
Esas No: 2016/1197
Karar No: 2018/44
Karar Tarihi: 09.01.2018
Zimmet - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2016/1197 Esas 2018/44 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zimmet
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Dosya ve UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, sanığın 2009 yılında işlediği iddia olunan zimmet suçundan Bartın Ağır Ceza Mahkemesince verilen 03/05/2011 tarih ve 2010/206 E. 2011/69 K. sayılı beraat kararının Dairemizin 15/01/2014 tarih ve 2012/12647 Esas, 2014/459 sayılı ilamıyla bozulduğu, bozma sonrası davanın aynı mahkemenin 2014/31 Esas numarasına kaydının yapıldığı ve halen derdest olduğu, anılan dosyanın suç tarihlerinin bir kısmının incelemeye konu 12/05/2009 tarihli iddianame kapsamında kaldığı anlaşılmakla, suç ve iddianame tarihlerine göre zircirleme suç hükümlerinin uygulanmasının söz konusu olabileceği, bu bağlamda suç vasfının, temel cezanın, zircirleme suç nedeniyle yapılacak artırım oranlarının belirlenmesi ve TCK"nın 248 ile 249. maddelerinin değerlendirilmesi bakımından anılan dosyayla birleştirilmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Mağdur ve tanık beyanlarına göre; sanığın zimmetine geçirdiği kabul edilen miktarın 213,85 TL olduğunun, fazlaya ilişkin miktarın ise mağdurların çoğunun yaşlı olması, kiminin okuma yazma bilmemesi, bir kısmının ise eksik ödenen miktarın ne kadar olduğunu hatırlamaması nedeniyle tespitinin mümkün olmadığının anlaşılması karşısında bu hususun sanık lehine değerlendirilmesi gerektiğinin, böylelikle zimmet miktarının suç
-2-
tarihi itibariyle günün ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü nazara alındığında pek hafif değerde olduğunun, bu itibarla sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 249. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
5237 sayılı TCK"nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmemesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı iptal kararının Resmi Gazete"nin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 09/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.