, bakiye 92 gün yıllık izni kaldığı belirlerenerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 53/3 maddesi uyarınca, mevsimlik işlerde yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümler uygulanmaz. Bir başka anlatımla, mevsimlik işçi, 4857 sayılı İş Kanunu"nun yıllık ücretli izin hükümlerine dayanarak, yıllık ücretli izin kullanma veya buna dayanarak ücret alacağı isteminde bulunamaz. Hemen belirtmek gerekir ki, 53/3. maddede ki kural, nispi emredici kural olup, işçi lehine bireysel iş sözleşmesi ya da Toplu İş Sözleşmesi ile yıllık ücretli izne ilişkin hükümler düzenlenebilir ve mevsimlik işçiler için yıllık izin hakkı tanınabilir.
Yılın çalışılmayan bölümünde işçi bu hakkını kulanmış olup, yasa koyucunun mevsimlik işte yıllık izin öngörmemiş olmasının temel gerekçesi de çalışılan süre itibarıyla dinlenme ihtiyacının ortaya çıkmamış oluşudur
4857 sayılı İş Kanununun 53. maddesinde mevsimlik işlerde yıllık izin hakkının doğmayacağı belirtilmiş ise de, yılın ne kadar bölümünde çalışılma halinde mevsimlik iş sayılacağı yönünde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Öyle ki yılın tamamına yakın bir bölümünde çalışılma halinde Anayasal temeli olan dinlenme hakkının tanınmasının gerekeceği açıktır. Bu durumda çalışma süresine göre mevsimlik statüden vazgeçilmiş, taraflar arasında işçinin yıllık izin ücretine hak kazanacak şekilde sürekli çalışmasına dair bir sisteme geçilmiş olur. Dairemizin istikrar kazanan kararlarında da çalışmanın 11 ayın üzerine çıktığı hallerde mevsimlik iş ilişkisinin dışına çıkıldığı kabul edilmiş ve daha sonraki çalışmalar için yıllık izin hakkının doğduğu sonucuna varılmıştır.
Somut olayda, davacının 20.11.1992 tarihinde işe girdiği ve 30 gün çalışmasının bildirildiği, 1993 yılında 129 gün, 1994 yılında 111 gün, 1995 yılında 7 gün, 1996 yılında 66 gün, 1997 yılında 30 gün 1998 yılında 28 gün, 1999 yılında 230 gün, 2000 yılında 286 gün 2001 yılında 343 gün bildirimin bulunduğu, 02.02.2001 tarihinde yeniden işe girişinin yapılarak , 02.02.2001 tarihinde de kadroya alındığı sabittir. Bu durumda davacı işçinin kadroya geçişinden önce de mevsimlik işçi olarak adlandırılsa bile yılda 330 veya daha fazla süren çalışmalarının bulunduğu, bu statüde çalışmadığı yıllar olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca işyerinde Toplu İş Sözleşmesindeki yıllık izinle ilgili yıllık çalışmanın 170 günü geçtiği yıllar için 8 günlük izin verileceği düzenlemesi ve Dairemizin içtihatları dikkate alınarak denetime elverişli bir bilirkişi raporu alınmak suretiyle yıllık izin alacağının hesaplanması gerekmektedir.
Mahkemece hatalı değerlendirme ile sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, 29/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.