10. Hukuk Dairesi 2015/19202 E. , 2015/21688 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilâmına uyularak ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ve davalı ... San. ve Ticaret Limited Şirketi ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada mahkemece verilen ilk karar, dairemizin 19.03.2015 günlü ve 2014/3790 Esas; 2015/5216 K. sayılı ilamıyla; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hâkimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlı olup, ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahip olduğu için, hukuk hâkiminin, ceza hâkiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkûmiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hususu üzerinde durularak, meydana gelen olay nedeniyle dosya arasından varlığı anlaşılan ve bu ceza davasında mahkûm olduğu anlaşılan dava dışı kişiler bakımından maddi olguların bağlayıcı olduğu da dikkate alınarak aralarında asıl işveren ve taşeron ilişkisinin irdelenmesi, ceza davasının da içeriği gözetilmek suretiyle; yeniden bir kusur raporu alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğine işaret edilerek, araştırma yapılmak üzere bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararım bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararma uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereğinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
Eldeki davada, bozma sonrasında mahkemece bozmaya uyulmuş olmakla bozma içeriğindeki hususlara uyulması mecburiyetine rağmen, dosya arasına ceza davası örneği getirtilmeksizin, henüz kesinleşip kesinleşmediği belli olmayan, başka bir deyişle ancak kesinleşmesi halinde güçlü delil olarak sayılabilecek tazminat dosyasında alman kusur raporunun esas alınması suretiyle, herhangi bir kusur raporu aldırılmaksızın karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, önceki bozma kararımızda belirtildiği üzere, sigortalının açtığı tazminat dosyası ve ceza dosyası da celbedilerek, davalı şirketin Kurumda tescilli işyeri dosyasının celbi ile davalı şirket ile dava dışı şahıslar arasında 506 sayılı Yasa"nın 87’nci maddesi kapsamında asıl işveren-taşeron ilişkisinin varlığının irdelendiği, ceza mahkemesinde belirlenen maddi olguların bağlayıcı olduğu ve dikkate alınması gereği ile meydana gelen olay hakkında, soyut ifadelere dayanmayan, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerekeceği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı ve dayanağı mevzuat hükümleri ayrıntılarıyla irdelenerek, iş kazasının olduğu meslek kolu ile iş ve işçi güvenliği konusunda uzman bilirkişi kurulundan alınacak kusur raporu ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsizdir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek, uyulan bozma karârı gereklerine göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekili ve davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalılardan ..."e iadesine, 08.12.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.