17. Hukuk Dairesi 2014/2591 E. , 2014/3457 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... ile davalılar ..., ..., ... ve ... aralarındaki dava hakkında ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 13.07.2011 gün ve 2010/604 - 2011/585 sayılı hüküm dairemizin 02.07.2013 gün ve 2013/7650 – 2013/10497 sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiş olup, süresi içinde Davalı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı ...’a onun davalı ...’a onun da davalı ...’a satışına ilişkin tasarrufların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili ile davalı ... vekili davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş fark bulunduğu ancak davacının da bu taşınmazı düşük bedelle aldığı, davalı ...’ın diğer davalılar arasındaki ilişkiyi ve mal kaçırma kastını bilebilecek durumda olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dairenin 02.07.2013 gün ve 2013/7650 – 2013/10497 sayılı kararı ile 5. kişi konumundaki davalı ..."a yönelik temyiz itirazlarının reddine, diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiş olup bu kez davalı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi talebinde bulunulmuştur.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
İcra ve İflas Kanununu 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nın 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin davaları elinde kat"i (İİK.nun 143.md) yada geçici (İİK.nun 105.md) aciz belgesi bulunan alacaklılar açabilir. Bu husus davanın görülebilme koşulu olup mahkemece re"sen (kendiliğinden) gözönüne alınması gerekir. Aciz belgesinin dava açılmadan dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasından ve hatta hükmün Yargıtay"ca onanmasından veya bozulmasından sonra bile sunulma olanağı vardır.
Somut olayda davacı alacaklı tarafından dosyaya kesin aciz belgesi ibraz edilmediği gibi geçici aciz belgesi niteliğinde haciz tutanağıda ibraz edilmemiştir. Bu durumda davacı tarafa kesin veya geçici aciz belgesi niteliğinde haciz tutanağını ibraz etmesi için kesin süre verilmesi, aciz belgesi ibraz edilmediği takdirde ön koşulun bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi, aciz belgesinin ibrazı halinde ise, borçlu ile 3. kişi ... arasındaki tasarrufta yapılan satışta edimler arasında aşırı fark bulunması, İİK"nin 278/III-2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörülmesi, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamaması, edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceği nazara alınmadan ve davalı ...’ın da ceza davası kapsamına göre borçlu ...’nın alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olup olmadığı değerlendirilmeden davanın tümden reddi isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile dairenin 02.07.2013 gün ve 2013/7650 – 2013/10497 sayılı kararının 2. bendinin daire kararından çıkarılarak yerine yine yukarda belirtilen gerekçenin 2. bent olarak daire ilamına eklenerek, yerel mahkeme kararının bu bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, tashihi karar peşin harcın karar düzeltme isteyen davalı ..."a geri verilmesine 13.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.