Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/7796
Karar No: 2018/920
Karar Tarihi: 13.02.2018

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/7796 Esas 2018/920 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek deniz kumluğu olarak bırakılmasına karar verilmiştir. Davacılar, tapunun kamulaştırma yapılmadan el konulması nedeniyle 10.000 TL tazminat talep etmiştir. Davalı ise zamanaşımı ve hatalı işlem yapılmamasından ötürü tazminat gerektirmediğini belirtmiştir. Mahkeme, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya incelendiğinde, 4721 sayılı TMK'nın 1007.maddesi uyarınca tazminat istendiği tespit edilmiştir. Kararın dayandığı gerekçeye ve yapılan incelemeye göre, tapu iptal dosyasındaki tebliğlerin usulsüz olduğuna dair iddialar ispatlanamamıştır. Yargıtay, tapu iptal kararının kesinleştiği tarihle dava tarihi arasında 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu belirtmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 141. maddesi gereğince, ön inceleme duruşması öncesinde zamanaşımı defi dile getirildiği için davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Kanun maddeleri ise şöyledir: 4721 sayılı TMK'nın 1007.maddesi, 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi (818 sayılı Kanunun 125. maddesi) ve 6100 sayılı HMK'nın 141. maddesi.
20. Hukuk Dairesi         2017/7796 E.  ,  2018/920 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Davacı vekili, 12/12/2012 havale tarihli dava dilekçesi ile; davacıların ...köyü 143 ada 1 parsel nolu arsa vasıflı taşınmazda, ölü ... kızı ..."ndan intikal edecek 1/2 hissenin maliki bulunduklarını, Alanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/569 Esas 1993/631 Karar sayılı kararı ile taşınmazın tapu kaydının iptaline deniz kumluğu olarak bırakılmasına karar verildiğini, karara gerekçe olarak deniz kumluğu olan taşınmazın özel mülkiyete tabi olmayacağının gösterildiğini, taşınmazın Kıyı Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığını, davalının taşınmazı fiilen kullandığını, bu yerle ilgili davacılara ödenmiş bir bedel bulunmadığı gibi takas cihetine de gidilmediğini ifade ederek ...köyü 143 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle kamulaştırmasız el koyma suretiyle el atan davalıdan şimdilik 10.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesi ile tapu kapsamına alınmaması gereken bir taşınmazın her nasılsa tapu kapsamına alınmasının, daha sonra açılan dava ile hatalı işlemin düzeltilerek tapu sicili oluşturulan taşınmazın tapu kapsamı dışına çıkarılmasında tazminat gerektirir bir husus bulunmadığını, yasal hakkın kullanımının sonucu olarak iptal olunan tapu kayıtlarında vaktinde talep olunmayan, iddia edilmeyen tazminat talebinin aradan geçen 20 yılı aşkın bir süre sonra ileri sürülmesinin MK"nın 2 ve 3. madde uygulaması ile bağdaşmayacağını, bu sebeple hakdüşürücü süre ve zamanaşımı itiraz ve defilerini ileri sürdüklerini ifade ederek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007.maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, tazminat istemine dayanak yapılan eski 938 parsel sayılı taşınmazın 1959 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu 16800 m2 yüzölçümü ve tarla vasfı ile davacıların murisi ... ve... adına tescil edildiği, Hazine tarafından açılan dava sonucu Alanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/569 E - 1993/531 K sayılı ilamı ile 938 parsel kıyı kenar çizgisi içinde kalmasınedeni ile tapu kaydının iptaline deniz kumluğu olarak bırakılmasına karar verildiği hükmün arka sayfasında kararın taraflara “21/10/1994 - 1/11/1994 - 1/08/2000 - 2/8/2000 - 5/8/2000 - 8/8/2000 tarihlerinde tebliğ edildiği temyiz edilmeyen kararın 13/09/2000 tarihinde kesinleştiğinin şerh edildiği, her ne kadar davacılar vekili anılan dava dosyasında tebliğlerin usulüne uygun yapılmadığını, davacıların murisleri ...’ın 03.06.1994 tarihinde vefat ettiğini, buna rağmen hükmün en erken 21.10.1994 tarihinde tebliğ edildiğini ve davacıların bu karardan haberdar olmadıklarını ileri sürmüşlerse de; Hazine avukatlığından elde edilen dava dosyasının örneğinde Hazine vekilinin dosyaya sunduğu 7.06.2000 tarihli dilekçesi ile davacıların murisi ve diğer bir kısım tapu maliklerinin ölmesi nedeni ile mirasçılara tebliğ yapılarak hükmün kesinleştirilmesini istediği, dilekçe ekinde muris ...’ın mirasçılarını gösterir nüfus kayıtlarını sunduğu, bu dilekçe tarihinden sonraki tarihlere ilişkin tebliğ tarihlerinin kesinleşme şerhinde bulunduğu, davacıların murisi dışında tapu iptal dosyasında davalı sıfatı ile yer alan başka tapu maliklerinin de olduğu, kesinleşme şerhinde yazan en erken tebliğ tarihi olan ve davacıların murisinin ölüm tarihinden önce olan tebliğ tarihinin davacıların murisi dışındaki diğer tapu malikleri olabileceği, tebliğlerin usulsüz olduğunu ve tapu iptal kararının anılan tarihte kesinleşmediğini ileri süren davacıların iddia ettikleri hususları ispatlayamadığı, bu sebeple tapu iptal kararının hükümde yazan 13/09/2000 tarihinde kesinleştiğinin kabulü gerektiği, eldeki davanın ise 12/12/2012 tarihinde açıldığı, TMK"nın 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için, ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmediğinden, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki (818 sayılı Kanunun 125. maddesi) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulandığı, tapu iptal kararının kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasında 10 yıllık zamanaaşımı süresinin dolduğu, her ne kadar davalı vekilinin zamanaşımı defini dile getirdiği cevap dilekçesini süresinden sonra vermiş ise de;6100 sayılı HMK’nın 141. maddesinde; “ Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler” düzenlemesinin bulunduğu, dolayısı ile ön inceleme duruşmasından önce dile getirilen zamanaşımı defi dikkate alınarak davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 13/02/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi