8. Hukuk Dairesi 2018/4510 E. , 2020/270 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARŞI DAVA TÜRÜ: Temliken Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın ve karşı davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı-karşı davalı, maliki olduğu 1270 parsel sayılı taşınmazın etrafının çevrilmek ve yapı inşa edilmek suretiyle davalı tarafından işgal edildiğini ileri sürerek davalının elatmasının önlenmesine ve yapıların yıkılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı-karşı davacı, taşınmazın önceki malikleri olan mirasbırakanlar arasında trampa yapılmak suretiyle davacı murisinin dava dışı 1225 parsel sayılı taşınmazı değirmen olarak işlettiğini, kendilerinin ise çekişme konusu taşınmazı kullandıklarını ancak tapuda tescil işleminin yapılmadığını belirterek asıl davanın reddini savunmuş, temliken tescile dayalı karşı davasının kabul edilerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalının izne dayalı olarak çekişmeli taşınmazı kullandığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, asıl dava reddedildiğinden dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle de karşı davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım, karşı dava temliken tescile dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
1. Davacının, elatmanın önlenmesi isteğine yönelik temyiz itirazına gelince;
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli, 1270 parsel sayılı 164m² büyüklüğündeki bahçe nitelikli taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu, davalı tarafından taşınmaza taşkın olarak ev, ahır, odunluk yapmak ve boş kalan kısmı da bahçe olarak kullanmak suretiyle müdahale edildiği açıktır.
Somut olayda, davacının kayıt maliki olduğu gözetildiğinde, davalının mirasbırakanlar arasında becayiş yapılarak dava dışı taşınmazın davacı murisi tarafından kullanıldığı, davaya konu taşınmazın ise buna mukabil kendileri tarafından kullanıldığı şeklindeki savunmasının davacının mülkiyet hakkı karşında sonuca etkili olmayacağı kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, davacının mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak davalının elatmasının önlenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile isteğin reddine karar verilmesi doğru değildir.
2. Davacının, yıkım isteğine yönelik temyiz itirazına gelince;
Eldeki davada, davacının maliki olduğu 1270 parsel sayıl taşınmaza davalıya ait evin 18,37m²" lik kısmının, ahırın tamamının ve odunluğun 25,31m²" lik kısmının taşkın olduğu, toplanan deliller ve tanık beyanlarından davalının, mirasbırakanlar arasındaki trampaya güvenerek ve iyiniyetli olarak yaklaşık 30 – 35 yıl önce yapıları inşa ettiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, sökülerek götürülmesi mümkün olmayan yapılar için yıkılması halinde tamamının etkilenip etkilenmeyeceği tespit edilerek tamamı yıkılacak olması halinde yapı değerinin tamamı yıkılmayacak ise taşan kısmın yapı değerinin belirlenmesi, davalının iyiniyetli olduğu gözönüne alınarak davacıya yıkılacak yapıların değerini depo etmesi için önel verilmesi, depo edilmesi halinde yıkım isteğinin de kabulüne karar verilmesi, aksi takdirde yıkım isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı bentlerde açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazı yerinde görüldüğünden kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 16/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.