Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/28285
Karar No: 2015/18074
Karar Tarihi: 21.05.2015

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2013/28285 Esas 2015/18074 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2013/28285 E.  ,  2015/18074 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA : Davacı, tazminat ve manevi tazminat alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hüküm süresi içinde davacılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, davacı ... ile akdettiği iş sözleşmesi ile 16.07.2004 tarihinden itibaren genel operasyon müdür yardımcısı olarak çalışan davalının aynı gruba dahil diğer davacı şirket bünyesinde de istihdam edildiğini, yaptığı görev sebebiyle müvekkili şirketin ticari bilgi ve sırlarına vakıf olduğunu, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra aynı konuda faaliyet gösteren ve davacı şirketlerin rakibi konumunda olan ...."de işe başladığını, rekabet yasağı ve gizlilik sözleşmesine aykırı davranarak davacı şirketlerin zararına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, sözleşme hükümleri çerçevesinde 30.000,00 TL tazminat ile 1.000,00 TL manevi tazminatın faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
    Davalı vekili; her iki davacı şirketin aynı gruba dahil şirketler olduğunu, iki şirket arasında organik bağ bulunduğunu, ... arasında akdedilmiş iş sözleşmesinin 16.03.2010 günlü devir sözleşmesi ile ... Şti."ne devredildiğinden, iş sözleşmesinin devri ile devreden işveren ile işçi arasındaki hukuki ilişkinin ortadan kalktığını, iş sözleşmesinden kaynaklanan her türlü hak ve borçlar iş sözleşmesini devralan ... Şti."ne geçtiğinden davacılardan ..."nin sözleşmeye davalı olarak bir talep hakkı olamayacağını, iş sözleşmesinin işvereni ... Şti. tarafından 11.05.2010 tarihinde ekonomik gerekçeye davalı olarak 4857 sayılı İş Kanunu"nun 17. maddesine göre ihbar-kıdem tazminatı ödenmek suretiyle feshedildiğinden Borçlar Kanunu"nun 352/2. maddesine göre davacı ..."nin rekabet yasağına aykırılıktan dolayı dava açamayacağını, taraflar arasında akdedilmiş rekabet yasağı sözleşmesinde Borçlar Kanunu"nun 348. ve müteakip maddelerinde yazılı şartların gerçekleşmemiş olduğunu, geçersiz sözleşmeye davalı olarak davacının bir talepte bulunamayacağını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.

    Mahkemece, Borçlar Kanunu"nun 352/2. maddesinde "iş sahibinin işçinin feshi muhik göstereceke bir kusuru yok iken sözleşmeyi feshetmesi yahut iş sahibinin feshi haklı gösteren bir kusuru dolayısıyla akit işçi tarafından feshedilmiş ise işçi aleyhine rekabet yasağına muhalefetinden dolayı dava ikame edilemeyeceği " hükmü bağlanmış olup, yeni Borçlar Kanunu"nun 447/2. maddesinde de sözleşmenin haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işveren yükletilebilen bir sebeple işçi tarafndan feshedilirse rekabet yasağının sona ereceği" hükmünün öngörüldüğü, böylece iş sözleşmesinin işçinin kusuru olmaksızın işveren tarafından feshedilmesi halinde rekabet yasağının ortadan kalkacağı ve işverenin rekabet yasağına aykırılıktan dolayı dava açamayacağı, davalı işçinin iş sözleşmesi bir kusuru olmaksızın işverenlikçe ekonomik gerekçelerle 4857 sayılı Kanun"un 17. maddesine göre ihbar-kıdem tazminatları ödenmek suretiyle feshedildiği, taraflar arasındaki rekabet yasağının sona eren bir rekabet yasağı sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunamayacağı, diğer yandan davalınan sır saklama yükümlülüğünü ihlal ettiği ve bu davranışı ile şirkete zarar verdiği iddiasının ispatlanamadığı, bu sebeple davacının gizlilik sözleşmesine dayalı olarak davalıdan bir talep hakkı olamayacağı, Borçlar Kanunu"nun 49. maddesinde öngörülen manevi tazminat talep şartlarının gerçekteştiğinin ispatlanamadığı gibi gerek gizlilik sözleşmesi gerekse rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık sebebiyle doğacak zararlara karşılık cezai şart öngörülmüş olmakla, davacının manevi tazminat talep hakkınında olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, süresi içinde davacılar vekili temyiz etmiştir.
    Dosya içeriğinden, davalının davacılara ait işyerlerinde 16.07.2004-11.05.2010 tarihleri arasında genel operasyon müdür yardımcısı olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin, son işveren ... Şti. tarafından ekonomik sebeplerle 4857 sayılı Kanun"un l7. maddesine göre feshedildiği,iş sözleşmesinin 13. maddesinde,“ ....Davalının işin ifası sırasında muttali olacağı işverenin finansal ve insan kaynakları hakkındaki politikalarına ilişkin olanlar başta olmak üzere her türlü yazılı ve sözlü bilgiyi, bu bilgilere ilişkin belgeleri bilgisayar programlarını ve bilgi taşıyan her türlü malzemeyi ve suretlerini muhafaza edeceği ve bu bilgi ve döküman gizli tutmakla sorumlu olduğu, bu hükme konu bilgilerin gizliliğinin sözleşmelerin sona ermesi halinde dahi korunacağını, hiçbir zaman açıklanmayacağını, bu hükme aykırı davranışı halinde işverenin zararını tazminle mükellef olduğunu kabul ettiği, rekabet yapma yasağı başlıklı 14. maddesinde, “Bu sözleşmenin yürürlükte olduğu sürece ve sözleşmenin sona ermesinden sonra 1 yıl süre ile bu sözleşme ile yükümlendiği işi gerek kendisi ve gerekse işveren ile rekabette olan 3. kişiler nam ve hesabına yapmamayı ya da böyle bir işe ortak olmamayı, herhangi bir sıfat ve surette katılmamayı, aksine davranışı halinde 20,000.00 $ tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği", gizlilik sözleşmesinde de, “Bu sözleşme gereğince taşıdığı unvan ve görev sebebiyle öğrendiği ve işverenin 3. şahısların bilmemesini istediği ve özellikle rakip firmaların öğrenmemesinde işverenin menfaati bulunan her türlü gizli bilgileri ifşa etmeme, gizli tutma yükümlülüğü altına girdiğini ve gizlilik sözleşmesinin hizmet sözleşmesinin devam ettiği müddetçe ve hizmet sözleşmesi ne sebeple sona ererse ersin, sona erme tarihinden itibaren üç yıl süre ile geçerli olacağını, gizlilik sözleşmesinin ihlâlinin iş sözleşmesinin sona erme tarihinden sonra gerçekleşmiş ise işten ayrıldığı tarihteki son ücretinin 12 katı tutarında cezaî şart ödemeyi kabul ve beyan ettiği”, davalının iş sözleşmesinin feshinden sonra bir yıllık süre içinde Marin ..."ne ait işyerinde çalışmaya başladığı anlaşılmıştır.
    Dava rekabet yasağının ihlali sebebiyle kararlaştırılan tazminatın ve manevi tazminatın ödetilmesi isteğine ilişkindir. Dava konusunun, 4857 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, buna bağlı olarak iş mahkemesinin görevli olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
    5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 1.maddesi ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 29.06.1960 tarihli, 1960/13 ve 1960/15 sayılı kararında; iş mahkemelerinin, işçi sayılan kimselerle (Kanunun değiştirilen 2"nci maddesinin C, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında “iş

    sözleşmesinden doğan” veya “iş kanuna dayanan” her türlü hak iddialarından doğan hukuki uyuşmazlıkların bu mahkemelerde çözümleneceği açıklanmıştır.
    Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 348. maddesince, "İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerin esrarına nüfus etmek hususlarında işçiyle müsait olan bir hizmet sözleşmesinde her iki taraf, sözleşmenin hitamından sonra işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapmamasına ve rakip bir müessesede çalışmamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olmamasını şart edebilirler. Rekabet memmuniyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfusundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar hükmüne sebebiyet verebilecek ise caizdir. İşçi sözleşmenin yapıldığı zamanda reşit değilse rekabet memnuniyetine dair olan şart batıldır." Madde metninden de anlaşılacağı üzere bu madde, sözü edilen sırlara vakıf işçinin mukavele yapmak şartıyla işten ayrılması halinde aynı işi kendi adına yapmamasını, rakip bir müessesede çalışmamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olmamasını düzenlemektedir. Düzenleme hizmet sözleşmesi içinde yer almakla birlikte hizmet sözleşmesi süresince yapılmaması gereken bir hususu değil, hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra yapılmaması gereken bir hususta düzenleme getirmektedir.
    Hizmet sözleşmesinin devamında yapılan bir sadakatsizlik, bu ister sözleşme ile düzenlensin ister kanunla düzenlensin iş mahkemesinde görülecek bir davanın konusunu oluşturacaktır. Oysa somut uyuşmazlıkta davacı taraf davalının sözleşmenin sona ermesinden sonra gerçekleşen eylemi sebebiyle cezai şart istemektedir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibarıyla davanın iş mahkemesinde görülmesini gerektirir bir durum mevcut değildir. Ayrıca ticari sırrın ne olduğunun değerlendirilmesinin uzman mahkemelerce yapılması gerektiği de yadsınamaz bir gerçeklik olduğu gibi, "Rekabet Yasağı" kavramı da piyasa şartlarıyla sıkı sıkıya bağlı bulunan ticari bir konudur. Kaldı ki, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 4. maddesiyle kanun koyucu çok açık bir şekilde, mülga 818 sayılı Kanun"un 348. maddesinden kaynaklanan davaların mutlak ticari davalardan olduğunu öngörmüştür. Mutlak ticari davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticari niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardandır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29.02.2012 tarih 2011/11-781 esas- 2012/109 karar sayılı ilamında da hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen, mülga 818 sayılı Kanun’un 348. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken uyuşmazlıklara ilişkin davaların 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3.maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığı ve mutlak ticari davaların görülme yerinin ise açık biçimde ticaret mahkemeleri olduğu belirtilmiştir
    Açıklanan sebeplerle, mahkemece mutlak bir ticari dava olan davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, esasa ilişkin hüküm kurulmuş olması hatalı olup bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Bu sebeplerle mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.05.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi