Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/3638
Karar No: 2022/2443
Karar Tarihi: 29.03.2022

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/3638 Esas 2022/2443 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Bir doktor, acil servis bölümünde bir hastayı muayene etti ve hastayı başka bir doktora yönlendirdi. Ancak hastanın kırıkları yanlış teşhis edildiği için tedavi edilmedi ve hastanın ölümüne sebep oldu. Mahkeme, doktoru taksirle öldürme suçundan suçlu buldu. Ancak, mahkeme kararı temyiz edildi ve temyiz mahkemesi, doktorun ölüme sebep olduğuna dair yeterli kanıt olmadığı sonucuna vardı. Ancak, doktorun görevini kötüye kullandığına ve kusurlu olduğuna karar verildi. Mahkeme, doktora hapis cezası verildi, ancak bu ceza daha sonra adli para cezasına dönüştürüldü. Kanun maddeleri 85/1, 62/1, 50/1-a ve 52/2-4'tür. Bu maddeler, taksirle öldürme suçunu, görevi kötüye kullanma suçunu ve adli para cezasının hesabı ile ilgili maddeleri kapsar.
12. Ceza Dairesi         2020/3638 E.  ,  2022/2443 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Taksirle öldürme
    Hüküm : TCK'nın 85/1, 62/1, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyet

    Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Olay tarihinde sanığın Bursa/Çekirge Devlet Hastanesinde göğüs cerrahisi uzmanı doktor olarak görev yaptığı, acil servis bölümüne araç içi trafik kazası sonrası yaralanması nedeni ile ambulansla getirilen ...'ü muayene eden doktor acil servis pratisyen hekimi ...'ın tetkik sonuçlarının çıkmasının ardından ölen hastayı göğüs cerrahisi uzmanı sanığa yönlendirdiği, sanığın yaptığı muayene neticesinde konsültasyon notunda "sol omuzda ağrı ve karın ağrısı şikayetlerinin olduğu, PA akciğer grafisinde pnömotoraks ve kot fraktürünün olmadığı, akciğer parankiminin normal olduğu ve pataloji olmadığı" görüşüne yer vererek hastayı genel cerrahi uzmanı hekime yönlendirdiği devamında genel cerrahi bölümünden ortopediye yönlendirilen hastanın sol humerus başı kırığı tespiti ile bandaj ve takip önerisiyle taburcu edildiği, taburcu edildiği aynı gün eve geldikten kısa süre içerisinde vefat ettiği olayda;
    27/03/2013 tarihli İstanbul 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporunda ''...kişinin ölümünün genel beden travmasına bağlı ekstremite, omur ve çok sayıda kosta kemik kırıkları ile birlikte büyük damar yaralanmasından gelişen iç kanama ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana gelmiş olduğu" ile "06/09/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasına bağlı yaralanması ile kişinin ölümü arasında illiyet bağının olduğu"nun bildirildiği,
    Söz konusu aynı raporda "Hastanın konsültasyon muayenesini yapan göğüs cerrahisi uzmanı Dr. ...’in hastanın muayenesini yaptığı, çekilen grafilerin incelendiği, pnömotoraks ve kot fraktürü ve parankimal patoloji olmadığını bildirdiği, genel cerrahisi ve ortopedi uzmanları tarafından konsültasyonlarının önerdiğinin kayıtlı olduğu, dosyada mevcut olay tarihli Pa akciğer grafisinin kötü çekilmiş olması nedeniyle kosta kırıkları tespiti için uygun olmadığının görüldüğü, torakal vertebraları gösteren grafi bulunmadığı ve otopsisinde sağ 3-10 kostalarda ve sol 5-8 kostalarda midklavikuler hatta kırık olduğu, T9 omurdaki kırığın tanısının yeniden uygun teknikle grafi çektirilerek tanısının konulmamış olması nedeniyle göğüs cerrahisi uzmanı Dr. ...’in kusurlu olduğu,

    Trafik kazası sonrası kişide oluşan travmanın ağrılığı, yaygın seri kosta kırıkları ve torakal omur kırığının bulunması ve büyük damarda laserasyon tespit edildiği ve kişinin yaşı da dikkate alındığında zamanında tanı konularak uygun tedaviye başlanması halinde de kişinin kurtulmasının kesin olmadığı"nın bildirildiği ve aynı hususta düzenlenen Adli Tıp Kurumu İstanbul Birinci İhtisas Kurulunun 10/04/2013 tarihli raporunda da, aynı şekildeki ifadelere yer verilmesi suretiyle sanık tarafından zamanında tanı konularak uygun tedaviye başlanması halinde de ...'ün kurtulmasının kesin olmadığı yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmakla;
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin eksik incelemeye, oluşa, illiyet bağının bulunmadığına, sanık hakkında lehe hükümlerin uygulanmadığına ve sair nedenlere ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    Sanığın davranışları ile meydana gelen ölüm neticesi arasında nedensellik bağının kesin olarak belirlenemediği, bu nedenle sanığın meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulamayacağı, bununla birlikte sanığın, kosta kırıkları tespiti için tanı koymaya elverişli bulunmayan kötü çekilmiş Pa akciğer grafisine itibarla otopside tespit edilen sağ 3-10 kostalarda ve sol 5-8 kostalarda midklavikuler hatta kırıkları tespit edemediği ve torakal vertebraları gösteren grafi çekilmesini istemediği, yeniden uygun teknikle grafi çektirilerek T9 omurdaki kırığın tanısını koymamış olması nedenleriyle görevinin gereklerini yerine getirmekte ihmal gösterdiği, bu haliyle eyleminin TCK'nın 257/2. maddesinde düzenlenen ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçu kapsamında kaldığı değerlendirilerek, bu suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın TCK'nın 85/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi;
    Kabule göre de ;
    1- Sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi ile sonuç ceza olan adli para cezasının hesabında dikkate alınan tam gün sayısının gösterilmesi sırasında uygulama maddeleri olan TCK'nın 50/4 ve 52/3. maddelerinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
    2- Sanığa verilen taksitli adli para cezasının taksitlerinden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsiline karar verileceğinin ve ödenmeyen para cezasının hapis cezasına çevrileceğinin ihtaratı yerine "ödenmeyen taksitlerin aynı madde uyarınca tamamının tahsiline" karar verilerek TCK'nın 52/4. maddesine muhalefet edilmesi ve infazın kısıtlanması,
    Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA; 29/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi