Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2523
Karar No: 2022/3903
Karar Tarihi: 21.04.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2523 Esas 2022/3903 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/2523 E.  ,  2022/3903 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
    DAVALILAR :


    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,davalı ...’ın istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    YARGITAY KARARI

    Davacı vekili, davalıların ve dava dışı ...’in imzası bulunan 26/06/2007 tarihli ''Tutanak'' başlıklı belge gereğince Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2010/22423 Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalıların haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu, takip borçlularından ...'in icra takibine itiraz etmediğini, davalıların ise borca ve imzaya itiraz ettiklerini, Antalya 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/791 Esas sayılı dosyasından yapılan yargılama sonucunda ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğunun tespit edilerek tebliğ tarihinin 25/07/2011 olduğuna karar verildiğini, takibe konu belgeye göre davalıların şahsi olarak müvekkiline 120.000,00 TL borçlu olduklarını ikrar ettiklerini, bu imzaların müvekkilinin gözü önünde atılmış olduğunu ileri sürerek, davalılarının icra takibine haksız itirazlarının iptali ile %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar vekili, takibe konu olan belgedeki imzaların müvekkillerine ait olmadığını, takibin usulsüz tebligat ile kesinleştirildiğini, buna ilişkin İcra Hukuk Mahkemesinde dava açtıklarını, tebligatın usulsüzlüğüne karar verildiğini, kaldı ki müvekkillerinin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, bu borcun müvekkillerinin değil, kooperatifin borcu olduğunu, müvekkillerinin ancak ve ancak böyle bir belgeyi kooperatif yöneticisi olarak imzalayabileceğini, kooperatife ait borcun müvekkilleri tarafından üstlenilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, tutanakta atıf yapılan 26/05/2006 tarihli sözleşmenin kimler arasında ve ne için yapıldığının ve şu anda böyle bir belge olup olmadığının dahi belli olmadığını, varsa bu belgenin davacı tarafça sunulması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davacının takibe konu belgeyi kendisinin yazdığını, davalıların da belgeyi imzaladıklarını beyan ettiğini her ne kadar sözleşmenin altında davalıların imzaları mevcut ise de, baştan beri borca itiraz edildiğinden, belgenin davacı tarafından sonradan doldurularak davalıların borçlandırıldığının adli tıp raporu ile sabit olduğu ve bu belge nedeniyle davalıların sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, bu hali ile davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararın davacı ile davalılardan ... tarafından istinaf edilmesi üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince; Adli Tıp Kurumunun 16/10/2018 tarihli raporundan; davalıların belgeye sonradan ilaveler yapılmak suretiyle borçlandırıldığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş yine davalı ...’ın istinaf başvurusu davalıların davacı tarafından belgeye sonradan ilaveler yapılmak suretiyle borçlandırıldığı Adli Tıp Kurumu raporuyla anlaşıldığı ve takip konusu belgeye dayanan davacının takip başlatmakta kötüniyetli olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine,davacının kötüniyetli olduğu anlaşıldığından alacağın %20'si oranında hesaplanan 24.000,00 TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak istinaf başvurusunda bulunan davalı ...'a verilmesine karar verilmiş,hüküm, davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, davalılar tarafından imzalanan 26.06.2007 tarihli tutanak başlıklı borç ikrarını havi belge ile borçlarını ödemediklerini tenzili için yapılan belge nedeni ile borçlarını ödemediklerini tenzili için yapılan takibe de haksız itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali isteği ile eldeki davayı açmıştır.
    Takibe dayanak olarak gösterilen 26.06.2007 tarihli ''Tutanak''başlıklı belge incelendiğinde 1. satırda İstifa edip parasını alan üyelerini adlarına yer verilmiş, 2. satırda ikinci cümleden itibaren,''Zaten istifaların parası ...’dan borç olarak ödenmiştir. Buna dayanarak
    1-... 26.05.2006 mukavelesinde de olduğu gibi borcumuz faiziyle birlikte 120.000(yüzyirmibin)YTL’yi bulmuştur. Bu meblağı ... ’a 1. ayda ödemeyi taahhüt ederiz,
    2-Bu borcu ödemezsek Antalya Duacı 138 parselde bulunan şahsi yerlerimizi alacaklıya vermeyi taahhüt ederiz. Aksi takdirde alacaklı istediği işlemi yapmakta serbesttir.
    3- Üstte bahsi geçen borcumuzu ödemeyi yapmadığımızda Antalya mahkemeleri ve icra daireleri yetkili ve ... şahsımızdan alacaklıdır.'' cümlelerine yer verilmiş 3. satır son cümlede ise,'' Bu borç tutanağı yazıldı okundu şahıslarca imza altına alındı . Mukavele yenilendi. Not Ödemeler bu kişilere elden nakit verilmiştir.'' cümleleri yer almıştır.
    Yukarıda takibe dayanak belge için polis kriminal müdürlüğünden alınan raporda yukarıda açıkça yazılan cümlelerin ilave yazım yoluyla yazıldıkları tespitine yer verilmiş ve itiraz üzerine alınan 16.10.2018 tarihli Adli Tıp Raporunda da diğer yazılar ile borçlandırma ibarelerinin bulunduğu yazıların fulaj, mürekkep renk tonu bakımından farklılık gösterdiği, bulundukları konuma sıkıştırılarak yazılmış oldukları, dolayısıyla diğer yazılar ile birlikte ve sırası dahilinde yazılmayıp, sonradan ilave edilmiş oldukları, söz konusu bölümlerdeki ibareler ile diğer yazılar arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından aynı el ürünü oldukları rapor edilmiştir. ilk derece mahkemesince sonradan davacı tarafından doldurularak borçlandırılan kısımdan dolayı davalıların sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, bu hali ile davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusu davalıların belgeye sonradan ilaveler yapılmak suretiyle borçlandırıldığı gerekçesiyle istinaf talebi reddedilmiştir.
    Takibe dayanak belge içeriğinde 26.05.2006 tarihli sözleşme içeriğine atıf yapılmış. Ancak, mahkemece söz konusu belgenin içeriği tartışılmamıştır.
    HMK'nin 207 maddesi gereğince (1086 sayılı HUMK. m.298); senetteki çıkıntı, kazıntı veya silinti ayrıca onanmamış ise, inkar halinde göz önünde tutulamaz. Bu tür çıkıntı, kazıntı veya silinti mahkemece senedin geçerliliğine ve anlamına etkili olacak nitelikte görülürse, senet kısmen veya tamamen hükümsüz sayılabilir. denilmektedir.Belge içeriğnde herhangi bir silinti,kazıntı olmadığı anlaşılmaktadır.
    Yine, davaya konu Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2010/22423 esas sayılı dosyada kıymet takdiri raporu tebliğ alındıktan sonra 03.08.2011 tarihinde davalılar ,davacı ve dava dışı 3. kişi olan ... hakkında dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçundan suç duyurusundan bulunmuş takibe dayanak belgedeki imzalarını inkar etmişlerdir. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 02.05.2012 tarih 2011/49934 soruşturma numaralı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında ,Antalya Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü tarafından düzenlenen 27/02/2012 tarih ve 2012/484 uzmanlık numaralı ekspertiz raporuna göre, belge üzerinde bulunan ..., ... ve ... adlarına atılı bulunan imzaların kendi ellerinden çıktığı, başta şikayetçi olmayan ...'in alınan anlatımında onun da imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek şüphelilerden şikayetçi olduğu imzaların müştekilere ait olduğu, böylece şüphelilerin kendilerine yüklenen özel belgede sahtecilik suçunu işlemedikleri gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmiş,bu kez davalılar ve dava dışı ... hakkında iftira suçundan dava açılmıştır.
    Antalya 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.12.2014 tarihinde 2012/447 Esas -2014/738 Karar sayılı ilamı ile sanıkların adli emanetin 2012/4168 sırasında kayıtlı bulunan tutanak başlıklı 26/06/2007 tarihli el yazısı ile yazılmış borçlanma belgesine istinaden haklarında girişilen icra takibi üzerine belgedeki imzalanın kendilerine ait olmadigi gerekçesi ile itirazda bulundukları ayrıca Cumhuriyet Savcılıgına şikayette bulundukları, bu nedenle Cumhuriyet Savcılığınca katılanlar hakkında yapılan soruşturmada alınan 29/03/2012 tarihli ekspertiz raporunda suça konu belgedeki imzaların sanıkların eli ürünü olduğunun tespit edildiği, bu şekilde sanıkların üzerlerine atılı iftira suçunu işledikleri gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve itiraz edilmeden kesinleştiği anlaşılmıştır.
    Dosya bir bütün olarak incelendiğinde, takibe dayanak belgede atıf yapılan 26.05.2006 tarihli belge taraflarca inkar edilmediği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, 26.05.2006 tarihli belge, takipsizlik dosyası,icra dosyası ve Antalya 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.12.2014 tarih 2012/447 -2014/738 sayılı dosyası kül halinde incelenerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme neticesinde karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirir.
    2-Bozma nedenine göre davacının ve davalı ...’ın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle HMK'nin 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının ve davalı ...’ın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın aynı Kanununun 373/2 maddesi uyarınca karar veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ...’a iadesine, 21/04/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi