
Esas No: 2020/2033
Karar No: 2020/3949
Karar Tarihi: 01.10.2020
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2020/2033 Esas 2020/3949 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın onanmasına ve bozulmasına ilişkin yukarda belirtilen ilamın karar düzeltme yolu ile incelenmesi Hazine ile ... ve Arkadaşları tarafından süresinde istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 6717, 7709, 8232 ve 11352 parsel sayılı ve sırasıyla 13.076.75, 7.023.00, 15.903.00 ve 10.804,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, toprak tevzi çalışmaları sonucunda oluşturulan tapu kayıtları nedeniyle, davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... ve arkadaşları, miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tapu iptali ve adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 30.12.2019 tarih 2016/14518-2019/9192 Esas-Karar sayılı ilamıyla dava konusu 8232 ve 11352 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki hükmün onanmasına, çekişmeli 6717 ve 7709 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise, keşif yapılmaksızın işin esası hakkında karar verildiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiş olup, bu kez Dairemiz ilamına karşı davacılar vekili ile davalı Hazine vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
1- Dosya içeriğine, mahkeme kararında belirtilip, Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere, davacı, dava dilekçesiyle 11352 parsel hakkında dava açmış olup, yargılama sırasında dava konusu edilen taşınmazın mera niteliği ile sınırlandırılan 1154 parsel olduğu anlaşıldığı halde davasını bu yönde ıslah etmemiş olmasına ve mera niteliği ile sınırlandırılan taşınmazlar hakkındaki davanın Hazine yanında taşınmazın bulunduğu İlçe Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesine de yöneltilmesi gerektiği halde, davacı tarafça bu usuli işlemler yerine getirilmediğine göre, davanın artık 11352 parsel sayılı taşınmaza yönelik olduğunun kabulü gerektiği anlaşılmakla, davacı tarafın 11352 parsel hakkındaki Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteği yerinde değildir.
2- Davacılar vekilinin dava konusu 8232 parsel hakkındaki onama ilamına ilişkin karar düzeltme talebinin incelenmesinde Mahkemece, dava dilekçesinde davacıların taşınmazın 40-50 yıldır murisleri tarafından kullanıldığını beyan etmeleri karşısında davanın açıldığı 2005 yılından geriye doğru 50 yılın düşülmesi halinde zilyetliğin başlangıcının en iyi ihtimalle 1955 yılı olacağı, bu durumda Hazine tapusunun oluştuğu 1963 yılı itibariyle 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de dava konusu 8232 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli olmadığı gibi, mevcut dosya kapsamına göre bu sonuca ulaşılması da mümkün görünmemektedir.
Dosya kapsamına göre; çekişmeli 8232 parsel sayılı taşınmazın, toprak tevzii sonucu Hazine adına oluşan tapu kaydı kapsamında kaldığı gerekçesiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği ve yapılan keşif sonucunda fen bilirkişisi tarafından toprak tevzii paftası ile kadastro paftasının çakıştırılması suretiyle düzenlenen rapora göre de, dava konusu taşınmazın Hazine tapusu kapsamında kaldığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Çözümlenmesi gereken husus çekişmeli taşınmaz üzerinde, Hazine tapusunun oluştuğu 1963 yılına kadar, davacılar lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14. ve 46/1. maddesinde öngörülen zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacılar vekili tarafından verilen dava dilekçesinde, davacıların 40-50 yıldır zilyetliklerinin bulunduğu belirtilmekte ise de, bu tarihlerin genel beyan niteliğinde olduğu ve davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunun"un 46/1. maddesine dayalı olarak açıldığı anlaşılmakta olup, keşifte dinlenen 1930 doğumlu yerel bilirkişi ..."nin, aklının yettiğinden beri davacıların murisi ... ve onun da ölümü ile de davacıların taşınmaza zilyet ve tasarruf ettiğini bildirdiği, 1937 ve 1938 doğumlu tanıkların da benzer beyanlarda bulunarak davacı tarafın zilyetliğinin 40 yılı çoktan aştığını söyledikleri, dosyada bulunan belirtmelik tutanağına göre davacıların murisi ...’ün işgalinde olduğu yazılmak suretiyle Hazine adına belirtmesinin yapıldığı, aynı tapu kaydı kapsamında kalan 8230 parselin gerçek kişi adına tespit ve tescil edildiği ve 8233 parselin yine gerçek kişi adına hükmen tescil edildiği anlaşıldığı halde bu deliller Mahkemece tartışılmamış, Hazine adına tapu kaydının oluştuğu 1963 tarihinde önceki tarihlere ait hava fotoğrafları incelenmeksizin, 1992 tarihli hava fotografı üzerinde inceleme yapılmak suretiyle, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmiştir.
Hal böyle olunca; sağlıklı sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmazı içerir en eski tarihli hava fotoğraflarından başlayarak (Dairemizce yapılan başkaca dosyaların temyiz incelemesi nedeniyle bu bölgede 1956 yılına ait hava fotograflarının bulunduğu bilinmektedir) 1992 yılına kadar mevcut tüm stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından getirilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, 1963 tarihinden geriye doğru 20 yıl öncesini bilebilecek kadar yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi kurulu ve ziraat mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, davaya konu taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu ve kimden nasıl intikal ettiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesine çalışılmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi heyetinden, yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazın sınırlarını ve niteliklerini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde keşfi takibe ve denetlemeye elverişli, dava konusu taşınmaz bölümlerini komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor düzenlemeleri, istenilmeli, ziraat mühendisi bilirkişisinden, taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş renkli fotoğraflarını içeren bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; komşu 8233 parselin tesciline esas hüküm dosyası getirtilerek incelenmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek, çekişmeli taşınmaz üzerinde Hazine tapusunun oluştuğu 1963 yılına kadar davacılar lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14. ve 46/1. maddesinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmek suretiyle sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik incelemeye ve dosya kapsamına uygun bulunmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle çekişmeli 8232 parsel hakkındaki hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekirken maddi hataya dayalı olarak onandığı anlaşılmakla, Dairemizin 30.12.2019 tarih 2016/14513-2019/9191 Esas-Karar onama ilamının ortadan kaldırılmasına ve dava konusu 8232 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükmün yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA,
3- Davalı Hazine vekilinin çekişmeli 6717 ve 7709 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki bozma ilamına ilişkin karar düzeltme isteminin incelenmesine gelince; Davacılar vekili tarafından, aynı iddia ve sebeple çok sayıda taşınmaz hakkında Mahkemenin 2015/488 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, yargılama sırasında 8232 ve 11352 parseller hakkındaki davanın tefrik edilerek eldeki 2011/490 Esasına kayıtlı dosya üzerinden yargılamaya devam edildiği, dava konusu 6717 ve 7709 parseller hakkındaki davanın da yine asıl dosyadan tefrikle 2011/491 esasına kaydedilerek yargılamasının bu dosya üzerinden yürütüldüğü anlaşılmakta olup, Mahkemece bu husus gözden kaçırılarak eldeki davanın konusu olmayan 6717 ve 7709 parseller hakkında hüküm kurulması isabetsiz olduğundan, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken, Dairemizce yapılan temyiz incelemesinde, 6717 ve 7709 parseller hakkındaki davanın tefrik edilerek yargılamanın başka dosya üzerinden yürütüldüğü gözden kaçırılmak suretiyle, hükmün, işin esası hakkında araştırma ve incelemeye yönelik olarak bozulduğu anlaşılmakla, davalı Hazine vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile 6717 ve 7709 parsel hakkındaki Dairemizin 30.12.2019 tarih 2016/14518-2019/9192 Esas-Karar sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılmasına ve mahkeme hükmünün az yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 01.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.