17. Hukuk Dairesi 2013/2870 E. , 2014/3441 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 11.03.2014 Salı günü davacı vekili Avukat .... ile davalı vekili Avukat ... geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının işleteni olduğun zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası bulunmayan aracın karıştığı kaza sonucu ölen yolcular için davacının ödemek zorunda kaldığı maddi tazminatın rücuan tahsili için ....İcra Müdürlüğünde başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edildiği belirtilerek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; itirazın iptaline konu icra takibinin Şişli"de yapıldığı, yetkili Karakoçan İlçe Dairelerinde yapılmış bir icra takibi olmadığından dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiş olmasına rağmen AAÜT hükümleri uyarınca davalı lehine maktu yerine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil bozma nedeni ise de; bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK"nun geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"nun 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 2.bendindeki "AAÜT gereğince dava değeri üzerinden davanın rededildiği dikkate alınarak 46.087,13 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" tümcesinin çıkarılmasına, yerine "davalı vekilinin emeğine karşılık takdiren 1.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" tümcesinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine dair düzeltilerek onama ilamının taraflara tebliğinden itibaren 15 gün yasal süresi içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.3.2014 tarihinde Üye ... ve Üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
(Karşı oy) (Karşı oy)
-KARŞI OY-
Davanın ıslahı 6100 HMK 176 vd maddelerinde düzenlenmiş olup özellikle yasanın 176 ve 180 maddesi hükümlerine göre davanın tamamen ıslahı mümkündür. Ayrıca 6100 sayılı HMK"nın 177 maddesi hükmüne göre mahkemece tahkikata tabi davalarda tahkikat bitinceye kadar ve tabi olmayan davalarda muhakemenin sonuna kadar davanın ıslah edilebilmesi mümkün olacaktır. HMK 177 maddesi hükmüne göre de ıslah tarafların hazır olduğu duruşmada sözlü olarak yapılabileceği gibi dilekçe ile de yapılabilecektir. Öte yandan davanın tamamen ıslah edilmesi durumunda davacı taraf HKM 180 maddesi hükmüne göre yeni bir dava dilekçesi sunmak üzere bir haftalık süre hakkına sahiptir.
Bir davanın açılmasından sonra nihai karar verilene kadar o dava ayakta olup dava şartlarının bulunmaması veya hak düşürücü sürenin dolması gibi re"sen nazara alınacak usul eksiklikleri nedeni ile reddedilecek davalar dahil, nihai karar verilmedikçe derdesttir. Buna göre davanın ıslahı da mümkündür.
Somut olayda mahkemece tahkikatın bittiği tefhim edilmeden davacı vekilince 5.9.2012 günlü oturumda davanın tamamen ıslahı talebinde bulunulmuş, mahkemece yargılama 19.9.2012 gününe ertelenmiş, davacı vekilince yasal bir haftalık süre içerisinde 12.9.2012 günlü ıslah dilekçesi dosyaya sunulmuştur. Davada, başlangıçta tensip aşamasından bu yana dava şartı yokluğundan davanın reddi imkanı bulunduğu halde mahkemece bu yapılmamıştır. Bu durumda yerel mahkemece eldeki itirazın iptali davasının ıslah ile alacak davasına dönüştürülemeyeceği gerekçesi ile davanın reddi doğru değildir.(YGHK 26.11.1997 gün ve 19-761/999 sayı, Y.11.H.D 17.12.2005 gün 2004/12290 esas 2005/9833 karar sayı).
Bu halde davanın ıslahın mümkün olması nedeniyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken bu yöne ilişkin davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile kararın sair yönden düzeltilerek onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyız.
Karşı oy Karşı oy
... ...