Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2016/669
Karar No: 2017/118
Karar Tarihi: 18.01.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/669 Esas 2017/118 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2016/669 E.  ,  2017/118 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)


    Taraflar arasındaki “sigortalılık süresinin tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Muğla Asliye Hukuk (İş) Mahkemesince hizmet tespiti talebi yönünden kurumca işlemin yerine getirilmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davacının 6111 sayılı Kanundan faydalanma talebinin kabulüne dair verilen 16.04.2015 gün ve 2013/865 E., 2015/273 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 15.06.2015 gün ve 2015/10852 E., 2015/11840 K. sayılı kararı ile;  
     “…1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Kurum avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 7.maddesi delaletiyle mülga 2926 sayılı Kanunun 2,3,6,9 ve 10. maddeleri ile 5510 sayılı Kanununun 4 ve devamı maddeleridir.
    2926 sayılı Kanunun 2.maddesinde, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3.maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.
    Anılan Kanunun 3.maddesinin (b) bendinde "Tarımsal faaliyette bulunanlar: kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmış, 5.maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6.maddesinde ise, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce, sigortalılıklarının sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca aynı Kanunun 9.maddesi Kuruma re"sen tescil yükümlülüğü yüklemiştir.
    Anılan Kanunun 10.maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.
    Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunda, bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanunun 79 ve 5510 sayılı Kanunun 86.maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır.
    Mahkemece, sigortalılık süresine yönelik tespit talebi yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilebilmesi için, uyuşmazlık konusu çekişmenin ortadan kalkması, başka bir anlatımla; her iki tarafında davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmamış olması gerekir. Kurumca, bozma sonrası gelen Kurum verilerine göre davacının 01.06.2000 tarihi itibariyle 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak tescil edilerek aynı tarih itibariyle prim borcu nedeni ile 1479 sayılı Kanunun Ek 19. maddesi gereği sigortalılığının durdurulması, devamında 01.05.2008-24.06.2008, 31.12.2010-devam şeklinde sigortalı olarak tescil edilmesi ve 01.06.2000-30.04.2008 tarihleri arasındaki dönem yönünden de anılan Kanun kapsamında sigortalı kabul edilip davacı tarafından ihya edilebileceğinin bildirilmesi karşısında, talebe göre, Kurumca kabul edilmeyen 01.07.1997-01.06.2000 ve 25.06.2008-31.12.2010 tarihleri arasındaki dönem yönünden davanın konusuz kaldığından bahsedilemez. İhtilaf konusu olan bu döneme yönelik yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde, davacının 2926 sayılı Yasaya tabi sigortalılık iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvurusu, prim ödemesi, ürün satışı veya bu satışlardan yapılan prim tevkifatı bulunup bulunmadığı hususları ayrıntılı olarak araştırılarak, yapılacak değerlendirme sonucuna karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.…”  
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.  
     

    HUKUK GENEL KURULU KARARI
     
    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:  
    Dava, 2926 sayılı Yasa"ya tabi Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespiti ve 6111 sayılı Yasa’dan yararlanabileceğinin istemine ilişkindir.  
    Davacı vekili müvekkilinin uzun süre boyunca tarım işiyle uğraştığını ve tütün ekimi yaptığını, prim tevkifat kesintisinin yapılmasına rağmen Tarım Bağ-Kur sigortalılığının kayıt ve tescil işleminin yapılmamış olması nedeniyle ilk Bağ-Kur prim kesinti tarihini takip eden aybaşından geçerli olmak üzere Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve 6111 sayılı Yasa"dan yararlanalabileceğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Kurum vekili 2926 sayılı Yasaya göre 22 yaşını doldurmuş aile reisi kadınların sigortalı sayılacağına dair hükmün 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 Sayılı Yasanın 48. maddesi ile değişikliğe uğrayarak kadınlar için “aile reisi” koşulunun yasa metninden çıkarıldığını, bu haliyle evli kadınların 02.08.2003 tarihinden önce sigortalı olarak sayılmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Yerel Mahkemece tescil yönünden dava sırasında işlem yapıldığı gerekçesiyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Mahkemece verilen karar, davalı ... vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Direnme hükmü, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacının ilk Bağ-kur prim kesinti tarihini takip eden aybaşından geçerli olmak üzere Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine yönelik talebinin konusuz kalıp kalmadığı ve buradan varılacak sonuca göre araştırma yapılmasına gerek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek bulunmuyor ise burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir.  
    Bununla birlikte, bir davada davacının talebi asıl talep ve yardımcı talepler olmak üzere iki bölümden oluşur. Bundan başka objektif dava birleşmelerinde, birden fazla asıl talep vardır. Bu taleplerden yalnız birinin ya da bir kaçının veya asıl talebin bir bölümünün konusuz kalması halinde, diğer talepler hakkında yargılamaya devam olunup karar verilmesi gerekir.  
    Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında davacı ilk Bağ-Kur prim kesinti tarihini takip eden aybaşından geçerli olmak üzere Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Kurum tarafından gönderilen 17.06.2014 tarihli yazıda davacının 01.06.2000 tarihinde başlatılan Tarım Bağ-Kur sigortalılığının 5510 sayılı Yasanın Geçici 17. maddesi kapsamında 01.06.2000 tarihi itibariyle durdurulduğu ve çalışmasının devam etmesi sebebiyle 01.05.2008 tarihi itibariyle yeniden başlatılıp, 24.06.2008 tarihinde sona erdirildiğinin, 31.12.2010 tarihinde tekrar başlatılan sigortalılığının devam ettiği, 5510 sayılı Yasanın Geçici 17. maddesine göre durdurulan sigortalılık süresine ait borcunun tamamını ödemesi halinde değerlendirileceği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda söz konusu belge içeriğine göre; davacının Kurumca hangi tarihler aralığında sigortalı kabul edildiği belli olmadığından, davacının talepleri yönünden davanın konusuz kalıp kalmadığı hususunda yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli olmayıp, yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.  
    SONUÇ: Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.01.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.  


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi