20. Ceza Dairesi 2018/5426 E. , 2019/3361 K.
"İçtihat Metni"
Yüksek Adalet Bakanlığı"nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Ankara 29. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/05/2017 tarihli ve 2017/135 esas, 2017/682 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 01/10/2018 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında 11/08/2012 tarihli “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı"nca yürütülen soruşturma sonucunda, 06/12/2012 tarihli, 2012/128025 soruşturma, 2012/36550 esas ve 2012/15834 sayılı iddianame ile TCK’nın 191/1-2 ve 53.maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
2- Ankara 18. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 23/10/2013 tarihli, 2013/616 esas ve 2013/246 sayılı kararı ile, sanık hakkında TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın 21/11/2013 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği, infazı için Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"ne gönderildiği,
3- Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün 19/12/2013 tarihli çağrı yazısının, mernis adresi olduğu belirtilerek Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre 02/01/2014 tarihinde muhtara teslim edildiği, 15/01/2014 tarihli uyarılı çağrı yazısının aynı adrese mernis adresi olduğu belirtilerek Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre 29/01/2014 tarihinde tebliğ edildiği, yasal süre içinde müdürlüğe başvurmaması nedeniyle evrakın İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 13/02/2014 tarihli kararı ile kapatılarak 19/02/2014 tarihinde Cumhuriyet savcılığına gönderildiği,
4- Kanun yararına bozma istemine konu Ankara 29. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/05/2017 tarihli, 2017/135 esas ve 2017/682 sayılı kararı ile, ısrar şartı gerçekleşmediğinden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verildiği, kararın 01/06/2017 tarihinde kanun yoluna gidilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan şüpheli ... hakkında ... sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair Ankara 18. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 23/10/2013 tarihli ve 2013/616 esas, 2013/246 sayılı kararını müteakip, sanığın kararın yerine getirilmesi için yapılan tebligata rağmen denetimli serbestlik müdürlüğüne süresinde başvurmaması sebebiyle yapılan yargılama sonucunda, sanığa sadece bir kez tebligat yapıldığı, ısrar şartının gerçekleşmediğinden bahisle hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin Ankara 29. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/05/2017 tarihli ve 2017/135 esas, 2017/682 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre,
1- Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesi"nin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerine uymamakta ısrar edeceği nazara alındığında, somut olayda Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün çağrı kağıdının ... sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca 03/01/2014 tarihinde tebliğ edildiği, ... sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, ... sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata ... sayılı Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce düzenlenen 19/12/2013 tarihli ve 2013/4352 DS sayılı müzekkeresinin bilinen son adresi yerine, öncelikle mernis adresine çıkartıldığı anlaşılmakla tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmaması şartının gerçekleşmediği, bu durumun ısrar olarak kabulünün mümkün bulunmadığı esasen denetimli serbestlik tedbirine kaldığı yerden devam edilmesi gerektiği, kamu davası hakkında durma kararı verilerek yükümlü hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesinin gerektiğinin gözetilmemesinde,
2- ... sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde hüküm çeşitlerinin tahdidi olarak sayıldığı, somut olayda mahkemesince açılan kamu davası hakkında durma kararı verilerek, şüpheli hakkında geçerli tebligat işlemleri yapılarak müracat etmesi halinde denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, anılan Kanun"da düzenlenmeyen hüküm kurulmasına yer olmadığı şeklinde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek Ankara 29. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/05/2017 tarihli ve 2017/135 esas, 2017/682 sayılı kararının ... Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
1- ... sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen, ... sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesi ile kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan başlatılan soruşturmada, Cumhuriyet Savcısı tarafından beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verileceği, Cumhuriyet savcısının, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyaracağı, kişinin, erteleme süresi zarfında, kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ve uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması hâlinde hakkında kamu davası açılacağının hükme bağlandığı, dosya kapsamına göre,
Sanık hakkında verilen denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında, sanığa, 10 gün içinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren çağrı kağıdının tebliğ edilmesi ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerine uymamakta ısrar edeceği dikkate alındığında, incelenen dosyada; Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı kağıdının ... sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca 02/01/2014 tarihinde tebliğ edildiği, ... sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, ... sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata ... sayılı Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine ilişkin açıklama düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce düzenlenen 19/12/2013 tarihli ve 2013/4352 DS sayılı çağrı yazısının bilinen son adresi yerine, öncelikle mernis adresine çıkartıldığı anlaşılmakla tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmaması şartının gerçekleşmediği, bu durumun ısrar olarak kabulünün mümkün bulunmadığı, denetimli serbestlik tedbirine kaldığı yerden devam edilmesi gerektiği, kamu davası hakkında durma kararı verilerek yükümlü hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- ... sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde hüküm çeşitleri sınırlı olarak sayılmıştır.
İncelenen dosyada; mahkemesince açılan kamu davası hakkında durma kararı verilerek, geçerli tebligat işlemleri yapılarak başvurması halinde denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, anılan Kanun"da düzenlenmeyen hüküm kurulmasına yer olmadığı şeklinde karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D)Karar:
Açıklanan nedenlere göre; kamu davası hakkında durma kararı verilerek, denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, ... sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nda düzenlenmeyen “hüküm kurulmasına yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi kanuna aykırı olup, kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden; Ankara 29. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/05/2017 tarihli ve 2017/135 esas, 2017/682 sayılı kararının ... sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 29/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.