17. Hukuk Dairesi 2014/3541 E. , 2014/3259 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/11/2013
NUMARASI : 2013/89-2013/300
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın görevsizlik nedeni ile usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı HDI Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı aracın davalı ASKİ ile dava dışı şirket arasında yapılan sözleşme uyarınca su tesisat işinin yapımı sırasında gerekli trafik işaretlemelerinin yapılmaması nedeni ile bir başka araç ile trafik kazasına karışması sonucu diğer araçta hasar oluştuğunu, bu hasar bedelinin karşılandığını belirterek ödenen tazminat tutarının davalı ASKİ"nin hasarın oluşmasındaki % 50 kusur oranına tekabül eden 3.753,50.-TL maddi tazminatın 13.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı ASKİ Genel Müdürlüğü vekili, tesisat yapım işinin yükleniciye sözleşme ile bırakıldığını, bu bakımdan sorumluluklarının bulunmadığını, husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı aleyhine hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davada adli yargı yerinin görev olmadığı, görevli mahkemenin idari yargı mahkemesi olduğu gerekçesi ile idari yargı yönünden davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TTK"nun 1301. maddesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde, herhangi bir davanın, o hukuk sistemine dahil yargı kollarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığın hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel koşullarından olup mahkemece resen dikkate alınması gereklidir.
TTK"nın 18. maddesinde kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları belirtilmiş, aynı Yasanın 12/II. maddesinde su, gaz, elektrik dağıtım, telefon, radyo ile haberleşme ve yayın yapma gibi işlerle uğraşan müesseselerin ticarethane sayılacakları hükme bağlanmıştır.
İSKİ’nin kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı kanunun ek 5. maddesinde bu kanunun diğer Büyükşehir Belediyelerinde de uygulanacağı açıklanmış, ek 6. maddesinde 5363 sayılı Ankara Su Tesisatının Belediyeye Devri ve İşletilmesi Hakkındaki Kanunu 23.11.1981 de yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır. Böylece ASKİ de 2560 sayılı kanuna tabi bir kuruluş haline gelmiştir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da, bu tarihten sonra 2560 sayılı Kanuna tabi olan ASKİ’nin, gördüğü hizmetin kamu hizmeti olmasına rağmen, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle TTK"nın 18/I. maddesi anlamında tacir sayılacağını ve tacir olan davalı ile davacı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan (TTK m. 3) davaya bakma görevinin adli yargının görevine girdiğini 21.09.1983 gün ve Esas 1980/II – 2721 Karar, 1983/323 sayılı kararında benimsemiştir. Her ne kadar 12.02.1959 gün 1958-17E.1959-15K sayılı idari eylemlerle ilgili bir içtihadı birleştirme kararı mevcutsa da 23.11.1981 tarihinde yürürlüğe giren 2560 sayılı yasanın hükümleri karşısında anılan içtihadı birleştirme kararının ASKİ ve İSKİ bakımından uygulama alanın kalmadığı sonucuna varılmalıdır. Nitekim bu hususlar, YHGK’nın 29.11.1995 gün 1995/11-647 esas, 1043 karar sayılı içtihadında da aynen kabul edilmiştir.
Bu durum karşısında, TTK"nın 3, 11, 12/11, 14, 18/1. maddeleri ve 2560 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davalı ASKİ’nin tacir, davacının iddia ettiği olayın ise, haksız fiil niteliğinde olduğu ve tacirin haksız fiilinden kaynaklanan tazminat davasının adli yargıda bakılması gerektiği nazara alınarak işin esasına girilip sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca davacı vekili müvekkili sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı aracın diğer bir araca vermiş olduğu zararın ödendiği ve ödenen bu hasar bedelinin rücuen tahsilini talep ettiklerini ileri sürmüş ise de mahkemece dava dilekçesinin açıklattırılması ve davacı sigorta şirketi tarafından yapılan
sigorta sözleşmesine ilişkin poliçenin dosyaya ibrazının sağlanması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 06.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.