17. Hukuk Dairesi 2014/4135 E. , 2014/3309 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09/10/2012
NUMARASI : 2011/118-2012/224
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili müvekkiline zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı, davalıya ait aracın dava dışı üçüncü kişiye ait araca çarpması sonucu anılan araçta meydana gelen hasar tutarının hak sahiplerine ödendiğini belirtip olayın sigortalı araç sürücüsünün kasdi hareketiyle gerçekleşmesi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava dışı araç için ödenen 7.631,15 TL’nin 31.03.2009 ödeme tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili zaman aşımı definde bulunup, davaya konu aracı uzun süreli kira sözleşmesiyle dava dışı kişiye kiraladığını, bu nedenle işleten sıfatı kalmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan S.. K.. davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre davalı finansal kiralama şirketinin daha önce ödediği tazminatı rücu hakkının bulunmadığı, bu açıdan davacının davasının husumet nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Finansal Kiralama Kanunu’nun 17/2. maddesi uyarınca, kiralayan şirket, mülkiyeti kendisine ait olan finansal kiralama konusu malı sözleşme süresince sigorta ettirmek zorundadır. Sigorta primlerinin ödenmesi kiracıya aittir.
2918 Sayılı KTK.’nun 91. maddesinde ise, işletenlerin bu kanunun 85/1 maddesine göre sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Finansal kiralama şirketinin KTK.’nun 3. maddesinde tanımlanan işleten sıfatını taşımadığı, aracın işleticisinin kiracı olduğu açıktır. Ancak, KTK.’nun 95. maddesinde, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği öngörülmektedir.
Görüldüğü üzere, davalı finansal kiralama şirketinin işleten sıfatını taşımaması, onun kiracısıyla arasındaki iç ilişkiye ait bir sorundur ve sigortacının trafik sigortasına dayalı olarak tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda başvurabileceği kimse, aracın gerçek işleteni kim olursa olsun, sadece sigorta sözleşmesinin tarafı olan sigorta ettiren olduğundan davalı şirket sigorta poliçesinin ve sigorta genel şartlarının kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür.
Davacı sigorta şirketi, sigortalı aracın dava dışı üçüncü kişiye ait araca sigortalı araç sürücüsünün kasıtlı olarak çarparak zarar verdiğini iddia etmiştir. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.a maddesi uyarınca, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasdi bir hareketi sonucunda meydana geldiği taktirde sigortacının sigorta ettirene rücu imkânı bulunmaktadır.
O halde mahkemece, meydana gelen hasardan dolayı, olayın sigortalı aracın sürücüsünün kasdi bir hareketi sonucunda meydana gelmesi nedeniyle, davacı sigorta şirketinin sigorta ettiren konumundaki davalı şirkete rücu imkânı bulunduğunun kabulü zorunlu olup, işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 10.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.