Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/175
Karar No: 2019/3353
Karar Tarihi: 02.05.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/175 Esas 2019/3353 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2019/175 E.  ,  2019/3353 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27/06/2013 tarih ve 2005/397-2013/161sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili, davalı ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekili, davalı ... mirasçıları ..., ..., ... ve ... vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonragönderildiği anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 20.09.2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı-karşı davacılardan ..., ..., ..., ...,... ve ...
    vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalıların müvekkili şirketin önceki dönem yönetici ve denetçileri olduklarını, ekonomik gereklilik olmadığı halde müvekkili şirketin iştiraki firmanın sermaye artırımına katıldığını, bu şirketin kullandığı krediye kefil olduğunu, borcunu ödemek zorunda kaldığını, başka bir firmaya örtülü para aktarımı yapıldığını, müvekkilinin 10.000.000 USD zarara uğratıldığını ileri sürerek, şimdilik 1.000.000.- TL"nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar Hüseyin Akaşoğlu, ...,..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuşlar, iddiaların yersiz olduğunu savunarak asıl davanın reddini istemiş, karşı davalarında da müvekkilleri yönetici ve denetçilerin 2004 faaliyet yılı itibariyle ibra edilmeme kararının yerinde olmadığını iddia ederek, anılan kararın iptaline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı ... vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş, müvekkilinin şirket genel kurullarınca ibra edildiğini, dava konusu edilen zararlardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı şirketin yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalıların ilgili yasalara ve ana sözleşmeye aykırı olarak ve basiretli tacir gibi hareket etmeyerek halka açık bir şirket olan davacı şirketin ortaklarının haklarını gerektiği gibi korumayıp başka şirketlere kaynak aktarmak ve şirketi gereksiz yere borçlandırarak şirket kaynaklarının bu borçların ödenmesinde kullanılmasına ve karşılığında büyük ölçüde tahsil edilemez alacaklar yaratılarak şirketin malvarlığında önemli miktarda azalmalara ve zararlara neden oldukları, her genel kurul kararı gibi ibra etmeme kararının da TTK mad.381 uyarınca afaki iyi niyet kurallarına aykırılık sebebiyle iptal edilebileceği, bunun için ibra edilmeyen ilgililerin genel kurulun ibra etmeme kararını iptal için ve ayrıca ibra için dava açma hakları olduğunu, genel kurul tarafından verilen ibranın reddi kararının ortadan kalkmasının, ilgililerin ibra oldukları anlamını taşımadığı, sadece ibra edilmeme ile ilgili genel kurul kararının ortadan kalktığı, bu nedenle ibra işleminin gerçekleşebilmesi için ibra davası açılması gerektiği, davacı zararının borçluları Yalova Elyaf ve TSD olan 20.03.2002 vadeli herbiri 221.288 USD tutarlı 3 adet bononun tahsil edilememiş olmasından dolayı 959.534.483.400 TL, şirket tarafından 18.09.2003 tarihinde İstanbul 4. İcra Müdürlüğü’nün 2003/11899 E. sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde TSD A.Ş.’nin iflası nedeniyle tahsil edilemeyen 251.947.251.066 TL, Gimsan Holding A.Ş. sermaye artırımından dolayı 1.707.443.248.146 TL, MBT A.Ş."nin sermaye artırımına katılmak suretiyle Gimsan Holding A.Ş.’ye verilen ve tahsil edilemeyen 1.312.162.000.000 TL olmak üzere toplam 4.905.178.982.612 (4.905.178.98) TL olduğu, ancak dava dilekçesinde fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı tutularak şimdilik (eski) 1.000.000.000.000 TL (1.000.000,00 TL)"lik zararın tazminin talep edildiği, 08/05/2005 tarihli genel kurulun 5 nolu kararının sorumluluk davası açılmasına ilişkin olup, davalıların sorumlu olduklarının saptandığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, 1.000.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili, davalı ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekili, davalı ... mirasçıları ..., ..., ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
    1-Karşı dava, asıl davada davacı- karşı davada davalı şirketin 08/10/2005 tarihli genel kurulunda alınan sorumlu bulunan yönetim kurulu üyeleri ile denetçiler hakkında hukuk davası açılması ve suç duyurusunda bulunulması için denetim kuruluna yetki verilmesine ve ibra edilmemeye ilişkin 5 numaralı kararın iptali, 2004 yılı faaliyetlerinden dolayı karşı davacılara sorumluluk tevcih edilemeyeceğinin tespiti istemlerine ilişkindir. Asıl dava ile sorumluluk davası açıldığına göre ibra edilmeme kararının iptali davası açılmasında, yine 2004 yılı faaliyetlerinden dolayı karşı davacılara sorumluluk yüklenemeyeceğinin tespiti gibi bir menfi tespit talebinde bulunulmasında hukuki yarar bulunmadığından karşı davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermek gerekirken karşı davanın yazılı gerekçeyle reddi doğru görülmese de sonucu itibariyle doğru bulunan karşı davanın reddine dair verilen kararın değişik bu gerekçeyle onanması gerekmiştir.
    2-Asıl dava, davacı şirket yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumluluğu nedeniyle oluşan şirket zararının tazmini istemine ilişkin olup, asıl davada davalılar vekillerince zamanaşımı def’inde bulunulmuştur. Mahkemece, asıl davada davacı 08/10/2005 tarihli Denetim Kurulu raporunda zararı öğrendiğini belirterek davayı açtığına göre Denetim Kurulu raporu tarihi itibariyle TTK"nın 309. maddesinde belirtilen zamanaşımı süresinin doğmadığı gerekçesiyle zamanaşımı def’i reddedilerek işin esası incelenip karar verilmiştir.
    Asıl dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 309. maddesi uyarınca “Mesul olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Şu kadar ki; bu fiil cezayı müstelzim olup Ceza Kanununa göre müddeti daha uzun müruruzamana tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o müruruzaman tatbik olunur.”
    Asıl davada davalılar aleyhine hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçu nedeniyle açılan ceza davası sonucunda mahkumiyet kararı verilmiş, Yargıtay 15. Ceza Dairesince verilen 05/02/2014 tarihli ilam ile zamanaşımı dolduğundan hükümlerin bozulmasına, 5271 sayılı CMK nın 223/8. maddesi gereğince sanıklar hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmiştir.
    Mahkemece, asıl davada davacı zararının borçluları Yalova Elyaf ve TSD olan 20/03/2002 vadeli her biri 221.288 USD tutarlı 3 adet bononun tahsil edilememiş olmasından dolayı 959.534.483.400.-TL, şirket tarafından 18/09/2003 tarihinde İstanbul 4. İcra Müdürlüğü’nün 2003/11899 E. sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde TSD A.Ş.’nin iflası nedeniyle tahsil edilemeyen 251.947.251.066.-TL, Gimsan Holding A.Ş. sermaye artırımından dolayı 1.707.443.248.146 TL, MBT A.Ş.nin sermaye artırımına katılmak suretiyle Gimsan Holding A.Ş.’ye verilen ve tahsil edilemeyen 1.312.162.000.000.-TL olmak üzere toplam 4.905.178.982.612 (4.905.178.98) TL olduğu kabul edilmiş, sorumluluk sebepleri bu zarar kalemleri üzerinden belirlenmiştir. Bu durumda, dava konusu edilen ve mahkemece kabul edilen her bir zararlandırıcı eylem yönünden sorumluluğu doğuran fiilin işlendiği tarihin ve yine bu fiillerin asıl davada davacı tarafından öğrenildiği tarihlerin ayrı ayrı belirlenerek zamanaşımı süresinin bu hükümler çerçevesinde tespiti ile zamanaşımı def’inin değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
    3-Kabule göre de, asıl davada davalılar, asıl davada davacı şirket genel kurullarında verilen ibra kararları nedeniyle sorumluluklarının bulunmadıklarını savunmuşlardır. Şirket yönetiminin zarara yol açan işlem ve eylemleri genel kurulda tüm açıklıkla ve ayrıntılarıyla açıklanıp irdelenmişse yapılan ibra gerçek anlamda borçtan kurtarma ve aklama niteliği taşır. Bu şekilde bir ibranın varlığı halinde ise zarara neden olsalar dahi sorumlular aleyhine sorumluluk davası açılamaz. Genel kurulda yapılan ibranın aklanma sonucunu doğurabilmesi için davada ileri sürülen ayrıntının faaliyet raporunda tartışılması ve buna rağmen ibra kararı alınmış olması gerekir. Bu nedenle, asıl davada davalıların sorumluluğuna karar verilen eylemler nedeniyle bu eylemlerden sonra yapılan genel kurullarda ibra edilip edilmediklerinin, ibra edilmişlerse asıl davada davalıların dava konusu eylemlerinin faaliyet raporları ve bilançolara konu olup olmadığının, genel kurullarda değerlendirilip tartışılmak suretiyle ibra kararının verilip verilmediğinin tespit edilmesi, böylece ibraların geçerliliğinin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu yönde bir inceleme yapılmaksızın ve bu hususa ilişkin bir gerekçeye yer verilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş asıl davada verilen hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
    4-Bozma sebep ve şekline göre, temyiz eden taraf vekillerinin asıl davada verilen hükme yönelik sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden taraf vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan karşı davada verilen hükmün açıklanan değişik gerekçeyle ONANMASINA, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle asıl davada verilen hükmün BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden taraf vekillerinin asıl davada verilen hükme yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin her bir taraftan alınıp yek diğerine verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 20,10 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı-karşı davalıdan alınmasına, istek halinde aşağıda yazılı 17.057,40 TL harcın temyiz eden davalı ..., ...,..., ..., ..., ... ve ..."e iadesine, istek halinde aşağıda yazılı 17.089,00 TL harcın temyiz eden davalı ... mirasçılarına iadesine, 02/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi