15. Hukuk Dairesi 2016/5689 E. , 2017/4062 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece takibin 240,34 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacak üzerinden % 20 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Alınması gereken peşin harç konusunda; 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre: Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir (2. md.). Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispî esas üzerinden, işlemin nev"i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır (15. md.). Değer tâyini mümkün olan hallerde dâva dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse dâvacıya tespit ettirilir. Tespitten kaçınma halinde, dâva dilekçesi muameleye konmaz (16/3. md.). Noksan tespit edilen değerler hakkında 30"uncu madde hükmü uygulanır (16/4. md.). Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınır (21. md.). Harçlar Kanunu 28. maddeye göre (1) sayılı tarifede yazılı nispî karar ve ilâm harcının 1/4"ü peşin alınır (28. md.). Yargılama sırasında tespit olunan değerin, dâva dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o oturum için yargılamaya devam olunur, takip eden oturuma kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilâm harcı tamamlanmadıkça dâvaya devam olunmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın işleme konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır (30. md.). Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz (32. md.). HMK"nın 120/1. maddeye göre de davacı, yargılama harçlarını mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
İşlemiş faiz talebi bakımından; muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş (kesin vade bulunması) veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde
bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır (TBK 117. madde). Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararı).
İcra takibinden sonra yapılan ödemelerle ilgili olarak; ilâmsız icra takibi yapılıp, itirazla takip durduktan sonra itirazın iptâli davası açılıncaya kadar geçen sürede borçlunun itiraza konu olan borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür. Bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Borçlu, icra takibine itiraz etmesine rağmen itirazın iptâli davası açılmadan önce itiraza konu borcu tamamen ya da kısmen öderse alacaklının itirazın iptâli davası ya da ödenen bölümle ilgili itirazın iptâli davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakla hukuki yararı bulunmayacaktır. İtirazın iptâli davasının amacı, itiraz üzerine durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptâli davası sonucunda verilecek itirazın iptâli ve takibin devamına dair karar yoluyla elde edilecek sonuç olan alacağın tahsili, borçlunun borcunu tamamen ya da kısmen ödemesiyle gerçekleşmiş olacağından ödenen kısımla ilgili bu sonucu sağlamak üzere dava açılmasında hukuki yarar kalmayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.10.2011 gün, 2011/19-532 Esas-2011/640 Karar sayılı karar, 09.02.2011 gün, 2011/13-29 Esas-2011/56 Karar ve 20.10.2004 gün, 2004/9-508 Esas-2004/562 Karar sayılı ilâmları).
İcra inkâr tazminatıyla ilgili olarak; itirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu"nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlu su tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir (HGK"nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; dava itirazın iptâli davası olup nispi harca tabi bir dava olduğundan dava değerinin üzerinden yatırılması gereken 1/4 oranında nispi peşin harç yatırılmadan dava esastan sonuçlandırılamaz. Davacı vekiline noksan harcın ikmâli için süre verilmeli,
yatırılmadığı takdirde dosya işlemden kaldırılmalı, yatırıldığı takdirde davanın esası incelenmelidir. Yapılacak incelemede, borcun takipten önce ve sonra yatırılan kısımları gözetilerek değerlendirme yapılması, takipten önce ödenen kısım için davanın reddedilmesi, takipten sonra yapılan ödemenin icra müdürlüğünce dikkate alınması gerektiğinin gözetilmesi, temerrüt ihtarnamesi olmadığı için işlemiş faiz istenemeyeceğinden takibin icra takip masrafları ve vekâlet ücreti yönünden devamına karar verilmesi ve İİK 67/2. maddedeki koşullar oluşmadığından icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı ve davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün temyiz eden davacı ve davalı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 21.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.