Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2018/8260
Karar No: 2021/5852
Karar Tarihi: 20.04.2021

Danıştay 6. Daire 2018/8260 Esas 2021/5852 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/8260
Karar No : 2021/5852

KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE
BULUNAN (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

DİĞER DAVALI : … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, bozulmasına dair Danıştay Altıncı Dairesinin 26/03/2018 tarih ve E:2016/1084, K:2018/2551 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Mersin İli, Yenişehir İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın üzerindeki kısıtlılığın kaldırılması talebi ile yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İdare Mahkemesince, mülkiyet hakkını kullanabilmek için kısıtlılığının kaldırılması ya da taşınmazın kamulaştırılması talebinde bulunduğu anlaşılmakta ise de; esasen davacının uyuşmazlık konusu taşınmazı edindiği tarih itibarı ile taşınmaz için kısıtlılık durumunun mevcut olduğu, mülkiyet hakkının geçmişte belirli bir süre engellenmiş olma durumunun eski malikler açısından gerçekleşmiş olmasına karşın, 14/04/2014 tarihli satış işlemi sonucu mülkiyet sahibi olan davacı açısından kısıtlılık halinden kaynaklanan ve kısıtlılığın kaldırılmasını veya kamulaştırılmasını gerektirir mağduriyetinin henüz bulunmadığının açık olduğu bu nedenle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davacının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Altıncı Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usule aykırı bulunmuş ve ilgililerin herhangi bir süre kısıtlamasıyla karşı karşıya kalmaksızın her zaman 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesi kapsamında imar planı değişikliği yapılması istemiyle başvuruda bulunabileceği, bu istemlerinin idarelerce şehircilik ve planlama ilkeleri, kamu yararı, çevredeki nüfus, yoğunluk ve donatı dengesi yönünden irdelenmesi gerektiği, taşınmaza ayrıldığı amaç için ihtiyaç bulunmadığı sonucuna varıldığı takdirde imar planı değişikliği yapılmasının mümkün olduğu, İdare Mahkemesince, gerekirse yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle uyuşmazlık konusu taşınmazın imar planında belediye hizmet alanı olarak ayrılmasının şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığı, taşınmazın imar planındaki kısıtlılığının kaldırılıp kaldırılamayacağı yönünden irdeleme yapıldıktan sonra karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME TALEP EDENİN İDDİALARI : Davalı idare, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın imar plan tadilatı talebi yönünden Mahkemece hüküm kurulması gerektiği yönündeki gerekçesine karşı karar düzeltme isteminde bulunduğunu belirterek, buna göre; davacının imar planında değişiklik yapılması talebinin 3194 sayılı Kanunda yer alan şartları taşımadığı, davacının talebini aşacak ve davanın konusunu değiştirecek şekilde davanın niteliği konusunda yorum yapılarak bozma kararı verildiği, davacının tek dava dilekçesi ile terditli olarak, idari işlemin iptalini, bu istemi kabul edilmediği takdirde kamulaştırma yapılmasını veya tam yargı davasına dönüştürülmesine ilişkin talebinin 2577 sayılı Kanun kapsamında mümkün olmadığı, her işlem ve talep farklı nitelikte olduğundan ayrı ayrı dava açılmasının zorunlu olduğu, dava konusu parsel yönünden davanın açıldığı tarihteki imar planları dahi yürürlükte değilken, bu davayı imar plan tadilat teklifinin reddine yönelik açılan iptal davası olarak kabul etmenin başkaca hukuki ihtilaflara sebebiyet verebileceği ileri sürülerek Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı, davanın imar planlarının iptali talebini içermediği, yasal süreci tamamlanarak uygulamaya giren imar planları ile bir meselelerinin olmadığı, fiilen uygulanmayan veya uygulanamayan imar planlarında değişiklik ve/veya düzeltme yapılması gerektiği, Kanunda belirtilen süre içinde imar planında tahsis edildiği amacı gerçekleştirmek için gerekli işlemleri bu anlamda kamulaştırma işlemini yapmayarak dava konusu taşınmaz üzerindeki kısıtlılığın sürmesine neden olan davalı idarelerden mülkiyet hakkının kullanılmasının önündeki engelleri kaldırmasını istemesinin malikin en doğal hakkı olduğu, davalı idarenin karar düzeltme dilekçesindeki iddialarının Kanununun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin kabul edilerek Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Altıncı Dairesinin 26/03/2018 tarih ve E:2016/1084, K:2018/2551 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Mülkiyeti davacıya ait olan, Mersin İli, Yenişehir İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın 05/03/2007 onanlı 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "Belediye Hizmet Alanı" olarak ayrılmış olması nedeniyle üzerindeki kısıtlılığın kaldırılması, bu mümkün değilse kamulaştırılması talebi ile davacının davalı idarelere yaptığı başvuruların zımnen reddine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 35. maddesinde, "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmüne, 13. maddesinde ise, "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz." hükmüne yer verilmiştir.
Keza Anayasanın 90. maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukumuzun bir parçası haline gelen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 no'lu Ek Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde, "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir." hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 7. ve 8. maddeleri ile yerleşim yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla belirli nüfus kriterini aşan belediyelere imar planlarını hazırlama ve yürürlüğe koyma yükümlülüğü getirilmiştir.
Aynı Kanunun 10. maddesinde, "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisince kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek kamu kuruluşlarının bütçelerine konulur. İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa 07/09/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 33. maddesi ile eklenen Ek Madde 1'de ise "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
3194 sayılı Kanunun 13. maddesinin itiraz konusu birinci fıkrasında imar planlarında, resmi yapı, okul, cami, yol, meydan gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlerin, imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin devam edeceği öngörülmüştür. Yasanın 10. maddesinde de belediyelerin, imar plânlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde bu planı uygulamak üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlayacakları belirtilmiş, ancak Yasada bu plânların tümünün hangi süre içinde programa alınarak uygulanacağına ilişkin bir kurala yer verilmemiştir. 13. maddenin birinci fıkrası uyarınca imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerlerin mevcut kullanma şekillerinin ne kadar devam edeceği konusundaki bu belirsizliğin, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan bir sınırlamaya neden olduğu açıktır.
İmar plânlarının uygulamaya geçirilmesindeki kamusal yarar karşısında mülkiyet hakkının sınırlanmasının demokratik toplum düzeninin gerekleriyle çelişen bir yönü bulunmamakta ise de, itiraz konusu kuralın neden olduğu belirsizliğin kişisel yarar ile kamu yararı arasındaki dengeyi bozarak mülkiyet hakkını kullanılamaz hale getirmesi, sınırlamayı aşan hakkın özüne dokunan bir nitelik taşımaktadır.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de 23/09/1981 günlü Sporrong ve Lönnroth kararında, kamulaştırma izni ile inşaat yasağının uzun bir süre için öngörülmüş olmasının, toplumsal yarar ile bireysel menfaat arasındaki dengeyi bozduğu sonucuna varmıştır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasanın 13. ve 35. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir." nitelemelerine yer verilmiştir.
Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesinin sözü edilen kararında da atıf yapılan İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin 23/09/1981 gün ve 7151/75 sayılı Sporrong ve Lönnroth – İsveç kararında ise Mahkeme; başvurucuların taşınmazlarının uzun bir süre inşaat yasağı kapsamında tutulmasını ve bu sürede kamulaştırma yapılmamasını mülkiyet hakkına müdahale olarak kabul etmiş, bu durumun müdahaleyi ağırlaştırdığı kanaatine vararak, kararın devamında, başvurucuların mülkiyet haklarını kullanmalarının Sporrong Miras Şirketi olayında toplam 25 yıl, Bayan Lönnroth olayında on iki yıl engellendiğini, bu bağlamda uzatılmış yasakların mülk sahipleri üzerinde yarattığı olumsuz sonuçları hukukun üstünlüğü ile yönetilen bir Devlette olması gereken durumla bağdaştırılabilir görmediğini kaydetmiş, bu yasakların yarattığı durumun mülkiyet hakkının korunması ile genel menfaatin gerekleri arasında sağlanması gereken dengeyi bozduğunu, başvurucuların hukuki durumlarının gerekli dengenin bulunmamasına yol açtığını vurgulamış, sonuçları inşaat yasakları ile ağırlaştırılmış olan kamulaştırma izinlerinde (izin verilmemesi) her iki başvurucu yönünden 1 nolu Ek Protokolün 1. maddesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.
İmar planlarında kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerlerde kalan taşınmazlar üzerinde maliklerin tasarruf hakları kısıtlamakta, bu yerler kamulaştırma işlemine konu teşkil edeceğinden satış değerleri düşmekte, rayiç değerinden satılamamakta, ancak kamulaştırma bedeli alınmak suretiyle yarar sağlanabilmektedir. Kamulaştırma yapılmadığı takdirde, kişilerin temel haklarından biri olan mülkiyet hakkı süresi belirsiz bir zaman diliminde kısıtlanmakta ve bu durum mülkiyet hakkının özünün zedelemesine neden olmaktadır.
Yukarıda yer verilen İmar Kanununun 10. maddesi hükmüyle, belediyelere imar planının yürürlüğe girmesinden itibaren en geç üç ay içinde imar programını hazırlama, yatırımcı kuruluşlara imar planlarında kamu hizmetine ayrılan arsaları imar programı süresi içerisinde kamulaştırma, yine yetkili idari makamlara kamulaştırmaya ilişkin ödeneği yatırımcı kuruluşun bütçesine koyma mükellefiyeti yüklenmek suretiyle kanun koyucu tarafından kamu yararı adına fedakarlığa katlanmak durumunda kalan taşınmaz maliklerinin mülkiyet haklarının ihlal edilmesi sonucunu doğuracak şekilde uzun süre taşınmazlarının imar programlarına alınmadan bekletilmesi uygun görülmemiş ve idareye herhangi bir takdir yetkisi tanınmaksızın bağlayıcı sürelerle gerekli işlemleri yapma görevi yüklenmiştir.
Yine yukarıda yer verilen Kamulaştırma Kanunun Ek Madde 1 hükmü ile de uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, belediyelere uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamalarını yapma, ilgili idarelere de bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazları kamulaştırma yükümlülüğü getirilmiş, bunların yapılmaması halinde ise her hâlde mülkiyet hakkının kullanılmasına engel teşkil eden kısıtlılığın imar planı değişikliği yapılarak sona erdirilmesi yükümlüğü getirilmiştir.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacıya ait taşınmazın bulunduğu alanın Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi'nin … tarih ve … sayılı kararı ile kabul edilen Akdeniz-Toroslar-Yenişehir ve Mezitli İlçeleri 1/5000 ölçekli İlave ve Revizyon İmar Planında 'Park ve Yeşil Alan' olarak planlandığı, Yenişehir Belediye Meclisi'nin … tarih ve … sayılı kararı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ise "Belediye Hizmet Alanı" olarak ayrıldığı, söz konusu taşınmaza ihtiyaç olmasına ve planların yürürlüğe girmesinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen davalı idarelerce imar programına alınmadığı gibi ilgili idareler tarafından taşınmazın kamulaştırılmadığı da anlaşılmakta olup, imar programına alınmaması nedeniyle, davacının mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir zaman diliminde kısıtlandığı görülmektedir.
Bu durumda, davacı vekilinin 28/08/2014 tarihli başvurusu üzerine ilk planlamadan itibaren aradan uzunca yıllar geçtiği de gözönüne alındığında yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde uyuşmazlık konusu belediye hizmet alanı kullanımının hangi idarenin (Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı veya Yenişehir Belediye Başkanlığı) ihtiyacı sebebiyle ayrılmış ise bu husus gözetilmek suretiyle mülkiyet hakkının özgürce kullanımını engelleyen ve hakkın özüne dokunan kısıtlayıcı durumun kaldırılması gerekirken, davacının başvurusunun zımnen reddi yolundaki işlemlerde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 20/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X) :
Dava dosyasının incelenmesinden, Mersin İli Yenişehir İlçesi … Mahallesi … ada …parsel sayılı 1.136,90 m² olan taşınmazın 1998 yılında yapılan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile Park ve Dinlenme Alanı olarak ayrıldığı, 2007 yılında yapılan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile Belediye Hizmet Alanı olarak ayrıldığı, dava dilekçesine ekli Tapu Senedi'nin incelenmesinden davacının dava konusu taşınmazla mülkiyet bağının ise 17/01/2012 tarihli satış işlemi ile kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bakılan davada, davacının mülkiyet hakkını kullanamamaktan yakınarak, mülkiyet hakkını kullanabilmek için kısıtlılığının kaldırılması ya da kamulaştırılması talebinde bulunduğu anlaşılmakta ise de; esasen davacının uyuşmazlık konusu taşınmazı edindiği tarih itibari ile taşınmaz için kısıtlılık durumun mevcut olduğu, yukarıda belirtilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında belirtilen mülkiyet hakkının geçmişte belirli bir süre engellenmiş olma durumunun eski malikler açısından gerçekleşmiş olmasına karşın, 17/01/2012 tarihli satış işlemi sonucu mülkiyet sahibi olan davacı açısından kısıtlılık halinden kaynaklanan ve kısıtlılığın kaldırılmasını veya kamulaştırılmasını gerektirir mağduriyetinin henüz bulunmadığı açık olduğundan dava konusu işlemde hukuka aykırılık, Mahkeme kararında hukuki isabetsizlik bulunmadığından kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi