11. Ceza Dairesi 2016/7009 E. , 2019/806 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mükellef olan sanığın 2010 yılında sahte fatura düzenlediği ve sahte fatura kullandığı iddiasıyla açılan davada; tarh dosyası ve Gelir İdaresi Başkanlığı Yönetim Bilimleri Sistemi üzerinden yapılan incelemeler neticesinde düzenlenen vergi raporları ile raporlarda belirtilen sözü edilen belgelerde; mükellef/sanıktan mal aldığını bildiren mükelleflerin toplamda 76 belge karşılığı 718.509,00 TL tutarında mal aldıklarını beyan ettiklerinin, 19.2.2009 tarihli yoklamada sanığın iş yerinin kiralık ve 20 metrekare olduğunun, işyerinde çalışan personelinin ve kayıtlı aracının olmadığının, sonraki yoklamada iş yerinin adres bildirmeden terk edildiğinin, sanığın 01.01.2010 tarihinden itibaren gerçek bir ticari faaliyetinin olmadığının, düzenlediği tüm faturaların komisyon karşılığı sahte düzenlenmiş faturalar olduğunun, sanığın mal aldığını beyan ettiği mükellefler hakkında da, sahte fatura düzendikleri yönünde tespitler ve vergi raporları bulunduğunun belirtilmesi; sanığın ise, usulsüz hiçbir alış veriş yapmadığını, sahte fatura düzenlemediğini savunması karşısında, suçların unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için;
1- Sanık hakkında 2010 takvim yılında sahte fatura düzenleme ve aynı takvim yılında sahte fatura kullanma olmak üzere iki ayrı suçtan dava açılmış olmasına, sahte fatura düzenleme ve kullanma fiillerinin ayrı suçları oluşturmasına ve bu iki suçun zincirleme tek suç olarak kabulünün mümkün olmamasına rağmen; hükmün gerekçe bölümünde sanığın sahte fatura kullandığının anlaşıldığı ve sahte fatura tanzim etmekten cezalandırılmasına ilişkin hüküm kurulduğu belirtilip, hüküm fıkrasında ise suç "sahte fatura düzenleyip kullanmak" şeklinde nitelendirilerek tüm fiiiller nedeniyle zincirleme tek suçtan hüküm kurulmak suretiyle hükmün karıştırılması,
2- 2010 yılında sahte fatura kullanma suçundan da dava açılmış ise de, bu suçla ilgili de mütalaa bulunmadığı dikkate alınarak; 213 sayılı VUK"nin 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaanın verilip verilmeyeceğinin ilgili kurumdan sorulması, verilmeyeceğinin bildirilmesi durumunda davanın düşmesine karar verilmesi gerektiği gözetilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- 2010 yılında sahte fatura düzenleme suçundan kabule göre;
a) Gerekçeli kararda bu suçla ilgili delillerin gösterilip tartışılması,
b) Vergi tekniği raporunun 6 ve 7. sayfalarında faturaları kullandığı belirlenen mükellefler hakkında, düzenlenen karşıt inceleme raporlarının onaylı örneklerinin getirtilmesi,
c) Aynı mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması; dava açılmış ise, dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması,
d) Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK"nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanığı tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların alınması konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
e) Gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için;
aa) Faturayı düzenleyen mükellefe ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin olup olmadığının araştırılması,
bb) Daha sonra, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan şirket ve kişilerin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
f) 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz talebi yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkın gözetilmesine, 23.01.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
ST