16. Hukuk Dairesi 2013/3861 E. , 2013/5539 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ...; tapulama sırasında taşlık olarak tespit dışı bırakılan ve dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı taşınmaz bölümlerinin imar-ihya, bağışlama ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tescili istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında davalı ... davaya dahil edilmiştir. Davalı Hazine taşınmazın adına tescilini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen 31.10.2011 havale tarihli rapor ve eki haritada (A) harfiyle gösterilen 1.275,68 metrekare bölümün davacı adına tapuya tesciline, hak iddia edilen diğer taşınmaz bölümlerine yönelik vazgeçme nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına, taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline yönelik talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu yer, 1974 yılında yapılan tapulama sırasında "taşlık" niteliğiyle tespit dışı bırakılmıştır. Davacı ..., uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen 31.10.2011 havale tarihli rapor ve eki haritada (A) harfiyle gösterilen 1.275,68 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün imar-ihya, bağışlama ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tapuya tescilini istemektedir. Davalı Hazine, taşınmazın kamu malı niteliğinde meradan açma olduğunu ve davacı yararına mülk edinmeyi sağlayan zilyetlik koşullarının oluşmadığını öne sürmektedir. Mahkemece, davacı yararına zilyetlik yolu ile mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz bölümü kadastro çalışmalarında taşlık olarak tespit dışı bırakılmış olup tespit dışı bırakılma tarihindeki niteliğine göre, imar-ihyaya muhtaç bulunan yerlerden olmasına rağmen imar-ihya yoluyla kazanım koşulları yönünden yeterince araştırma yapılmadığı gibi taşınmazın niteliği itibariyle kazanılmaya elverişli olup olmadığı da duraksamasız belirlenmemiştir. Bir arazinin kullanım süresi, niteliği ve üzerinde imar ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. 15.12.2010 tarihli Harita mühendisi raporunda yılının belirtilmediği hava fotoğrafının ve memleket haritasının çakıştırılması neticesinde niza konusu taşınmazın bir kısmının ekili arazi, bir kısmının taşlık ve bir kısmının yol olduğu ancak değerlendirme yapılabilmesine olanak sağlayan fotogrametrik değerlendirme aletinin bulunmadığı belirtilmiş olduğuna göre hava fotoğrafı uygulaması yetersizdir. Uyuşmazlığın çözümü için gerekli hava fotoğraflarının kadastrodan sonraki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için dava tarihinden geriye doğru 20-30 yıl öncesine ait (1986 yılı öncesine ait) 1/20000 veya 1/25000 ölçekli hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskop aletiyle incelenmesi gerekir. Ayrıca, çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülmesi, taşınmazın sınırlarının belirlenebilmesi ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. O halde mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için, dava tarihine göre 20-30 yıl (1986 yılı öncesine) öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları ve memleket haritaları usulüne uygun ve tarihleri açıkça yazılmak suretiyle getirtilmeli, davalı hazine tarafından taşınmazın öncesinin mera olduğu öne sürüldüğüne göre ve çevresindeki taşınmazların 4753 sayılı Yasa uyarınca Toprak Tevzii Komisyonu çalışmaları sonucu tapuya bağlanmış olduğu dikkate alınarak bu Komisyon tarafından dava konusu taşınmaz bölümü hakkında ne gibi bir işlem yapıldığı sorulmalı, varsa mera tahsis kararları, ekleri ve haritaları getirtilmeli, yine komşu parsellerin tapulama tespitine uygulanan tapu ve vergi kayıtları getirtilmeli, bundan sonra, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, komşu kadastro çalışma alanındaki mahalle ya da köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi ve tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıkları ile üç ziraat mühendisi, kadastro fen bilirkişisi, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak uzman bilirkişi kurulu marifetiyle taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliği belirlenmeli, varsa mera tahsis kararı ve haritaları uygulanıp kapsamları belirlenmeli, dava konusu taşınmaz bölümünü içine alan mera tahsisi var ise meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukuken değer taşımadığı, taşınmaz yapılan tahsisin dışında ise toprak tevzii komisyonunun mera niteliğini değiştirme yetkisi bulunması nedeniyle tahsis dışında bırakılan taşınmazların öncesi mera olsa bile tahsisin kesinleşmesi ile birlikte mera niteliğinin kalkacağı ve koşullarının varlığı halinde mera niteliğinin kaldırıldığı tarihten itibaren zilyetlik yoluyla iktisabının mümkün olacağı göz önünde bulundurulmalı, bu durumda koşulların varlığını belirlemek bakımından taşınmazın hangi tarihte kim tarafından imar-ihyasına başlandığı, imar-ihyanın hangi tarihte bittiği, taşınmaz üzerinde ekonomik amacına uygun tarımsal zilyetliğin hangi tarihte başladığı ve kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğünün belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi sözleri, bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde giderilmesine çalışılmalı, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşılmalıdır. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.