13. Hukuk Dairesi 2016/20247 E. , 2018/3041 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelenmenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, ailece tatil yapmak üzere geldikleri ... da 30/07/2010 günü 13 yaşındaki oğulları ... "un aniden rahatsızlanması üzerine davalı ... Tur. İnş. Ve Tic. Ltd. Şti"ne ait olup yine aynı davalı tarafından işletilmekte olan sağlık kuruluşuna başvurduklarını, küçük ... "un sağ yumurtalığının şişmesi nedeni ile şikayetlerini dile getirdirdiklerini ve davalı Doktor ... tarafından muayene edildiğini, akabinde istenen birtakım tahlil ve işlemlerin yapılmasının ardından enfeksiyon teşhisi konularak çocuğa bağlanan serumla birlikte kaldıkları hotele gönderildiklerini, davalı doktor tarafından verilen tüm tavsiye ve talimatların yerine getirilmiş olmasına rağmen şikayetlerin sona ermek bir yana giderek arttığını, oğullarının dayanılmaz ağrılar çekmeye başlaması üzerine, davalı doktora bildirilmişse de durumun geçici ve normal olduğu cevabının alındığını, artan şikayetler üzerine başvurulan ... Üniversitesi Hastanesi"nde yapılan tetkiklerde ise çocuğun sağ yumurtalığının burkulmuş olup yanlış teşhis ve tedavi nedeni ile fonksiyonunu yitirdiğinin tespit edildiğini, akabinde yumurtalığın ameliyatla alınmak zorunda kalındığını, söz konusu sağlık durumunun düzenlenen doktor raporlarıyla da sabit olduğunu, hastalığın tanısının yanlış yapılması ve tedavinin gecikmesi, tedavi sürecine bağlı olarak iyileşme şansının ortadan kaldırıldığını, davalıların kusuru neticesinde çocuğun daha gencecik yaşta sağlığında telafisi imkansız kayıplar yaşadığını, bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, manevi zararlara binaen davacılardan baba ... için 5.000,00TL, davacı anne ... için 5.000,00TL ve diğer davacı küçük ... için 40.000,00TL olmak üzere toplam 50.000,00TL tutarındaki manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı doktorun yanlış teşhis ile tedavi uygulaması ve ihmalkar davranılması sonucu çocuğun sağ testisinin kaybına neden olunmasından kaynaklı manevi tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle, vekil konumunda olan doktorların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmeleri gerekir.
Mahkemece, dosyaya kazandırılan ve hükme esas alınan Adli Tıp 3. ihtisas Kurulu"nun 30.03.2015 tarihli raporunda,
"Hasta ... "un 30.07.2010 tarihinde davalı hekimce görüldüğü ve orşit tanısı ile tedaviye alındığı, Scrotumda, ağrı ve şişlik ile gelen hastanın ayırıcı tanısında testis torsiyonu da düşünülmesi ve bu yönde değerlendirme yapılması gerektiğinin klasik tıbbi bilgi olduğu, testis torsiyonu yönünden değerlendirme yapılmamasının tıbbi eksiklik olduğu, ancak, testis torsiyonlarında 4-6 saat içinde tanı ve tedavi yapıldığında testisin korunabildiği, aksi halde testis kaybı olduğu, hastanın ağrısının 29.07.2010 günü başladığı, hekime 1 gün sonra, 30.07.2010 tarihide gittiği dikkate alındığında, ilk muayenede tanı konulması halinde dahi testisin kaybının söz konusu olacağı oy birliği ile mütalaa olunur." denilmiştir. Davacılar tarafından işbu rapora çeşitli itirazlarda bulunulmuşsa da mahkemece reddedilmiştir.
İşbu raporda, davalı doktor tarafından "testis torsiyonu" tanısının düşünülmemesi ve bu yönde değerlendirme yapılmaması tıbbi eksiklik olarak nitelendirilmiş ancak bununla birlikte doktora geç başvurulduğuna değinilmek suretiyle kaybın yine de yaşanacağı belirtilmiştir. Davacılar, doktora geç başvurulmadığı itirazında bulunmaktadırlar. O halde mahkemece, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, konularında uzmanların, özellikle çocuk üroloji uzmanının da bulunduğu, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle, davalı doktora başvurunun gecikmiş olup olmadığı ve sonuca etkisi ayrıntılı değerlendirilmek suretiyle, dava konusu olayda davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, taraf itirazlarına açıklayıcı cevap verir nitelikte rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek, eksik incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.