17. Hukuk Dairesi 2013/7625 E. , 2014/3431 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/10/2012
NUMARASI : 2011/412-2012/440
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm davalılar İçişleri Bakanlığı ve M.. E.. vekilince temyiz edilmiş, davalı M.. E.. vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 11.03.2014 Salı günü davacı vekili Avukat Z.B. ile davalı M.. E.. vekili AVukat E. A. ve davalı İçişleri Bakanlığı vekili Avukat F. T. geldiler. Diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olduğu aracın müvekkiline çarparak yaralanmasına neden olduğunu, davacının uzun süre tedavi gördüğünü tedavi giderlerini kendisinin ödediğini, belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 12.000 TL. maddi 3.000 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş,ıslah dilekçesi ile talebini 5.580 TL. tedavi gideri, 70.983,86 TL. işgöremezlik tazminatı olarak ıslah etmiştir.
Davalı M.. E.. vekili ve davalı içişleri Bakanlığı vekili kusur oranı ve tazminat miktarını kabul etmediklerini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, 2.800 TL. manevi tazminat ve 1.939,09 TL.
tedavi gideri, 70.983,86 TL. işgöremezlik tazminatının davalılar hazine ve M.. E..’ten tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı İçişleri Bakanlığı vekili ve davalı M.. E.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
I-Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. (6100 sayılı HMK"nın 294.) maddesine göre, mahkemece verilecek kararların açık olarak ve yüze karşı okunmak suretiyle tefhim edilmesi gerekir. Kural olarak tefhim gününde hükmün gerekçesi ile birlikte açıklanması gerekmekte ise de, gerekçeli kararın hemen yazılması her zaman mümkün olamayacağından mahkemenin önce vereceği kısa kararı yargılama oturumunda tefhim etmesi daha sonra gerekçeli kararı yazarak bu yasal zorunluluğu tamamlaması mümkün bulunmaktadır. Ne var ki, asıl olan kısa karardır. Sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olarak yazılması gerekir. 10.4.1992 gün ve 7/4 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nda da bu hususa değinilmiş, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olmasının başlı başına bozma nedeni olacağı kabul edilmiştir. Mahkemece kısa kararda “davalı sigortanın sorumluluğu poliçede yazılı 18.000 TL. limitle sınırlı olmak ve 2.2.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile“denildiği halde gerekçeli kararda sigorta şirketi hakkındaki hüküm kısmı çıkarılarak yazılmıştır .
Bu hal, HMK.nun 294 ve 297.maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, yeniden bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
II-Kabul şekline göre; mahkemece verilen ilk kararın davalı İçişleri Bakanlığı ve davalı M.. E.. tarafından temyiz edilmesi üzerine yapılan inceleme sonunda davacının yaptığı işin ne olduğu ve bu işe göre gelirinin net olarak belirlenmesi için karar bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, davacının yaptığı işin belirlenmesi için zabıta araştırması yapılmış ancak davacının kendi beyanı alınmış, ,inşaat kalfası olduğunu belirtmesi üzerine ilgili meslek kuruluşlarından gelir araştırması yapılmış, mahkemece alınan aktüerya uzmanı bilirkişi raporunda davacının asgari ücretin 4.76 katı gelir elde ettiği kabul edilerek hesaplama yapılmış ise de bozma ilamından önce alınan aktüerya raporunda davacının asgari ücretin 3 katı oranında gelir elde ettiği kabul edilerek hesaplama yapılmış olması ve buna göre verilen karar davalılar İçişleri Bakanlığı ve davalı M.. E.. tarafından temyiz edilmiş davalılar yararına bozma yapılmış olmasına göre davalılar yararına usulü kazanılmış haklar dikkate alınmadan karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Mahkemece yapılacak iş davacının yaptığı işin ve gelirinin net olarak belirlenmesi için davacıya bu konuda ispat imkanı verilmesi ve yaptığı iş belirlendikten sonra çalıştığı işyeri kayıtları veya bu konu ile ilgili kuruluşlara yazı yazılarak muhtemel gelirin tespit edilerek bu miktara göre tazminatın belirlenmesi gerekirken, gerekli araştırma yapılmadan ve usulü kazanılmış haklar dikkate alınmadan yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir
2-Mahkemece davacının yaralanması nedeniyle sürekli geçici ve sürekli işgücü kaybı nedeniyle aktüerya hesabı yapılması için mali müşavir tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda davacının emeklilik dönemi içinde aktif dönemdeki gelirinin %60’ı oranında gelir elde edileceği belirlenerek hesaplama yapılmış ise de yapılan hesaplama Yargıtay uygulamalarına uygun değildir. Davacının sürekli işgücü kaybı nedeniyle tazminat hesabı yapılırken Yargıtay uygulamalarına göre aktif dönem olan çalışma döneminde geliri belirlenip, emeklilik dönemi olan 60 yaş sonrasında asgari ücret tutarında gelir elde edeceği kabul edilerek hesaplama yapılması gerekirken yetersiz ve aktüerya konusunda ne şekilde uzman olduğu anlaşılamayan mali müşavir bilirkişiden alınan rapora göre karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Mahkemece geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı hesabı özel uzmanlık gerektiren konulardan olması nedeniyle aktüerya hesabı konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişilerden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken aktüerya konusunda uzman olmayan mali müşavir bilirkişiden alınan raporun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
3-Mahkemece verilen ilk kararda davaya konu olan kazada davalının %60 oranında davacının ise %40 oranında kusurlu olduğu belirlenmiş ve davalı tarafın temyizi üzerine yapılan inceleme sonunda tarafların kusur oranına ilişkin bozma yapılmamış olup, davacının da temyizi olmadığına göre kesinleşmiş olan kusur oranlarının esas alınması gerekirken mahkemece davalının 5/8 oranında kusurlu olarak kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı İçişleri Bakanlığı vekili ve davalı M.. E.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılar İçişleri Bakanlığı ve M.. E.."e verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı M.. E.."e geri verilmesine 11.3.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.