Esas No: 2021/4849
Karar No: 2022/2686
Karar Tarihi: 06.04.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/4849 Esas 2022/2686 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2021/4849 E. , 2022/2686 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hükme yönelik, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 27.02.2018 tarihli, 2017/4780 Esas, 2018/692 Karar sayılı "düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine" ilişkin karar davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan 18.10.2011 – 05.06.2012 tarihleri arasında 231 gün gözaltında ve tutuklu kalıp beraat eden davacının 36.000 TL maddi, 150.000 TL manevi tazminat talebinde yerel mahkemece 4.758,23 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi üzerine hükmün sadece davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine, bölge adliye mahkemesince manevi tazminatın 12.000 TL’ye indirilmek suretiyle düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup,
Karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırının 47.530 TL olduğu davacı lehine hükmedilen tazminat miktarının 16.758,23 TL, davacının reddedilen tazminat miktarının 18.000 TL olması nedeniyle hükmün davalı ve davacı açısından kesin olduğu görülmekle;
6100 sayılı HMK’nın 24.11.2016 tarih ve 6763 sayılı Kanunun 42. maddesi ile değişik 362. maddesinin 1/a bendinde yer alan temyiz sınırı ve hükmedilen ve reddedilen tazminat miktarlarına göre hükmün kesin olması nedeniyle, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz istemin CMK'nın 298. maddesi gereğince isteme kısmen uygun olarak REDDİNE; dosyanın gereği için İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesine; kararın bir örneğinin de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE; 06.04.2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Davacının suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan 231 gün gözaltı ve tutuklulukta kalıp beraat ettiği, bu sebeple açtığı koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında 36.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi tazminat talep ettiği, ilk derece mahkemesince 4.758,23 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, karar davalı Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi tarafından yapılan incelemede maddi tazminatın ilk derece mahkemesindeki miktar olarak bırakılıp
manevi tazminatın 12.000,00 TL’ye indirilmek suretiyle kararın düzeltilerek esastan reddine hükmedildiği, bu karara karşı da hem davacı hem de davalı tarafça temyiz yoluna başvurulduğu görülmüştür.
Burada tartışma konusu olan nokta; ilk derece mahkemesince davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı ve reddedilen miktar itibariyle kararı istinaf hakkı olmasına rağmen istinaf etmeyen ancak davalının kararı istinaf etmesi üzerine bölge adliye mahkemesince yapılan inceleme neticesinde manevi tazminat miktarının düşürülmesi halinde (davacının aleyhine olarak) ilk kararı temyiz etmeyen davacının bölge adliye mahkemesinin kararını temyiz edip edemeyeceği ve temyiz miktarının nasıl belirleneceği noktasında toplanmaktadır.
Şu açıktır ki; davacı davasını ispat etmiş ve bir miktar maddi ve manevi tazminat almayı haketmiştir. Davacı ilk derece mahkemesince verilen tazminat kararında belirlenen miktarları yeterli görmüş ve istinaf etmemiştir. Davalı tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine ise bölge adliye mahkemesi maddi tazminatı ilk derece mahkemesince belirlenen miktarda kabul etmiş ancak manevi tazminatı 30.000,00 TL’den 12.000,00 TL’ye indirmiştir. Bu indirimi kabul etmeyen davacı ve sair nedenlere dayanan davalı bölge adliye mahkemesinin kararını temyiz etmişlerdir.
Dairemiz bu durumda, ilk derece mahkamesi kararını istinaf etmeyen davacının ilk derece mahkemesinde hükmedilen miktarı kabul ettiği ve artık dava dilekçesindeki miktar esas alınamayacağı bölge adliye mahkemesinin verdiği karardaki miktar ile ilk derece mahkemesindeki miktar arasındaki farkın temyiz miktarını belirleyeceği gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar vermiştir. (Karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırının 47.530 TL olduğu davacı lehine hükmedilen tazminat miktarının 16.758,23 TL (maddi ve manevi tazminat toplamı) davacının reddedilen tazminat miktarının 18.000 TL olması nedeniyle hükmün davacı ve davalı açısından kesin olduğu görülmekle;)
Davacı davasını ispat etmiş ve bir miktar tazminat almaya hak kazanmıştır. İlk derece mahkemesince verilen kararı istinaf etmeyerek bir an önce tazminatını almayı hedeflemiştir. Davalı tarafça yapılan istinaf başvurusu üzerine davacının tazminat miktarının düşebileceğini öngörmesi de mümkün değildir ve böyle bir ihtimali öngörerek istinaf isteminde bulunması da pek makul karşılanacak bir durum değildir. Bu yolun açılması da istinaf başvuralarının sırf bir hakkı koruma kaygısıyla gereksiz bir çok başvurunun yapılmasına yol açacağı da öngörülebilecek bir durumdur.
Bunun yanında; hakkına bir an önce erişmek saikiyle ilk derece mahkeme kararını istinaf etmeyen davacının bölge adliye mahkemesince hükmün aleyhine değiştirilmesi durumunda dava değerinin istinaf edilmeyen ilk derece mahkemesince belirlenen miktar olarak kabulü hukuki bir değerlendirme olmayacaktır ve davacının anayasal hakkı olan kanun yollarını kullanmasına da engel olacaktır. (Olayımızda; davacının talebi 150.000,00 TL manevi tazminattır. İstinaf etmediği için ilk derece mahkemesince verilen tazminat 30.000,00 TL’dir. Reddedilen miktar itibariyle davacı istinafa gelebilirdi; ancak gelmedi ve davalının istinafı üzerine bölge adliye mahkemesince manevi tazminatı 12.000,00 TL’ye indirilmesine hükmedildi.) Bu gibi hallerde temyiz değeri davacının asıl talebi üzerinden hesaplanarak bölge adliye mahkemesi kararı temyiz edilebilmeliyken Dairemizin sayın çoğunluğu dar bir yorum yaparak davacının ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyerek artık 30.000 TL’nin davalı açısından kazanılmış hak olduğunu kabul etmiş, temyiz miktarını da 30.000 – 12.000 = 18.000 TL olarak belirleyerek davacının temyiz talebini reddetmiştir.
Böyle bir değerlendirme kişilerin hukuki güvenlik ve haklarını yargı mercileri önünde arama hakkının engellenmesi gibi bir durum oluşturabilir. Oysa yapılması gereken hukuki güvence açısından konuyu geniş yorumlamak ve kişilerin haklarının her platformda korunmasını ve ileri sürülmesini sağlayacak mekanizmalar geliştirmesini sağlamak olmalıdır. Böyle bir yorumun hukuk devleti ilkesine daha yakın olacağı değerlendirilmiştir.
Bu itibarla; davacının dava dilekçesindeki değer ile bölge adliye mahkemesince belirlenen tazminat miktarı dikkate alınarak temyiz sınırı belirlenmesi gerekirken kişinin temyiz hakkını kullanmasını önleyecek şekilde davacının iradesini yansıtmayan tamamen mahkemelerin belirlediği ilk derece mahkemesinin belirlediği tazminat miktarı ile bölge adliye mahkemesinin belirlediği tazminat arasındaki farkın temyiz sınırı olarak kabul edip, davacının temyiz talebinin reddine karar veren çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum. 06/04/2022
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.