Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2008/29
Karar No: 2009/35

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2008/29 Esas 2009/35 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü         2008/29 E.  ,  2009/35 K.
  • 1475 SAYILI İŞ KANUNU UYARINCA VERILEN IDARI PARA CEZASININ KALDIRILMASI ISTEMIYLE 5326 SAYILI KABAHATLER KANUNU’NUN YÜRÜRLÜĞE GIRDIĞI TARIHTEN ÖNCE İDARE MAHKEMESINDE AÇILAN DAVANIN, İDARİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI
  • İŞ KANUNU ( 14. maddesi yürülükte ) (1475) Madde 25

"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı           : Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü

            Vekilleri         : Av. F.M.A. – Av. S.Y.

            Davalı                        : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı                       

O  L  A  Y       : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Diyarbakır Bölge Müdürlüğü’nün 22.1.2003 gün ve 363 sayılı işlemi ile, 1475 sayılı İş Kanunu’nun 25/b maddesine muhalefet edildiğinin tespit edildiğinden bahisle 3493 sayılı Kanun’la değişik 108. maddesine dayanılarak 98/c maddesine göre para cezası verilmiştir.

Davacı vekili, para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

DİYARBAKIR 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 8.4.2004 gün ve Değişik İş:2003/755 sayı ile, itiraz eden vekilinin Diyarbakır Sigorta İl Müdürlüğü tarafından verilen (Karakaya Hes İşletme Müdürlüğü ünvanlı işyerine) 22.1.2003 tarih ve 363 sayılı idari para cezasına itiraz ettiği, 10.6.2003 tarih ve 25134 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4857 sayılı Yasa’nın özürlü ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğuna aykırılık hallerini düzenleyen 101. maddesi gereğince Kurumca verilen idari para cezalarına karşı yine aynı Yasanın 108. maddesine göre, verilen idari para cezalarına dair kararların 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliği tarihinden itibaren en geç 7 gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edebileceğinden ve ceza yargılamasında görev kamu düzenine ilişkin olup, davanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulması gerekli emredici bir usul hükmü olduğundan, CMUK’nun 7 ve 263. maddesi gereğince görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

DİYARBAKIR 1. İDARE MAHKEMESİ; 7.12.2006 gün ve E:2004/1297, K:2006/2336 sayı ile, 1475 sayılı Kanun’un 25, 98 ve 108. maddeleri uyarınca çalıştırılması gereken sayıda özürlü ve eski hükümlü personel çalıştırılmadığından bahisle davacı şirket adına kesilen 32.866,00YTL tutarındaki 22.1.2003 tarihli ve 363 sayılı idari para cezası işleminin iptalinin istenildiği, 1475 sayılı Kanun’un dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 3493 sayılı Yasa ile değişik 108/2. maddesinden söz ederek, dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirketin 1475 sayılı Yasa ile yükümlü olduğu sayıda özürlü ve eski hükümlü personel çalıştırmadığı iddiaları üzerine 18.12.2002 tarihinde son beş yılı kapsayacak şekilde yapılan teftişte 1475 sayılı Kanun’un 25. maddesine aykırı olarak özürlü ve eski hükümlü personel açığının giderilmediğinin tespit edilmesi üzerine dava konusu edilen idari para cezasının 22.1.2003 tarihinde tesis edildiğinin anlaşıldığı, bakılan davada, işlem tarihi itibariyle 1475 sayılı Yasa’nın 108. maddesi uyarınca tesis edilen idari para cezalarına karşı sulh ceza mahkemesinde dava açılmasının icap ettiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bunun üzerine para cezasına karşı ikinci kez adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

DİYARBAKIR 2. SULH CEZA MAHKEMESİ; 12.4.2007 gün ve D. İş:2007/294, D. İş K:2007/294 sayı ile, muteriz vekilinin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü tarafından müvekkili Genel Müdürlük bünyesinde özürlü personel sayısının eksik olduğundan bahisle haklarında idari para cezası tanzim edildiğini, Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi’ne yapmış oldukları itirazın Mahkeme tarafından görevsizlik kararı verilerek yargı yeri olarak sulh ceza mahkemelerinin gösterildiğini, bu nedenle yasal süre içerisinde Mahkemelerine müracaat ettiklerini, söz konusu idari para cezasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, Anayasa Mahkemesi’nin 4.10.2006 tarih ve 2006/75-99 Karar sayılı kararı ile, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesinin 8.2.2006 günlü 5454 sayılı Yasa’nın 5. maddesi ile değiştirilen 4. fıkrasının "Kurumca itirazı reddedilenler kararın kendilerine tebliği tarihinden itibaren 15 gün içerisinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler" biçimindeki üçüncü tümcesi iptal edildiğinden ve iptal kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere SSK tarafından uygulanan idari yaptırım kararının denetiminin adli yargı merciince yapılmasının uygun olmadığı, bu tür yaptırımların denetim yerlerinin idari yaptırımın gereği olarak idari yargı yeri olması gerektiğinden CMK nun 3-5 maddeleri uyarınca Mahkemelerinin görevsizliğine, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 2.3.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre:

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

            Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına da karar verilmiştir.

Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nce re’sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın 19.  maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacağından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 1475 sayılı Kanun’un 25, 98 ve 108. maddelerine göre verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

1475 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinde, çalıştırma zorunluluğu, 98. maddesinde, hizmet akdine ilişkin cezalar düzenlenmiş; Yasanın 108. maddesinin ikinci fıkrasında ise, idari nitelikteki para cezalarının ilgililere usulüne göre tebliğ edileceği, bu para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine itiraz edilebileceği, itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu öngörülmüşken; anılan Kanun 22.5.2003 tarih ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi ile,  -14. madde hariç- yürürlükten kaldırılmış,  geçici 1. maddesinde “Diğer mevzuatta 1475 sayılı İş Kanununa yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır”  hükmüne yer verilmiştir.

Kaldırılan 1475 sayılı Yasa’nın yerine yürürlüğe konulan 4857 sayılı İş Kanunu’nun 108. maddesinde, bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği öngörülmüşken; 8.2.2008 gün ve 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 23.1.2008 gün ve 5728 sayılı Kanun’un 578. maddesinin öö bendi ile, 22.5.2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanun’un 108 inci maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış; son olarak anılan madde, 15.5.2008 tarihli 5763 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle; “ Bu Kanunda öngörülen idari para cezaları, 101 ve 106 ncı maddelerdeki idari para cezaları hariç, gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce verilir. 101 ve 106 ncı maddeler kapsamındaki idari para cezaları ise doğrudan Türkiye İş Kurumu İl Müdürü tarafından verilir ve genel esaslara göre tahsil edilir. 106 ncı maddeye göre verilecek idari para cezası için, 4904 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin (h) bendindeki tutar esas alınır” şeklinde değiştirilmiş; madde hükmü  26.5.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu’nda idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır.         

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konu­sunda ta­raflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir ya­sayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Buna göre, davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürür­lüğe girmesin­den sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hüküm­lerinin varlığı ha­linde, mahkemece görevsizlik kararı ve­rilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapı­lan bir ka­nun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gel­miş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) da­vaya bakmaya devam etmesi gerekir.

1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun Geçici 2. maddesinde, “Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibariyle idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idari yaptırım kararları hakkında uygulanmaz” denildiği, İdare Mahkemesinde davanın Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önceki 2004 yılında açıldığı; öte yandan, dava konusu edilen para cezasına ilişkin Yasadaki görev hükmünün 8.2.2008 tarihinde yürürlükten kalktığı, görev kuralı­nın geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesinin bulunduğu nedenleriyle, idare hukukunun bir müeyyidesi olan dava konusu idari para cezasından do­ğan uyuşmaz­lıkta idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesinin 19. madde kapsamında görülen başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 19. madde kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi’nce verilen 7.12.2006 gün ve E:2004/1297, K:2006/2336 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.3.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi