9. Hukuk Dairesi 2010/39254 E. , 2013/1817 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı ve ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı şirkette 01.....1990 ile 30.07.2008 tarihleri arasında İngilizce öğretmeni olarak çalıştığını, 30.07.2008 tarihinde emeklilik nedeniyle iş akdinin sona erdiğini, davalı şirketin kıdem tazminatı olarak 24.500,00TL ödediğini, davalının bu miktar için ibraname verdiğini, davacıya ödenen kıdem tazminatının gerçekte ödenmesi gerekenden çok düşük olduğunu, kıdem tazminatı hesap edilirken davacının brüt maaşı değil, net maaşı dikkate alındığını, davacının bir sene içinde dört maaş ikramiye aldığı halde hesaplamada ikramiyenin dikkate alınmadığını, öğle yemeklerinin davalı şirket tarafından verildiği halde bunun da kıdem tazminatı hesap edilirken dikkate alınmadığını ileri sürerek eksik ödenen kıdem tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 01.....1990-....07.2008 yılları arasında davalı ... İşletmeciliği Tic ve San. A.Ş." e çalıştığını ve iş akdinin emeklilik nedeni ile sona erdiğini, davacıya, emeklilik nedeni ile kıdem tazminatı olarak 24.500,00-TL ödendiğini, ....07.2008 tarihli İbranamede davacının; "...yapılan hesaplamanın doğru olduğunu, içeriğini bir bütün olarak aynen kabul ile tüm hak ve alacaklarını tahsil ettiğini, her ne şekilde ve her ne nam altında olursa olsun başka hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını" kabul ve ikrar ile davalı şirketi ibra ettiğini, dava dilekçesinde kıdem tazminatı hesabının doğru yapılmadığı iddia edilse de; ibranameden de açıkça görüleceği üzere hesabın, davacı ... ..."un tüm hakları dikkate alınarak yapıldığını, davacının yapılan hesaplamanın tamamen doğru yapıldığını kabul ettiğini, davacının, davalı şirketten hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını, tüm hak ve alacaklarını tahsil ettiğini ve de davalı şirketi ibra etmesine rağmen ikame ettiği huzurdaki davanın, hukuki dayanaktan yoksun ve yersiz olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının imzaladığı ibranameyle, yazılı bilgilerin ve yapılan hesaplamanın tamamen doğru olduğunu, ibraname içeriğini bir bütün olarak kabul ettiğini bildirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İşçi ve işveren arasında işverenin borçlarının sona erdirilmesine yönelik olarak Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğü olan 01/07/2012 öncesinde yapılan ibra sözleşmeleri yönünden geçersizlik sorunu aşağıdaki ilkeler dahilinde değerlendirilmelidir:
a)-Dairemizin kökleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir (... ....HD. ........2010 gün, 2008/41165 E, 2010/29240 K.).
b)-İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez (... ....HD. ........2010 gün, 2008/37441 E, 2010/31943 K).
c)-İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.
Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanununun 21 inci maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
İbranamedeki irade fesadı hallerinin, 818 sayılı Borçlar Kanununun 31 inci maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir (... ....HD. 26.....2010 gün, 2009/27121 E, 2010/30468 K). Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
d)-İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir (... ....HD. ........2010 gün 2008/37372 E, 2010/31566 K).
e)-Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir (... ....HD 21.....2010 gün 2008/40992 E, 2010/39123 K.). Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz (... ....HD. 24.....2010 gün 2008/33748 E, 2010/20389 K.).
f)-Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır (... ....HD. 27.06.2008 gün 2007/23861 E, 2008/17735 K.). Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı haller ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır (... HGK. 21.....2009 gün, 2009/396 E, 2009/441 K).
g)-Yine, işçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir (... ....HD. ........2010 gün 2008/40032 E, 2010/31666 K).
h)-İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir (... ....HD. 24.....2010 gün, 2008/33597 E, 2010/20380 K). Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.
İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir (... HGK. 27.....2010 gün 2009/...-586 E, 2010/31 K. ; ... ....HD. ........2010 gün, 2008/33764 E, 2010/23201 K.).
Somut olayda, davacının 30/07/2008 tarihine kadar davalı işyerinde çalıştığı ve Temmuz ayına ait ücretinin de tam olarak ödendiği, ibranamenin ise, davacının işyerinden fiilen ayrılmadan önce, .../07/2008 tarihinde düzenlendiği anlaşılmakla, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda ibranamenin makbuz niteliğinde olduğu dikkate alınarak, giydirilmiş brüt ücret üzerinden kıdem tazminatının hesaplanması ve ödenen kısmın yasal faizi ile birlikte yapılacak hesaplamadan düşülerek bakiye kıdem tazminatına hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine ....01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.