Esas No: 2022/612
Karar No: 2022/3703
Karar Tarihi: 19.04.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/612 Esas 2022/3703 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalı kurum ile yaptığı sözleşme uyarınca anlaşmalı hastane statüsünde çalıştığı ve angio-stend işlemleri için bir tek ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığını iddia ederek, davalının 215 hastaya yaptığı kesintinin haksız olduğunu belirtmiş ve 264.042,27 TL talep etmiştir. Mahkeme, kardiyoloji uzmanı tarafından düzenlenen raporda hastane işlemlerinde tıbbi hata bulunmadığı ve yapılan işlemlerin hayati önem taşıdığı yönünde görüş belirtilmesi üzerine, davalının talebine uygun olarak 10.000 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir. Ancak davalının temyizi üzerine Yargıtay kararıyla hüküm bozulmuştur. Mahkeme, davalının yapmış olduğu kesintinin haksız olduğunu ancak davacının bunu talep etmesi için davalıyı temerrüde düşürmesi gerektiğini ve dava tarihinden itibaren zamanaşımına uğramayan 10.000 TL'nin yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine hükmetmiştir. Ancak uyuşmazlık aynı seansta uygulanan birden fazla PTCA (balon) ve birden fazla stent işlemlerinin herbiri için ayrı ayrı uygulama ücreti tahakkuk edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme ve uyuşmazlığa konu hasta kayıtlarının, epikrizlerinin dosyaya ibrazı için dava dışı Özel Bayındır Hastanesine müzekkere yazılmış ve raporlar göz önüne alınmıştır. Ancak uyuşmazlık konusu olan 215 hasta işlemine yönelik bilirkişi raporu yetersiz bulunmuştur ve konusunda uzman bir bilirkişi heyeti görevlendirilerek verilecek rapora göre karar verilmesi gerektiği açıklanmıştır. Kararda, kanun madd
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; imzaladığı 01/10/1998 tarihli sözleşme ile davalı kurumun anlaşmalı hastanesi statüsünde olduğunu, davalı tarafından düzenlenen genelgeyle angio-stend işlemlerinin sayısı kaç olursa olsun bir tek işlem ücreti ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu işlemler nedeniyle 31/12/2002-01/10/1998 tarihleri arası hastane alacağından kesinti yapıldığını ileri sürerek; şimdilik 10.000 TL'nin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 264.042,27 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı; yetki ve zamanaşımı itirazı ile birlikte faturalarda kesintiye gidildiği eksik ödendiği iddialarının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; kardiyoloji uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, hastane işlemlerinde tıbbi hata bulunmadığı, yapılan işlemlerin hayati öneme haiz olduğu yönünde görüş belirtildiğinden, davalı kurum tarafından 215 hasta yönünden yapılan 264.042,27 TL kesintinin haksız olduğu, davacının bu miktarı dava ve ıslah tarihinden itibaren talep edebileceği, talebin zamanaşımına uğramadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 264.042,27 TL alacağın 10.000 TL'sinin dava, bakiyesinin ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar, davalının temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 08/07/2019 tarihli ve 2019/1266 E. 2019/6324 K. sayılı kararla; bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı, bu nedenle davacının ıslahtan önceki talebi dikkate alınarak sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; kardiyoloji uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, hastane işlemlerinde tıbbi hata bulunmadığı, yapılan işlemlerin hayati öneme haiz olduğu yönünde görüş belirtildiğinden, davalı kurum tarafından 215 hasta yönünden yapılan 264.042,27 TL kesintinin haksız olduğu, davacının bu miktarı davalıyı temerrüde düşürmediğinden dava tarihinden itibaren talep edebileceği, talebin zamanaşımına uğramadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 10.000 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, karar verilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Somut olayda, davalı kurum (devredilen Bağ-Kur) tarafından, davacı ve bir kısım hastaneler hakkında yapılmış olan inceleme sonrası tanzim olunan 08/08/2003 tarihli müfettiş raporunda; davacı hastanenin il müdürlüğüne ibraz ettiği faturalarda, sigortalı hak sahiplerine sunulan sağlık hizmetine yönelik tedavilerde, aynı seansta uygulanan birden fazla PTCA (balon) ve birden fazla stent işlemlerinin her biri için ayrı ayrı uygulama ücreti tahakkuk ettirildiğinin tespit edildiği, bu tespit sonrası oluşan kurum zararının tahsili için davacı hak edişlerinden 264.042,267 TL tahsil edilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme ve uyuşmazlığa konu hasta kayıtlarının, epikrizlerinin dosyaya ibrazı için dava dışı Özel Bayındır Hastanesine müzekkere yazılmış, cevabında davacı hastanenin 2009 tarihinde satın alındığı, hasta dosyalarının düzensiz ve kısmi olarak teslim edildiği ve 11 hastanın raporlarına ulaşıldığı, taraflar arasındaki sözleşmelerin satıcı şirket tarafından verilmediğinden ulaşmanın mümkün olmadığı belirtilmesi üzerine dosyanın mevcut hali ile kardiyoloji uzmanından alınan raporda; 215 adet fatura edilen anjiyografilerin epikrizleri tam olan 5 kişide koroner anjiyografi yapılmasının uygun ve PTCA ve stent uygulamasının gerekli olduğu, hastalara stent ve PTCA işlemlerinin yapıldığı belirtildiği, ek raporda ise, hasta raporlarının tek tek incelendiği, hastalara kroner anjiyografi yapıldığı, sonrasında PRTCA ve stent yapılması gerektiği, bu hastalar için hayati öneme haiz olduğu, tıbbi bir hata olmadığı yönünde görüş bildirildiği, mahkemece de bu rapor hükme esas alınarak, davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Oysa yukarıda da belirtildiği üzere uyuşmazlık, aynı seansta uygulanan birden fazla PTCA (balon) ve birden fazla stent işlemlerinin herbiri için ayrı ayrı uygulama ücreti tahakkuk edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dosyaya temini sağlanan 11 hasta dosyasından sadece 5 hasta dosyası, hastaya uygulanan işlemlerin tıbbi gereklilik arz edip etmediği ve tıbbi bir hata olup olmadığı bağlamında değerlendirilmiş; mahkemece de bu değerlendirme uyuşmazlığa konu 215 hasta işlemine teşmil edilerek hüküm kurulmuştur.
Bilindiği üzere, HMK’nın 190 ncı maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında davacı taraf, uyuşmazlığa ilişkin hasta dosyalarını, epikrizleri vs. kayıtları dosyaya sunamamıştır. Kaldı ki, taraflar arasında 215 hastaya aynı anda PTCA ve stent işlemi uygulanmasına yönelik bir ihtilaf bulunmamaktadır, ihtilaf aynı seansta uygulanan birden fazla PTCA (balon) ve birden fazla stent işlemlerinin herbiri için ayrı ayrı uygulama ücreti tahakkuk edilip edilemeyeceğine yöneliktir.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde; uyuşmazlık tarihinde yürürlükte olan kardiyoloji ve kardiyovasküler cerrahi sözleşmesinin de dosyaya temini ile mevcut dosya kapsamı dikkate alınarak; konusunda uzman bilirkişi heyetinden, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.