14. Hukuk Dairesi 2013/2192 E. , 2013/6929 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.12.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.01.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 07.05.2013 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, murisleri ... ile davalıların kardeş olduğunu, taraflar arasında ... 2. Noterliğinde 21.11.1973 tarihinde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi uyarınca 122, 148, 159, 182, 220 ve 455 parsel sayılı taşınmazlardaki miras hak ve payının satışının vaat edildiğini, bedelini ödeyip zilyetliğini devraldıkları taşınmazların mülkiyetin nakledilmediğini ileri sürerek, taşınmazların adlarına tescilini istemiştir.
Davalı ... yanıt vermemiş; diğer davalı ... ise, zamanaşımı süresi geçtiğini, zilyetliğin devredilmediğini ve taşınmazı kullanan bir kısım davalılara ihtar gönderdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, zamanaşımı süresi geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde
re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez.
Somut uyuşmazlıkta, davacıların murisi ... Taştan ile davalılar Kadriye ve Şehriban kardeştirler. Davacılar, dava konusu taşınmazlardaki kök muris Hasan Taştan’dan intikal eden payların satışının vaat edildiği 21.11.1973 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuşlardır. Çekişme konusu taşınmazlarda davacıların murisi ile davalıların elbirliği halinde malik oldukları anlaşılmaktadır. Görülüyor ki, sözleşme mirasçılar arasında düzenlenmiştir. Davalı ... bir kısım davalılara gönderdiği ihbarnamede dava konusu taşınmazlar nedeniyle ecrimisil isteminde bulunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazlardaki hak ve pay davacılara devredildiğine göre zamanaşımı savunmasının dinlenemeyeceği ayrıca 26.05.1954 tarihli 7/17 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince mirasçılar arasında zamanaşımının da işlemeyeceği hususlarının gözetilerek işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 990 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 07.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.