![Abaküs Yazılım](/6.png)
Esas No: 2017/2007
Karar No: 2021/2121
Karar Tarihi: 20.04.2021
Danıştay 3. Daire 2017/2007 Esas 2021/2121 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2017/2007
Karar No : 2021/2121
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kanuni temsilcisi olduğu … Bilişim Sistemleri ve Danışmanlık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında başlatılan vergi incelemesi sırasında ilk hesaplara göre 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 13. maddesinin 1. bendi ile 17. maddesinin 1. bendi gereğince davacı adına 30/11/2015 tarihinde ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk tesis edilmesine yönelik işlemin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da yer alan teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk işlemlerinin kamu alacağının cebren tahsil ve takip usulleri olmayıp, icrai muamelelere başlamadan önce kamu alacağını korumaya yönelik işlemler olduğu, bu nedenle bu tür işlemlerin asıl kamu borçlusu, diğer bir anlatımla verginin mükellefi veya sorumlusu hakkında tesis edilebileceği, söz konusu işlemlerin kanuni temsilciler hakkında uygulanmasına olanak bulunmadığı, kanuni temsilcilerin ancak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca kesinleşen ve şirketten tahsili olanaksız hale gelen borçlardan dolayı sorumlu tutulabileceği, henüz tahakkuk etmemiş vergi borçlarından bu aşamada sorumlu olmalarının düşünülemeyeceği, dolayısıyla esas amme borçlusu olmayan kanuni temsilciler adına teminat isteme, ihtiyati tahakkuk, ihtiyati haciz gibi amme alacağının korunmasına ilişkin işlemlerin uygulanabileceğine dair bir açıklık olmadığından dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı hakkında tesis edilen işlemlerin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Verilen kararın usul ve hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile Vergi Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz istemilerinin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca bu kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 20/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X). KARŞI OY:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 9. maddesinin ilk fıkrasında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplamalara göre belirlenen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği; 13. maddede ihtiyati haczin, maddede sayılan hallerden herhangi birinin mevcudiyeti halinde hiçbir müddette mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla derhal uygulanacağı öngörülmüş, aynı madenin 3. bendinde ise borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması veya hileli yollara sapması ihtimallerinin bulunması söz konusu hallerden sayılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "kanuni temsilcilerin ödevi" başlıklı 10. maddesinde; tüzelkişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 3. maddesinde de amme borçlusu teriminin; amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısların yanında bunların kanuni temsilcilerini de ifade edeceği hüküm altına alınmıştır.
Sözü edilen düzenlemeler ile şirket alacaklarından sorumlu tutulabilecek olan kanuni temsilciler aynı zamanda şirket borçlarından ihtiyati haciz aşamasında da sorumlu tutulabileceklerinden, Vergi Dava Dairesince, kamu alacağının borçlusu limited şirketin kanuni temsilcisi olduğunda duraksama bulunmayan davacı hakkında ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk yoluna gidilmesini gerektiren 6183 sayılı Kanun'da belirtilen hallerin bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden temyiz isteminin kabulüyle Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği oyuyla Daire Kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.